Meteoroloji Genel Müdürlüğü, temmuz ayı sıcaklık ve yağış değerlendirmesi raporlarının ardından, bu kez de temmuz ayı ve son bir yıllık döneme ait kuraklık durumunu gösteren haritaları yayınladı. Standart Yağış İndeksi (SPI- Standardized Precipitation Index) ve Normalin Yüzdesi Metodu (PNI - Percent of Normal Index) şeklinde iki farklı metotla hazırlanan meteorolojik kuraklık haritalarında, geçen aylarda olduğu gibi 'olağanüstü kurak' ve 'şiddetli kurak' olan bölgelerin yoğunluğu dikkat çekiyor.
Normalin Yüzdesi Metodunda, 2021 Temmuz ayı Meteorolojik Kuraklık Durumu'na göre, 1 aylık (Temmuz 2021) haritada, Türkiye'nin yarısından fazlası 'şiddetli kurak' olarak görülüyor. Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu'da, Adana'nın bir kısmı hariç tamamı 'şiddetli kurak', Doğu'da Malatya, Tunceli, Bingöl, Muş, Bitlis bölgeleri yine aynı şekilde 'şiddetli kurak' olarak gösteriliyor.
Ege'de Muğla, Denizli ve Afyonkarahisar'ın bir kısmı hariç tüm bölgede 'şiddetli kurak' tehlikesi var. Marmara'da Trakya'nın neredeyse tamamı, Balıkesir ile İç Anadolu'da ise Konya, Karaman, Kırıkkale, Yozgat, Sivas'ın bazı kesimleri harici ve Karadeniz'de Kastamonu'nun güneyiyle Samsun'da bir bölge 'şiddetli kurak' olarak temmuz ayını yaşadı.
Son üç aylık ve bir yıllık verilere göre ise Ege'nin kıyı kesimlerinden Akdeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'nun tamamıyla İç Anadolu'nun bazı bölgeleri yine şiddetli kurak, orta şiddette kurak ve hafif kurak olarak gösterildi. Bu bölgelerin çevresi de diğer şiddetlerdeki kuraklığı yaşadı. Marmara, Karadeniz, Ege'nin kuzeyi ve İç Anadolu'nun büyük kesimi ise normal veya çeşitli düzeylerde nemli geçti.
İkinci metot olan Standart Yağış İndeksi'ne (SPI) göre ise temmuz ayı sonu itibari ile son üç aylık meteorolojik kuraklık verilerinin yer aldığı haritada, 'olağanüstü kurak', 'çok şiddetli kurak' ve 'şiddetli kurak' alanlar büyük dikkat çekiyor. Muğla ve Antalya'nın doğu kıyıları, Hatay ve kuzeyi, Şırnak ve Hakkari arasındaki bölge, Trabzon'da küçük bir kesim ile Doğu Anadolu'da Erzurum, Tunceli, Bingöl ve Muş 'olağanüstü kuraklık' yaşayan bölgeler oldu. Son 6 aylık ve 1 yıllık SPI haritalarında ise meteorolojik kuraklık şiddeti ülke genelinde Marmara haricindeki tüm bölgelerde daha da artıyor.
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, Türkiye'de özellikle son iki yıldır olağanüstü, şiddetli boyutlarda yaşanan meteorolojik kuraklığın sebebi olarak göller ve derelerin kuruması ve sularının azalmasını gösterdi. Meteorolojik kuraklığın hem hidrolojik hem de tarımsal kuraklığı doğrudan etkilediğini ve aşırı oranda artırdığını açıklayan Dr. Kesici, “Bu üç kuraklık birbirine bağlı. Örneğin meteorolojik kuraklık olunca doğal göller, göletler ve nehirlerde suya artan taleple birlikte sularımız aşırı kullanımla azalmaktadır. Hidrolojik kuraklık göller, göletler ve derelerde suların azalmasına, ülkemizde yaşanmakta olan tarımsal kuraklığa neden olmaktadır. Yer altı ve yer üstü su kaynaklarımızı besleyen dere ve nehirlerin önüne gölet yapılmasından vazgeçilmelidir. Bu ısrar doğal göllerimiz, ana su kaynaklarımızın kurumasına neden olmaktadır" dedi.
Meteorolojik kuraklığın tarımsal üretimde hem verim hem de kalite kaybına neden olacağı uyarısında da bulunan Dr. Kesici, su kaynaklarımızın yüzde 80'inin kullanıldığı vahşi tarımsal sulamadan ise mutlaka vazgeçilmesi gerektiğini söyledi. Dr. Kesici, “Bilinçli tarım yapılarak bu kaynakların kurumasına engel olunursa, bu bölgelerde nemin artması, yağışın da artmasına neden olacaktır. Bu ilke çok basit bir suyun döngüsü veya suyun çevrimi ilkesidir. Birçok ülkede yer altı, yer üstü doğal su kaynaklarının kirletilmemesi, bilinçli kullanımı sonucu meteorolojik kuraklık önlenebilir. Ülkemizde de bütün dünyada olduğu gibi meteorolojik kuraklığa neden olan koşullardan bir tanesi de sera gazı oluşumu, küresel ısınma" diye konuştu.
DHA