İdrarda kan gelmesi, sık tuvalete çıkma gibi şikayetlerle belirti veren mesane kanserinde sigara kullanımı risk faktörlerinin başında geliyor. Sigara içme miktarı ve kullanım süresi riski artırırken özelikle ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan belirtilerin ihmal edilmemesi gerekiyor. Sigaradan uzak durma, sağlıklı beslenme, aktif hareketli bir yaşam şeklinin yanında bol sıvı tüketip, idrar yapma hissini bekletmemek mesane kanserine karşı alınacak önemler arasında yer alıyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Turhan Çaşkurlu, mesane kanseri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Mesane kanseri kadınlara oranla erkeklerde daha fazla görülmektedir. Genellikle 50 yaşından sonra ortaya çıkan mesane kanseri, sigara içenlerde içmeyenlere oranla yaklaşık 2,5 kat daha fazla görülmektedir. Tütün ve tütün ürünleri kullanmanın yanında; kimya, boya, akü sanayi gibi meslek gruplarında olan kişiler de mesane kanseri bakımından risk altındadır.
Birçok rahatsızlıktan kaynaklanabilmekle birlikte idrarda görülen kan mesane kanserinin en önemli belirtisidir. Mesane kanserinin ilk belirtisi idrarda kan görülmesi olabilir. İdrardan kan gelmesi mesane kanseri belitisi ise kanama çoğunlukla sancısızdır. Kanamalar idrarın tamamında olabileceği gibi pıhtı da oluşabilmektedir. Gözle görülmeyen ancak tahlilde ortaya çıkan idrardan kan gelmesi durumunda da mesane kanseri belirtisi olabileceği unutulmamalıdır.
İdrardan kan gelmesinin yanı sıra;
Sık idrara gitmek
İdrarda acillik hissi
Pıhtıya bağlı idrar yaparken zorlanma hatta idrar yapamama
İlerleyen mesane tümörlerinde ağrı ve kilo kaybı olabilir.
Mesane kanserinin en önemli belirtisi olan idrardaki kanama gözle görülebilir olduğu gibi mikroskobik düzeyde de gerçekleşebilmektedir. Rutin idrar tahlillerinin yaptırılması mesane kanserinin erken dönemde belirlenebilmesi bakamında önemlidir. Şüpheli durumlarda ultrason ve diğer radyolojik görüntüleme yöntemleri ile mesanede tümör olup olmadığı belirlenebilmektedir. Kanaması olan ama radyolojik yollarla tümör tespit edilemeyen hastalarda sistoskopi denilen yöntemle mesane, idrar yolu ve prostat kontrol edilip gerekirse parça alınması gerekebilir.
Mesane kanserinden korunmak için sigaradan uzak durulmalıdır. Bununla birlikte; hareketli yaşam tarzını benimsemek, mümkün olduğu kadar doğal besinleri tüketmek, işlenmiş ve katkılı gıdalardan uzak durmak, bol sıvı alarak idrarı fazla bekletmemek önemlidir. Atılım organı olan mesane böbreklerden süzülüp gelen idrarın vücudu terk etmeden önceki son durağıdır. Tuvalet ihtiyacını bekletmek, vücuttan atılması gereken toksik maddelerin mesane ile daha uzun süre temas etmesine neden olmaktadır. Ayrıca, kimyevi maddelerin kullanıldığı riskli meslek gruplarında çalışan kişilerin maske, koruyucu kıyafet gibi gerekli önlemleri alması hayati önem taşıyabilmektedir.
Mesane kanserinin tedavisinde immünoterapi yani bağışıklık sistemine yönelik tedavilerde umut verici gelişmeler yaşanmaktadır. Yüzeyel ama tekrarlayan tümörlerde bağışıklığı güçlendirmek için mesaneye tüberküloz basili verilmesi daha önceden de uygulanan tedaviler arasındaydı. Bütün vücuda zarar verebilen toksik kemoterapi ilaçlarının yerine vücudun doğal savunma mekanizması olan immün sistemi harekete geçirerek kanserleri kontrol altına almayı hedefleyen yeni ilaçlar metastaz yapmış hastalarda dahi bir umut ışığı olmaktadır. Yan etkisi daha az olan hedefe yönelik bu ilaçları diğer ilaçlarla kombine ederek metastaz yapmış mesane tümörlerinde bile etkili sonuçlar alınabilmektedir.
Hastaların %90 gibi büyük bir çoğunluğunda idrar yolunun içini döşeyen değişici epitel hücrelerden kaynaklanan mesane kanseri görülmektedir. Hastalık çoğunlukla lokal ve yüzeyel olarak başlar, hastaların beşte biri ilk ortaya çıktığında lokal mesane kaslarına ilerlemiş hatta mesane dışına sıçramış olabilir. Yüzeyel lokal veya invaziv olarak ortaya çıkan mesane kanserinde tedavi kanserin tipine ve derecesine göre farklılıklar gösterebilmektedir. Düşük dereceli, yüzeyel mesane tümörleri kapalı cerrahi yöntemle çıkartılarak tam tedavi sağlanabilir. Ancak bu tümörlerde tekrarlama, hatta ilerleme olabilir. Bu nedenle tümör tam tedavi edilse de belirli aralıklarla endoskopi ve sistoskopi ile takip edilmektedir. Yüksek dereceli riskli mesane kanserlerinde ise tümör sayısı ve hacmine göre cerrahi işlemden sonra tekrarlamaması için mesaneye kemoterapi veya immünoterapi uygulanması gerekmektedir. Kapalı cerrahi yöntemlere ve ilaç tedavisine rağmen tekrarlayan ve ilerleyen ciddi tümörlerde kanserin vücuda yayılmasını engellemek için mesanenin tamamen alınması gerekebilmektedir. Laparoskopik ve robotik tedavi seçenekleri sayesinde hasta sadece hastalıktan kurtulmakla kalmamakta, çok daha erkenden normal hayatına dönebilmektedir.