SPOR

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

MHK ne yapmaya çalışıyor?

Süper Lig eski hakemi Deniz Çoban'ın son yazısı Bölgesel Amatör Ligi'ndeki (BAL) maçları yöneten hakemlerin çilesini kaleme aldı. İşte çok tartışılacak o yazı:

MHK ne yapmaya çalışıyor?

Bölgesel Amatör Ligi

Ülkemizde 3. Lig’e çıkacak takımların belirlendiği bir Bölgesel Amatör Ligimiz var. Bu ligde her hafta, 12 grupta 70 civarı maç oynanıyor. Bu ligin bir amacı da; profesyonel liglerde görev alacak futbolcu, teknik adam ve hakemlerin gelişmelerini ve tecrübe kazanmalarını sağlamak.

Bu kategoride görev yapan 761 hakem var. Maçlarda hakemler 200 TL, yardımcılar ise 115 TL ücret alıyor.

Bölgesel ligdeki gruplar, birbirlerine komşu veya yakın olan illerin takımlarından oluşuyor. Yani takımlar, çok kısa mesafelere deplasman yapıyorlar.

Hakemler için ise, durum farklı. Onlar çok uzak mesafelere deplasman yapıyorlar. Son hafta (5-6 Mart) oynanan maçların hakemlerine göz attım. İstanbul’dan Ağrı’da oynanacak amatör maça hakem atanmış, mesafe 1418km. İzmir’den Şırnak’a hakem atanmış, mesafe 1739 km.

Bu şekilde, son haftanın tüm bölgesel lig maçlarını etüt ettim. Takımlar deplasmana giderken maç başına ortalama 400 km yol yaparken, hakemler her bir maç için 1150 km yol yapmışlar. Üstelik bu ligdeki hakemlere uçakla seyahat izni de verilmiyor.

Bu pencereden bakarsak; İstanbul’dan Ağrı’ya göreve giden bir hakem, 1700 km’lik yolu özel araçla veya otobüsle gidip, maçını yönetecek; bir de aynı yolu geri dönüp, ertesi gün işine gidecek. Ya da parasını cebinden ödeyip uçağa binecek. Her ikisi de kabul edilemez. Çözümü basit. Ya bu ligdeki maçlara çevre illerden hakem ataması yapılacak, ya da bu hakemler de maçlara uçakla gidebilecek.

Camianın Babası Demirören

Salı günü Kayseri’de bir hakem kardeşimizi toprağa verdik. Adı Salih ULU. Kendisi Bölgesel Amatör Lig yardımcı hakemi idi. Kayseri’den Rize’ye 730 km mesafeye amatör maç yönetmeye giderken, trafik kazası geçirmişti ve yoğun bakımdaydı. Hayat mücadelesini kaybetti.

Hepimiz çok üzüldük ama bazı hususları öğrenince üzüntüm katlandı. Bu kardeşimizin asgari ücretle çalıştığını, 5 yaşında bir çocuğunu ve hamile eşini geride bıraktığını, aynı zamanda konuşma ve işitme engelli babası ile yaşlı annesinin bakımından sorumlu olduğunu öğrendim. Bu günden sonra aile ölüm acısının dışında, büyük maddi zorluklar da yaşayacak gibi görünüyor. Hakem arkadaşlarımın aileye yardım etmek için kollarını sıvadıklarını öğrenince onlarla gurur duydum.

Ama bu yeterli olmayacaktır. Sayın Başkan Demirören’i yakından tanıdığımı düşünüyorum. Ne kadar vicdanlı birisi olduğuna birkaç defa şahit oldum. Ayrıca sözde değil, özde hakem dostudur. Tam ifadesiyle, hakemlerin babasıdır. Kendisinin bireysel ya da kurumsal olarak, rahmetli hakem kardeşimizin geride kalan emanetlerine el uzatacağına yürekten inanıyorum.

Bununla birlikte, bölgesel ligde görev yapan hakemlerin yaşadığı zor koşullara bir düzenleme getireceğine de inancım tam.

