Vatan'ın haberine göre, İslam dünyasının en önemli şahsiyetlerinden Mevlana Celaleddin-i Belhi Rumi, ölümünün üzerinden 740 yıl geçmesine rağmen hala paylaşılamıyor. Yaşamının önemli bir bölümünü Anadolu’da geçirdiği ve mezarı da Konya’da bulunduğu için Türkiye, Mevlana’yı kültürünün önemli bir parçası sayıyor.
Aynı şekilde İran da, eserlerini Farsça yazmasından ve o dönemde Fars İmparatorluğu’nun bir parçası olan Belh kentinde doğmasından dolayı Mevlana’yı Fars kültürünün bir parçası olarak sahipleniyor. Bu çekişmeye şimdi de Belh kentinin sınırları içinde bulunduğu Afganistan da eklendi.
**‘Türkiye ve
İran çaldı’**
Yıllardır devam eden uzun savaş ve işgallerin ardından kısmen de olsa yeniden nefes almaya başlayan ülke, Kabil Üniversitesi’nin öncülüğünde Afgan Kültürünü Koruma ve Sahiplenme Hareketi başlattı. Bu kampanyanın en önemli kısmı ise Mevlana’nın Afgan kültürünün bir parçası olduğunu dünyaya kabullendirmek.
Kampanyanın liderlerinden Afgan Enformasyon ve Kültür Bakanlığı danışmanı Celal Nurani de “İran, dünyaya şanlı bir tarihi olduğunu göstermeye çalışıyor. Bunun için yıllardır bizim edebi figürlerimizi kendilerininmiş gibi gösteriyorlar. Buna artık sessiz kalamayız” diyerek Tahran yönetimine meydan okudu. Kabil Üniversitesi’nin Fars Edebiyatı Bölüm Başkanı Muhammed Hüseyin Yamin de Mevlana’nın Afgan köklerinin “reddedilemeyecek bir gerçek olduğu” görüşünde. Yamin “Bu bütün belgelerle kanıtlanmış durumdadır. İranlılarla defalarca aynı masaya oturup bu konuyu tartıştık. Hiçbir kanıt ortaya koyamıyorlar” diye konuştu. Pakistan’da yayınlanan Daily Times gazetesinin yazarı Muhammed Taki ise, “Afganlar bu konuda çok geç kaldı. İran ve Türkiye çoktan çaldı bile” yorumunu yaptı.
Mevlana, bugünkü Afganistan sınırları içerisinde yer alan, Horasan bölgesindeki Belh şehrinde 1207 yılında dünyaya geldi. Henüz 9 yaşındayken ailesiyle uzun bir yolculuk sonrasında Konya’ya yerleşti. Tasavvuf dalında çok önemli eserler verdi. İlk 18 beyitini bizzat kendisinin yazdığı Mesnevi’yi Çelebi Hüsâmeddîn'e yazdırdı. İlahi aşk şiirlerinden oluşan 44 bin 8 yüz 34 beyitlik Divan-ı Kebir de Mevlana'ya aittir. 1273’te Konya’da vefat etti. Mezarı Konya’daki Mevlana Müzesi’ndedir.