MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, anayasa değişikliğine ilişkin, mevcut sistemin tıkandığını belirterek, böyle bir değişikliğe Türkiye’nin ihtiyacı olduğunu vurguladı. Çetin, “Atatürk’ün mirasını yemekten başka bir maharet gösteremeyen CHP’nin hırçınlığı, milletten uzak HDP’ye yakın mevcut yapısıyla devlet idaresinde olamayacağını gayet iyi bilmesindendir” dedi.MHP Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, Türkiye’ye yönelik tehditler ve anayasa değişikliğine ihtiyaç duyulan olağanüstü şartlar hakkında yazılı açıklama yaptı. ABD’nin PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’ye zırhlı araçlar vermesinin ve bu durumu gizleme gereği duymayarak resmi açıklamalarla doğrulamasının Türkiye için sürpriz olmadığını bildiren Çetin, ABD’nin Türkiye’nin güney sınırlarında bir PKK devleti kurulması için uzun süredir her türlü desteği esirgemeden verdiğini kaydetti. Çetin, müttefik devletlerin DEAŞ ile mücadele bahanesiyle Suriye ve Irak’taki terörü bütün bölgeye ve bilhassa Türkiye’ye karşı bir tehdit olarak kullanmaya çalıştığını belirterek, “Aynı yaklaşım, Türkiye’nin müttefik olmaya çalıştığı Rusya’nın PKK-PYD politikalarındaki iki yüzlülüğünde de kendini göstermektedir. Astana görüşmelerinin arkasından Suriye’yi parçalayacak bir anayasa taslağının çıkması, akıllara Rusya ve ABD’nin Suriye’yi paylaşmak üzere anlaştığı ikinci bir Yalta sürecinin hortladığını getirmektedir. Bölgemizdeki yeni paylaşım savaşında ABD ve Rusya’nın gittikçe yakınlaşan politikaları, sadece Suriye’yi değil Türkiye ve İran’ı da tehdit etmektedir. Dört parçalı Kürdistan projesi İsrail’in güvenliği ve enerji kaynaklarına sahip olmak için hayata geçirilmeye çalışıldıkça, ülkemize yönelik tehditlerin sona ermeyeceği malumdur. Bölgemizi yeniden dizayn etmeyi amaçlayan BOP projesi için ABD faaliyetleri devam ettiği sürece Türkiye’nin huzura kavuşamayacağı açıktır” ifadelerini kullandı.Türkiye’nin uzun süredir Suriye ve Irak üzerinden gelen bir terör dalgasıyla boğuştuğunu anlatan Çetin, içeriden gelen 15 Temmuz darbe girişimi ve dışarıdan gelen terör tehdidinin aynı amaca hizmet ettiğinin anlaşıldığını vurguladı. Çetin, darbe girişiminin Türkiye’de önemli bir kesimin uyanmasına ve akıllarını başlarına almasına vesile olduğuna değinerek, “Bugün Suriye’yi parçalara ayıran anayasa taslağını dayatanlar, darbe girişimi başarılı olsaydı aynı şeyi Türkiye’de de yapacaklardı. Nitekim darbe girişimine giden süreçte Abant’ta HDP, FETÖ, AKP tarafından hazırlanan ve CHP’nin de onayladığı anayasa taslağının Suriye’deki bölünme anayasasından farkı yoktu. Dolmabahçe rezilliğinden sonra rafa kaldırılan bu anayasa taslağında Türklük yoktu, milli üniter yapı yoktu, ilk dört madde yoktu. Türkçe’nin resmi dil olmaktan çıkarılması için başlatılan kampanya ile Suriye’ye önerilen anayasada Arapça ile Kürtçe’nin eşit olarak kullandırılması talebi ne kadar benzemektedir. Suriye’ye Arap Cumhuriyeti adının çıkarılması dayatması ile Türkiye’de Türk adını yok etmeye dönük yapılan kampanyalar, ülkemizin nasıl büyük bir felaketin eşiğinden döndüğünü açık seçik ortaya koymaktadır. Sorunlarımıza milli perspektiften bir çözüm getirilmez ise, tıpkı Suriye’deki gibi tıpkı geçmişte Türkiye’de denendiği gibi millete rağmen nelerin yapılabileceği gayet iyi anlaşıldı” değerlendirmesinde bulundu.