At İzi İt İzi Birbirine Karıştı

MHK devre arası seminerinde, elle oynamalarla ilgili yeni bir talimat paylaşarak, UEFA’nın standart yorumlarını bir kenara bırakmıştı. El vücuttan ayrılmışsa, başka hiçbir kritere bağlı kalmadan penaltıya hükmedilmesini salık vermişti. Amaç çokça tartışılan elle oynamalarda bir standart yakalamaktı.

Beklenenin aksine, bu talimat sonrası hakemlerin kafası daha da karıştı. Elle oynamalarla ilgili değerlendirmeler farklılık göstermeye başladı. Standart kararlar verilemedi. Ancak bu pozisyonlar; kimi zaman sonuca tesir etmediği, kimi zaman da Anadolu maçlarında yaşandığı için çok fazla gündeme gelmedi.

En yakın örneklerden bahsedeyim. Son hafta oynanan Başakşehir-Osmanlıspor maçında verilmeyen penaltıları gözünüzün önüne getirin. İki gün önce Trabzon’da Mustafa Yumlu’nun elle oynamasına çalınmayan penaltıyı hatırlayın. Fenerbahçe-Rizespor maçında kısa mesafeden Sercan’ın doğal konumdaki eline çarpan topa verilen penaltıyı da ekleyin. Bir standarttan bahsedilebilir mi, kararı siz verin.

Biliyorsunuz… MHK’nin hakem performanslarıyla ilgili değerlendirmelerini öğrenme şansımız yok. Dolayısıyla MHK kimi haklı, kimi haksız buluyor anlamak mümkün değil. Çünkü bu birbiriyle alakasız kararlara imza atan hakemlerin hemen hepsi, sonraki haftalarda görev almaya devam ediyorlar. O halde kim doğru yaptı, kim yanlış yaptı, nasıl anlayacağız?

*UEFA normlarını mı dikkate alacağız?

*Devre arasında koyulan, UEFA yorumlarına ters, kıstasları mı dikkate alacağız?

*Yoksa MHK’nin yaptığı gibi: “Benim hakemim ne karar verdiyse, doğru(!) olan o karardır” mı diyeceğiz?

Adaletli Olmak!

Bu hafta sonu Eskişehirspor’un yediği golü herkes gördü. Ahlaklı ve vicdanlı olan hiç kimse golü içine sindiremedi. Cihat Arslan açıklamasında: “Maç içinde haksız kazandığımız bir gol var mı, bunu karara bağlamam gerekiyordu. Futbolcularıma, sordum. Kulüp başkanımı ve yönetim kurulunu aradım, durumu anlattım, Lig TV'den görüntüyü izledim, tribündeki yardımcı hocalarıma sordum. Herkesin ortak vicdanı yönünde karar aldık” diye kendini savundu.

Anlaşılıyor ki; Sayın Arslan, maç sırasında tam bir telekonferans yapmış. Aramadığı bir Akhisar Belediye Başkanı ile Akhisar Kaymakamı kalmış!

Büyük hoca, büyük kararları kendisi alır. Meslektaşı Samet Hoca’nın ifadesiyle kahraman mı olacak, 1 puanın sahibi mi, kendisi karar verir. Suçuna ortak aramaz. Futbolun sadece kurallardan ibaret olmadığını, bir de ahlaki yönünün olduğunu bilir. Alın terinin karşılığının sadece puan değil, başka değerlerle de ölçüldüğünü bilir…

Şu Dip Notu da Atlamayalım

Kural 4: “Teknik heyet maç sırasında iletişim cihazı kullanamaz.” Sen bu kadar uzun süren telefon görüşmeleri yapacaksın, buna rağmen 4. Hakem görüp uyarmayacak! Ayrıca yaptığın bu görüşmeleri, uçan sineği bile yakalayan, yayıncı kuruluş kameraları yakalayamayacak! Cihat Hoca’nın anlattıkları çok da inandırıcı değil...

Yeniyüzyıl

Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler