Çağlayan’daki İstanbul 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma sırasında Nedim Şener, Hanefi Avcı ve Ahmet Şık yana yana, diğer sanıklardan ayrı bölümde oturdu.
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre, Yargıç Resul Çakır’ın Yargıtay’a seçilmesinin ardından mahkemeye başkanlık eden Mehmet Ekinci, kimlik tespiti sırasında, tutuklu sanık Prof. Dr. Yalçın Küçük’e mesleğini sordu. Küçük, “Dava mankeniyim. Devamlı savaşırım. Kıbrıs gazisiyim. Ercan Havalimanı ve Gazimagosa’yı ben aldım. Her askeri idare de beni üniversitelerden kovdu. 12 Mart’ta ODTÜ, 12 Eylül’de Gazi’den kovuldum. Nasıl olduysa üniversiteden emekli olabildim” yanıtını verdi. Küçük, “Boşandınız mı?” sorusu üzerine “Öyle diyorlar” dedi. Mahkeme Başkanı’nın “Size ulaşabileceğimiz telefon numarası var mı?” sorusuna ise Küçük, “Sık sık hapishaneye girerim. Görmediğim hapishane kalmadı” diye yanıt verdi.
Gazeteci Ahmet Şık, kimlik tespitinde, evli olduğunu söyleyerek, 1 çocuğu olduğunu belirtti. Başkan bunun üzerine “Allah bağışlasın” dedi. Şık ise, “O da büyüyünce eşkıya olacak” diye yanıt verdi. Gazeteci Soner Yalçın da gelirine yönelik soruya “3 bin ile 13 bin arası” diye yanıt verdi. Başkan’ın, “10 bin mi yazalım?” demesi üzerine Yalçın, “Kayseri usulü olsun 5’te anlaşalım” dedi. Müyesser Yıldız ise ne iş yaptığını soran Başkan’a, “30 yıllık gazeteciyimdir. İddianamede ise terörist yazıyordu” dedi. Mahkeme Başkanı ise Yıldız’a “Estağfurullah” karşılığını verdi. Bir süre önce eşini kaybeden Doğan Yurdakul da kimlik tespiti için sorulan soruyu, “Tutuklandığımda evliydim, şimdi dulum” diyerek yanıtladı. Duruşma sırasında İlhan Cihaner izleyicilere bir poşetle pet su getirerek dağıttı.
Kaşif Kozinoğlu öldü
Kimlik tespitinin ardından 2 TRT spikeri iddianameyi okumaya başladı. Kaşif Kozinoğlu ile ilgili kimlik bilgileri okunurken Mahkeme Başkanı araya girdi. Başkan Mehmet Ekinci, “Kaşif Kozinoğlu’nun UYAP sistemine göre 12 Kasım 2011’de öldüğü belirtiliyor” dedi.
Duruşmayı izleyenler
CHP milletvekilleri İlhan Cihaner, Umut Oran, Oktay Ekşi, Binnaz Toprak, Mevlüt Arslanoğlu, Melda Onur, Sezgin Tanrıkulu ile BDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık, Nedim Şener’in eşi Vecide Şener, İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti heyeti ve çok sayıda yabancı basın mensubu.
Tutuklamalar utanç verici
DURUŞMAYI izleyenlerin değerlendirmeleri şöyle:
CHP milletvekili ve gazeteci Oktay Ekşi: Yıllarca bu tür olayları izledim. Ama bugün içerisinde bulunduğumuz dönem gibisini, bu kadar utanç vericisini hiçbir zaman yaşamadım. Orada tutuklu bulunan arkadaşlarımız aslında kendileri tutuklu değiller. Düşüncelerini tutukladılar. Türkiye’de düşüncenin tutuklanması, bu memleketi yönetenler için ayıptır, utanç vericidir.
Avrupa Gazeteciler Federasyonu’ndan Arne Könik: Türkiye’de bir utançla karşılaştık. Türkiye’de demokrasi manipüle ediliyor. 100’e yakın gazetecinin cezaevinde olduğunu görüyoruz. Eğer bu durum devam ederse, Türkiye gazeteciler için bir hapishane olacak. 260 bin Avrupalı gazeteci, tutuklu olan gazetecilerin arkasında, onları destekliyor.
Yargı-Sen Genel Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu: Çağdaş demokrasilerde olmazsa olmaz 4 unsur var. Yasama, yürütme, yargı ve basın. Basının yargıdan hiçbir farkı yok. Türkiye’de önce yargı bağımsızlığı ortadan kaldırıldı. Şimdi basın özgürlüğü ortadan kaldırılıyor. Türkiye’de artık basın özgürlüğü yargılanıyor. Bağımsız olduğunu söyleyen yargı basın özgürlüğünü yargılıyor.
CHP Milletvekili Binnaz Toprak: Hiçbir demokratik ülkede bu kadar gazeteci tutuklanmaz. Hatta hiçbiri tutuklanmaz. İddianameyi dinlediğinizde suçları, AKP iktidarına karşı eleştiri yöneltmiş olmaktır. 301 ve benzeri yasaların, özel yetkili mahkemelerin, terörle mücadele yasasının muhakkak kaldırılması lazım. Biz defalarca CHP milletvekilleri olarak Meclis’te önerge verdik. Bu önergelerimiz, AKP’nin oylarıyla reddediliyor.