HABER

"Mey hüzünlü bir sazdır"

Mey sanatçısı ve İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Öğretim Görevlisi Ali Yılmaz: - "Meyin eskisine göre artık tanınırlığı ve eğitimi var. İlk defa İTÜ'de bunun eğitimi verildi ve ilk talebesi de bendim. Ayrıca kesintisiz üfleme olarak, hiç nefes kesmeden meyi saatlerce çalma şansınız var. Dünyada böyle bir enstrümandan başka yok" - "Zor bir çalgı. Perde delikleri olsa bile bir perdesiz saz gibidir. Bir zurna, flüt ya da kaval kadar geniş bir oktava sahip değildir. Her bölümde çalamazsın. Bir oktav genişliğindedir. Maalesef hüzünlü bir sazdır, Anadolu'daki müzikler de hüzünlüdür"

AFYONKARAHİSAR (AA) - AİŞE HÜMEYRA BULOVALI - Mey sanatçısı ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Öğretim Görevlisi Ali Yılmaz, meyin eskisine göre tanınırlığı ve eğitimi bulunduğunu belirterek, "Zor bir çalgı. Perde delikleri olsa bile bir perdesiz saz gibidir. Bir zurna, flüt ya da kaval kadar geniş bir oktava sahip değildir. Her bölümde çalamazsın. Bir oktav genişliğindedir. Maalesef hüzünlü bir sazdır, Anadolu'daki müzikler de hüzünlüdür." dedi.

Hüseyin Başkadem'in genel sanat yönetmenliğini üstlendiği, "19. Afyonkarahisar Caz Müzik Festivali" konuk olan ve program kapsamında öğrencilerle bir araya gelen Yılmaz, festivali ve müzikal çalışmalarını AA muhabirine değerlendirdi.

Yılmaz, dün sona eren ve 19 yıldır devam eden festivale birbirinden değerli sanatçıların katıldığına işaret ederek, "Bu festivali düzenlemek gerçekten çok zor bir görev ve yıllardır devam etmesi de ayrı bir olay. Aynı zamanda Afyon'a büyük bir hizmet yapılmış olunuyor. İstanbul, Antalya, İzmir gibi büyük kentlerde bu denli festivaller yapılmıyor. Küçük bir şehir olmasına rağmen Afyon'da bu kültürü insanlara sunmak gerçekten müthiş. Herkesi canı gönülden kutluyorum." diye konuştu.

(İTÜ) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarında yaklaşık 41 yıldır görev yaptığını dile getiren Yılmaz, Türkiye'de mey üzerine akademik manada ders veren ilk kişi olduğunu söyledi.

- "Mey, diğer enstrümanlar gibi şanslı değil"

Ali Yılmaz, Türkiye'de ney ile mey çalgılarının sürekli birbirine karıştırıldığını aktararak, "Mey, Türk halk müziğinin üflemeli çalgısıdır. Kamışla çalınır. Ney ise Türk sanat müziğinde, daha çok tasavvuf ağırlıklı olarak kullanılır. Balaban, Azerbaycan'daki adıdır. Ermenistan'daki adı da duduktur. Bunlar bir ailedir. Farkları sadece hepsi kendi ülkelerindeki yoruma göre çalınır ya da perde delikleri ona göre açılmıştır ama yapı olarak hepsi tamamen aynıdır." ifadesini kullandı.

Türkiye'de artık eskisine göre meyin yaygınlaştığını ve metotlarla birlikte eğitimlerinin verildiğine belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

"Mey, diğer enstrümanlar gibi (müzik dünyasında) şanslı değil. Bir bağlama kadar gelişkin değil. Daha önce meyin okulu, eğitimi yoktu. Eskiden radyoda bir usta çalar duyardık, bir de sonra onun çocuğu çalardı. O zamanlar bu enstrümanı bulma şansınız da yoktu. Halen de tam anlamıyla istediğimiz kamışı bulamıyoruz ama eskisine göre artık tanınırlığı ve eğitimi var. İlk defa İTÜ'de bunun eğitimi açılmıştı ve ilk talebesi de bendim. Ayrıca kesintisiz üfleme olarak, hiç nefes kesmeden meyi saatlerce çalma şansınız var. Dünyada böyle bir enstrümandan başka yok."

- "Zor bir çalgı"

Yılmaz, mey çalmanın zorluklarından da bahsederek, şunları anlattı:

"Zor bir çalgı. Perde delikleri olsa bile bir perdesiz saz gibidir. Bir zurna, flüt ya da kaval kadar geniş bir oktava sahip değildir. Her bölümde çalamazsın. Bir oktav genişliğindedir. Maalesef hüzünlü bir sazdır, Anadolu'daki müzikler de hüzünlüdür. Özellikle Doğu Anadolu'ya hakim olan bir çalgıdır. Gurbettir, sıla özlemi gibi duygularla ele alınır. Hüzünlü olması adına yöresel birçok etken vardır. Mesela Ege'de bu hüznü bulamazsınız."

Artık yurt dışında da meyin ilgi gördüğüne dikkati çeken Yılmaz, Endonezya'da 3 ay mey ve zurna üzerine dersler verdiğini sözlerine ekledi.

En Çok Aranan Haberler