“Mevcut sistem tıkanmıştır”“Türkiye’ye dayatılan bölünme anayasası siyasi yollarla elde edilemeyince, darbeyle hayata geçirilmek istendi” ifadelerine yer veren Çetin şöyle devam etti:“Bu yüce millet darbeye de müsaade etmedi. Türkiye’yi toplumsal ve siyasal olarak paramparça edecek açılım gibi son derece yanlış politikaların hepsi iflas etti. Türkiye bir örümcek ağı gibi her tarafımızı saran ihanetin farkına vararak son dönemde ciddi bir milli refleks gösterdi. Türkiye’yle benzer bir kaderi Türk milliyetçilerinin partisi MHP de yaşadı. Ülkemiz üzerindeki hesaplarla MHP’nin ele geçirilmesi girişimleri arasındaki paralellik deşifre oldu. Milliyetçi Ülkücü Hareket vesayet odaklarının hem MHP hem de Türkiye üzerindeki hesaplarını bozacak cesareti ve feraseti gösterdi. Türkiye darbe, terör ve hatalı politikalarla sürüklendiği uçurumun kenarından dönerken, değişen şartlara uyum sağlayabilecek kadrosunu, insan gücünü ve kendi yönetim sistemini hazır hale getirmek zorunluluğu doğdu. Yaşanmışlıkların ışığında devletin yeniden organize edilmesi ve son derece yakınımıza kadar gelmiş tehditlere karşı hazırlıklı hale getirilmesi bir zarureti, MHP’nin inisiyatifiyle karşılık buldu. İşte bugün Türkiye’de Milliyetçi Hareket Partisi’nin öncülüğünde devlet organizasyonunun yaşadığı tıkanıklıktan kurtulmasını sağlayacak, sorunlara ve tehditlere karşı daha aktif hale getirecek düzenlemeler yapılmaktadır. Önceki anayasa girişimleri ya da çözüm süreci gibi bütünüyle yanlış ve zararlı politikalardan ders alınarak bölücülüğe ve federatif başkanlık sistemine tamamen kapıları kapatan bir anayasa değişikliği yapılmaktadır. Böyle bir değişikliğe Türkiye’nin ihtiyacı vardır. Çünkü mevcut sistem tıkanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin anayasa değişikliği ile ilgili bugün ortaya koyduğu tavır, dün savunduklarıyla örtüşmektedir. Partimize yönelik bilhassa CHP üzerinden yürütülen kampanyanın aksine, MHP’nin bugüne kadar söyledikleri arasında hiçbir tezat yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi 7 Haziran seçimlerden bu yana cumhurbaşkanı anayasal sınırlar içerisine çekilmeli diyordu. Yapılan düzenleme ile cumhurbaşkanının sınırları, yetki ve sorumlulukları tanımlanmaktadır. Sınırsız yetki ve sıfır sorumluluğa sahip cumhurbaşkanı yerine, hem yargı ve Meclis tarafından sorgulanabilecek hem de millet karşısına yapılan işin sahibi olarak çıkarak hesap verecek bir cumhurbaşkanı getirilmektedir.”“Yapılmamış seçimlerden peşinen korkmak CHP adetidir”Çetin, kuvvetler ayrılığı ilkesinin olması gerektiğini, yasama, yürütme ve yargıya müdahale edilmemesi ve yargıdaki dosyaların sonuçlandırılması gerektiğini söylediklerini hatırlatarak, “Düzenlemeyle yasamanın yürütme üzerindeki denetim mekanizmaları korunmaktadır. Kuvvetler ayrılığı korunmakta, devlet içerisine yerleşmiş vesayet odakları temizlenmektedir. Tıpkı yıllar önce başbuğ Alparslan Türkeş’in 9 Işık’ta belirttiği gibi, kuvvetli ve hızlı icra için yürütmedeki çift başlılık sona erdirilmektedir. Yürütme artık yasamanın içinden çıkmayacak ve mevcut parlamenter sistemin bütün partileri orada temsil edilmeye devam edecektir. Yürütmenin başı olacak Cumhurbaşkanı, milletin en az yüzde ellisinin oyunu almak zorunda olacak, bu durum millet egemenliğini pekiştireceği gibi millete rağmen politikalar yürütülemeyecektir. Atatürk’ün mirasını yemekten başka bir maharet gösteremeyen CHP’nin hırçınlığı, milletten uzak HDP’ye yakın mevcut yapısıyla devlet idaresinde olamayacağını gayet iyi bilmesindendir. Temenni ettikleri gibi yeni sistemde yok olacak olan MHP değil, bizatihi kendi köksüz ve çürümüş ideolojileri ve ittifaklarıdır. Yapılmamış seçimlerden peşinen korkmak CHP adetidir. Çünkü milletin kendilerine vereceği cevap bellidir. Milliyetçi Hareket Partisi ise hiçbir zaman seçimden korkmamış, milletinden kaçmamıştır. Türkiye’nin milliyetçi, mukaddesatçı ekseriyetini temsil kabiliyetine sahip partimizin, sistem ne olursa olsun Türkiye’yi yönetme iddiası hep olacaktır. Yeni sistemde CHP cumhurbaşkanı çıkaramayacağını düşünse bile MHP çıkarabilecektir” açıklamasında bulundu.“Milli üniter yapının korunduğu anayasaya ‘evet’ diyoruz”Çetin, anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının yaptığı bütün icraatlarından sorumlu tutularak, gerektiğinde yargı önüne çıkarılabileceğini anlattı. Çetin, anayasanın ilk 4 maddesine dokunulmadığını vurgulayarak, “Cumhurbaşkanının anayasal sınırlarını belirledik. Dün çözüm ortaklığına ve HDP ile yapılan bölücü anayasaya hayır diyorduk, bugün MHP’nin imzası bulunan milli üniter yapının korunduğu anayasaya ‘evet’ diyoruz. Türkiye’nin içte ve dışta kuşatılmaya çalışıldığı bir dönemde, Milliyetçi Ülkücü Hareket elbette ki devletinin ve milletinin yanında yer alacaktır. Meseleyi bir kişinin cumhurbaşkanlığının oylamasına dönüştürmeye gayret edenlerin oyunlarına hiçbir ülkücü alet olacak kadar bilinçsiz değildir. Ülkücü’nün varoluş gayesi, devletin ve milletin bekasını her şeyin üstünde tutmaktır. CHP-HDP bloğunda milli menfaat aramak, ülkücülüğün sadece sıfatını almış ama şuurundan yeterince nasiplenmemişlerden beklenebilir. Tayyip Erdoğan nefreti üzerinden yapılmak istenen değişiklikleri engellemeye çalışanların unuttuğu şey, zaten onun halihazırda sınırsız yetkiye sahip cumhurbaşkanı olduğu gerçeğidir. Bugünkü sistemde yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı bütünüyle elinde tutan ve üstelik hiçbir şekilde yargılanamayan bir cumhurbaşkanını dert etmeyenlerin yapılacak yeni düzenlemeye hazımsızlıklarının asıl sebebi, milli üniter yapının korunmasıdır. ‘Hayır’ cephesini oluşturan CHP-HDP ikilisinin kendilerini gizleyerek kampanyalarını milletin aklıyla alay edercesine milliyetçi bir söyleme oturtmaları gülünçtür. Bu CHP yönetimi 7 Haziran’da HDP’li hükümet ortaklığına ikna edebilmek için MHP’ye başbakanlık rüşveti veren partidir. Okyanus ötesi senaryoda MHP’yi oynatamayanlar, şimdi MHP’den koparmaya çalıştığı ülkücüler üzerinden vazifelerini devam ettirmektedir” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz