Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’de düzenlediği basın toplantısında İngiltere’deki temaslarını ve ABD’deki temasları anlatarak, “Sayın Cumhurbaşkanımız toplamda 25 ikili görüşme gerçekleştirdi ve diğer görüşmelerle birlikte 31 faaliyette bulundu, görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmelerin 16’sına da ben de refakat ettim” dedi.
Çavuşoğlu, "Temaslarımız da hem ikili ilişkilerimizi hem de güncel küresel, bölgesel gelişmeleri ele alma fırsatımız oldu. Birçok görüşmelinin odak noktasını Rusya-Ukrayna bağlamındaki gelişmeler oluşturdu. Bir çok mevkidaşımdan uluslararası barışı katkılarımız hakkında övgü dolu ifadeler duydum, özellikle Cumhurbaşkanımızın üstlendiği rol hakkında. Küresel gıda güvenliği bağlamında İstanbul anlaşmasının işlemesi ya da işlemeyi sürdürmesi herkesin ortak temennisi. BM Genel kurulu haftası esnasında Rusya’nın kısmi seferberlik kararı. Zaporojiya, Herson, Luhansk ve Donetsk’te referandum ilanı ve esir takasa önemli gelişmeler oldu" ifadelerini kullandı.
Akşam saatlerinde Los Angeles’a geçeceğini dile getiren Bakan Çavuşoğlu, “Ardından Japonya’da eski Başbakan Shinzo Abe’nin cenaze törenine katılmak üzere, Türkiye’yi orada temsil etmek üzere Tokyo’ya geçeceğim” ifadelerini kullandı.
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin attığı adımlara yönelik soruya, “Bizim görüştüğümüz muhataplarımız Türkiye’nin şu anda barış için bir umut olduğunu söylüyor. Aynı şekilde bu tahıl anlaşmasının imzalanmasında Türkiye’nin oynadığı rol ortada, bunu herkes görüyor. Diğer taraftan tahıl anlaşmasının sorunsuz bir şekilde işlemesinde de Türkiye’nin BM ile birlikte üstlendiği rolün herkes farkında. Bu anlaşma sayesinde gıda fiyatlarında 2008’den sonra en büyük düşüş yaşandı. Herkes 4 aylık olan bu anlaşmanın uzatılması mümkün mü değil mi diye soruyor. Rusya ile Ukrayna arasında yine bir ateşkes olacaksa bununda Türkiye sayesinde olacağını herkes biliyor. Yani umut Türkiye’de” yanıtını verdi.
Genel anlamda bu savaşın bitmesinden yana olduğunu kaydeden Bakan Çavuşoğlu, “Bu savaşın olumsuz etkilerini herkes her alanda hissetmeye başladı. O nedenle biz çabalarımıza tabi sürdüreceğiz. Biz denge politikasını uzun zamandır sürdürüyorduk, bu denge politikasını sürdürürken dış politika ekseninde kayma mı var diye eleştiriler de oldu. Bu ilişkilerimizin diğer politikalarımıza ya da temaslarının alternatif olmadığını söylüyorduk. Bunun ne kadar önemli olduğunu herkese görmeye başladı” ifadelerini kullandı.
“Birçok insan Türkevi’ni BM’nin bir ek binası olduğunu sandım. Çünkü çok büyük bir trafik vardı. Kameraların bir kısmı BM girişini çıkışını gösteriyor, epeyce kamera da buraya çevirmişti” diyen Çavuşoğlu, “Üst düzey liderler geldi. 13 devlet hükümet başkanı ikili görüşme için Türkevi’ne geldiler. 10 First Lady ve 2 Başbakan eşi Sayın hanımefendinin etkinliklerine katılmak üzere buraya geldiler. 56 Dışişleri Bakanı Türkevi’ne 4 gün içinde geldi” ifadelerini kullandı.
F16’ya yönelik soruyu yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, “Şu anda süreç normal işliyor. Kongreden gelen bazı sesler sebebiyle ister istemez herkes engel mi çıkacak ya da işte şart mı olacak diye soruyor. Ama teknik düzeydeki müzakereler normal seyrinde devam ediyor. Yönetimin bu konudaki kararlılıkla devam ediyor. Blinken yaptığımız görüşmede bunu söyledi” dedi.
Babasını kaybeden Blinken’a başsağlığı dileyen Bakan Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Kongrede bazı çatlak sesler geldi. O kongreden bir karar çıktı ama bağlayıcı bir kanun değil. Kongre düzeyinde temaslarımız devam ediyor. Sayın Volkan Bozkır ve Efkan Ala temaslarını sürdürüyor. Bu görüşmelerde de önemli senatörler F16’ların Türkiye’ye verilmesi konusunda güçlü destek veriyor. Yönetime şunu söylüyoruz, ‘bizim elimizi kolumuzu bağlayan bir anlaşma içinde biz olmayız’ Biz F16’yı alacağız, şöyle kullan böyle kullan. Bir NATO üyesinin bir diğer NATO üyesine böyle kısıtlama getirmesi zaten kabul edilir bir şey değil. Bazı lobilerin Yunan Lobisinin, Ermeni lobisinin buna karşı çıktığını, engellemeye çalıştığını biliyoruz. Türkiye’ye verilmesi konusunda destek veren lobilerin olduğu da bir gerçek” açıklamasını yaptı.
Çavuşoğlu, ABD’nin şartlı bir satış öne sürmesi durumunda Türkiye’nin F16’ları almaktan vazgeçip geçmeyeceğine yönelik soruya “Şartlı bir anlaşmanın içinde biz olmayız dedik. Kullanamayacağımız bir ürünü niye alalım” yanıtını verdi.
Çavuşoğlu, CAATSA yaptırımlarına yönelik soruya ise, “CAATSA yaptırımların kaldırılması konusunda çabalarınız devam ediyor. Bu konuda ABD’nin bir çifte standart içinde olduğunu da doğrudan yüzlerine de söylüyoruz. Örneğin, Hindistan‘a yönelik yaptırımlar doğru bir şekilde kaldırıldı. Öyle olması lazım. Çünkü Hindistan da, Amerika’dan da almaya çalıştı. Neticede Hindistan gibi bir ülkede istediği ürünü istediği yerden alabilmelidir. Zaten NATO üyesi de değil. F16’yı alamadık, F16 gibi savaş uçaklarını üretene kadar mutlaka bir yerden alacağız. Dolayısıyla, F35 programına da NATO müttefikliği çerçevesinde diğer 9 ülke gibi biz de katıldık. CAATSA’dan dolayı bizim oradaki üyeliğimiz, ortaklığımız askıya alındı. Bu çok yanlış bir karar, bunun düzeltilmesi için de çabalarımız sürüyor” yanıtını verdi.
Bakan Çavuşoğlu, ABD Başkanı Joe Biden’ın reform önerisi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önerisine yönelik soruyu yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, “Şuanda planlanmış bir görüşme yok. Kasım’a kadar çok var ama genellikle bu tür platformlarda görüşme imkanları buluyor. Daha önceki zirvelerde de bir araya geldi. Bu tür görüşmeler oluyor” dedi.
Nasıl bir reform istendiğini dile getiren Çavuşoğlu, “G4 ülkelerinin talebi ile bizim reform anlayışımız farklı. Onlar diyor ki P5 olacağına P9 olduk. Bizim de veto hakkımız olsun. Bu sorunu çözer mi? Burada veto edecek ülke sayısı artıyor. Yanı ikna etmeniz gereken ülke sayısı 9 oluyor. Bu sistemi daha da zayıflatıyor. Karar alma mekanizmasını daha da zorlaştırıyor. Tam tersine BM ve BMGK’yı daha da zayıflatır. BMGK hiçbir konuda karar alamaz. Biden’ın söylemek istediği buysa, aynı çizgide değiliz. Ama BM’nin reforme edilmesi gerektiği anlayışını doğru buluyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘Dünya beşten büyüktür’ mottosuyla, BM reformu ile düşünceleri farklı. Türkiye, BM Güvenlik Konseyi’nin daha kapsayıcı olmasını istiyor. Tüm ülkelerin burada temsil edilmesini istiyor. Her ülkenin nüfusuna göre kriterler belli olur, nüfusuna göre büyüklüğüne göre, coğrafi dağılıma göre bunlar çalışılır. Veto hakkının da mutlaka kaldırılması gerekir. Nitelikli çoğunluk olur. yani üçte ikisinin oyuyla bir karar alınabilir. Bugün bir hayır dediği zaman hiçbir karar çıkmıyor. Genel Kurul’a götüreyim diyorsunuz tüm ülkelerin oy verdiği platformda alman kanallar geçerli olmuyor. Yani sonuçta 5 ülkeye bağlı her şey. Bizim reformdan anlayışımız kapsayıcı olması, vetonun kalkması, BM kurumlarının Güvenlik Konseyi dahil daha etkin olması, beklentilerini karşılayabilecek adımları atacak kapasiteye ulaşması, daha görünür olması gerekiyor. Beklentileri karşılarken de sorunları çözebilecek kazanma özgürlüğe kavuşması gerekiyor. Bizim G4 ülkeleri ve bunu savunan ülkelerle görüşlerimiz ayrışıyor. Dünyanın geneli bizim görüşümüzden yana” ifadelerini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu, “Biz bu girişimi yanlış bulduğumuz için buraya dahil olmak istemeyiz. Bizim derdimiz Türkiye’de illa bir yerde olsun değil. Faha önceden başlatılmış bir inisiyatif bu G4. Türkiye de katıldığında P10 oldu. Bu sorunu çözer mi, çözmez. Veto hakkı olduğu sürece çözer mi, çözmez. Biz her yerde olalım demiyoruz. Herkes olsun, adil olsun diyoruz. O nedenle bu P4 grubuna katılma diye bir derdimiz yok. Tam tersi katılmayı da arzu etmeyiz. Biz G4 içindeki ülkelere ‘gelin sizin yaklaşımınız doğru değil sorunu çözmez siz bize katılın’ deriz” ifadelerini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Gayet normal bir ana muhalefet partisinin yurtdışında temaslarının olması son derece doğaldır. Biz her zaman olduğu gibi yurtdışındaki komisyonlarımızla gerek yerel yöneticiler gerekse siyasi partilerin temsilcileri geldikleri zaman gereğini yapıyoruz. Devletin yurtdışındaki kurumları sonları olarak. Sonuçta özellikle dış politika ve konulara baktığınızda ana sorumluluk iktidarda. Muhalefetin de sorumluluğu var. Muhalefetin de Türkiye’nin milli meselelerinde neredeyse iktidar kadar sorumluluğu var. Dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu’nun ABD olsun veya başka ülkelerdeki temasları olsun bunlar gayet doğal”
Rusya’nın kısmi seferberlik kararını değerlendiren Bakan Çavuşoğlu, “Toplantıda herhangi bir görüşme imkanımız olmadı. Üçlü formatta Suriye konuştuk. Ama daha sonra Lavrov’un BM Güvenlik Konseyi’ndeki toplantısındaki konuşmasını arkadaşlarımız takip etmişler bize de anlattılar. Tabii ki Lavrov kendi ülkesinin kararlarını savunacak. Yani kısmi seferberlik ilanı bir ülkenin kendi kararıdır, ama sebebi ne? Bir savaş var, savaş ne zaman sona erecek herkes bunu soruyor. Dolayısıyla böyle bir seferberlik savaşın kısa sürmesine mi etkide bulunacak daha uzun sürmesine mi? Herkes görüyor ki karar uygulandığı zaman savaş daha da uzun sürebilir. O nedenle bizim ne yapıp ne edip bir an iki lideri bir araya getirerek bu savaşı sonlandırmak. Sadece iki ülkeye ikna etmek yetmez, bu savaşın devamını isteyen ülkelerin de ikna edilmesi gerekiyor. Bu savaşın bedelini herkes ödüyor. Hepimiz bu bedeli ödüyoruz. Uzaması kimsenin yararına değil. Savaşın kazananı olmaz, adil bir barışın da kaybedeni olmaz” açıklamasını yaptı.
İHA