MAGAZİN

Mesele sadece din değil hâlâ...

Alt Galata'da açılan 'Karanlıkta Gökkuşağı' sergisi, dini ritüeller mitler, toplumsal cinsiyet ve giderek toplumsal hayata nüfuz eden maneviyata dair meselelere çağdaş sanat penceresinden bakıyor.

Küratörlerden Sebastian Cichocki, daha ziyade inançlı sanatçıları bir araya getirerek dini deneyime bakış sunmaya çalıştıklarını belirtirken eş küratör Galit Eliat, "Mesele sadece inancın kendisi değil, toplumların bu minvalde kendilerini nasıl biçimlendirdiklerinin altını çizmek" diyor.

SALT Galata, din temasının çağdaş sanat estetiğiyle tekrar edilmesinin ilgi çekiciliğine şahit olabileceğiniz yeni bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Dini ritüeller, mitler, toplumsal cinsiyet, toplumsal hayata gitgide daha da nüfuz eden radikal İslami, Hristiyan ve Yahudi hareketler ve maneviyata dair meselelerin, sekülerizm sonrası bir bakışla irdelendiği 'Karanlıkta Gökkuşağı' sergisi, güncel sanatın dindar ve laik topluluklar arasındaki karşıtlığı ne şekillerde sorguladığı meselesini araştırma derdinde. Varşova Sanat Müzesi ile Sebastian Cichocki ve Galit Eliat'ın küratörlüğünde, SALT işbirliği ile gerçekletirilen sergi, tek tanrıcı dinlerin artan toplumsal uygulamalarına da bir bakış sunuyor.

MESELE SADECE DİN DEĞİL...
Uzun dönemli bir projenin parçası olan 'Karanlıkta Gökkuşağı' sergisinin küratörlerinden Sebastian Cichocki, daha ziyade inançlı artistlerin bir araya getirildiği seçkide pratikler, kullanılan dil ve araçlar üzerinden dini deneyime bakış sunmayı amaçladıklarını söylüyor. Aynı zamanda kurumsallaşmış sistemin kaderinin sorgulandığı serginin küratörü Galit Eliat ise meselenin sadece inancın kendisi değil, toplumların bu minvalde kendilerini yeniden nasıl biçimlendirdikleri olduğunun altını çiziyor ve geçmişten geleceğe göz kırpan bir sergi benzetmesi yapıyor. Sadece geleceği tahmin etmekle değil, şimdiyi de anlamakla da derdi olan 'Karanlıkta Gökkuşağı', geniş bir araştırma sürecinin yanı sıra içeriği itibarıyla da hassasiyetle oluşturulmuş bir proje.

Modern sanatın anlam tekinsizliğinin karşısına, dindar bir eserdeki anlam apaçıklığının geçtiği sergi, modernitenin ötesindeki ritüeller, mistizm ve akıl dışılığın çekiciliğinin mevcut sanat üretimine etkisini irdeliyor. Polonya ve Türkiye 'den pek çok sanatçının bir araya geldiği sergideki işler, coşkun ve manevi boyuta sahip olmalarının yanında din ve sanatta kurumsallaşmış inanç sistemleri arasındaki benzerliklere de dikkat çekiyor.

Miroslav Balka, 'Kara Papa, Kara Koyun'Miroslaw Balka'nın papalık makamına siyahi bir papanın geçmesine dair kıyamet alametini dillendirdiği 'Kara Papa, Kara Koyun', Varşova Modern Sanat Müzesi işbirliği ile sergilenmekte. Yılan dersininden yapılmış, papanın ağlarken görüldüğü çalışma, aynı zamanda mazoşist bir yanı da içinde barındırıyor. Zofia Rydet'in Polonya kırsalına bakış sunduğu ve evlerin içlerinin nasıl birer dini mekana dönüştüğünü görme imkanı veren 'Sosyolojik Kayıt' adlı fotoğraf seçkisi, aynı zamanda Lehlerin ev yaşantısına dair de kapsamlı bir inceleme niteliğinde.

Arjantinli feminist ve aktivist sanatçı topluluğu Mujeres Publicas'ın 'Küçük Kibrit Kutusu' ile sisteme kafa tuttuğu çalışması; "Aydınlatan yegane kilise, yanan bir kilisedir" dediği için anti-Katolik bulunması, kürtaj hakkını tanımayanlarca protesto edilmesi ve sergilendiği Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofia direktörünün istifaya çağrılması sürecine karşılık, Latin Amerika'daki kadın hakları mücadelesine destek olmak amacıyla da sergiye dahil edilmiş.

KÖKEN ERGUN 'AŞURA'YLA SERGİDE
Sergide geleneksel değerler ile yeni medya arasında bağ kurmayı amaçlayan ve kendisini 'avangart muhafazakar' olarak niteleyen performans sanatının öncülerinden Zbigniew Warpwchowski'nin ölüm, hayatın anlamı, iyi, kötü, inanç gibi çok ağza alınmayan konuları içeren işlerini görmek de mümkün. 63. Berlin Film Festivali'nde kısa metraj film ödülüne layık görülen işiyle Köken Ergun da sergide yer alan isimler arasında. Hz. Hüseyin'in Kerbela'da katledilmesinin yasının tutulduğu Aşura Günü'nün sonunda gerçekleştirilen ritüellerin belgelendiği 'Aşura', Zeynebiye mahallesi sakinleri ortaklığıyla hazırlanmış.
Sergide Gülsün Karamustafa'nın çalışmaları da yer alıyor. Ortak geçmişe dair görsel alan yaratma amacıyla 300 İslami, Hristiyan ve Yahudi el yazmasının şeffaf filme kopyalanıp üstüste bindirildiği friz çalışması 'Zihnimin Kafesi'nde Karamustafa, üç dinin yakınlık ve benzeşim ilişkisini resimler üzerinden kuruyor.

SALT BEYOĞLU'NDA 'RESSAMLAR KONGRESİ'
SALT Beyoğlu'nda ise sergiye paralel bir de etkinlik gerçekleştirilecek. Pawel Althamer'in ziyaretçi ve aktivistleri sözcükler yerine imgelerle iletişim kurmaya çağırdığı süregelen 'Ressamlar Kongresi' projesi, SALT Beyoğlu versiyonu ile; imge üretiminin dini, akıldışı ve tinsel yönlerinin nasıl bir deneyimle aktarılabileceği düşüncesinden hareket ediyor. Katılımcıların çizim ve resimlerinin günden güne birikmesiyle oluşacak bu açık uçlu kolektif sanat eseri, son aşamada parçalara ayrılıp yine katılımcılara sunulacak.
Polonya Ulusal Kültür Bakanlığı'nın desteğiyle gerçekleştirilen ve Polonya-Türkiye ilişkilerinin 600. yıldönümü kapsamında düzenlenen kültür programının da parçası olan sergiyi 18 Ocak 2015 tarihine kadar ziyaret edebilirsiniz.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler