MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Demokrasi Paketini eleştirerek, “Toplumun çeşitli kesimlerinin, PKK örgütüne verilen bu tavizlere karşı tepkilerini azaltmak amacıyla, paketin içine başörtüsü ile ilgili konular, Avlevi-İslam inancına sahip vatandaşlarımızın kimi talepleri iliştirilmek istenmektedir" dedi.TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Suriye konusunda Türkiye’nin taca atıldığını söyleyerek Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Paris ziyaretini eleştirdi. Bakan Davutoğlu’nun bir telefonla çağrıldığını ve Davutoğlu’nun koşarak gittiğini söyleyen Oktay Vural, toplantıda Başbakan Erdoğan’ın bir video kaydını gazetecileri izlettirdi. Oktay Vural, “Türkiye artık başkalarını izleyen değil izlenen bir ülke’ diyorlardı, şimdi ne oldu, Türkiye sadece seyrediyor. Oyun kuran bir ülke olduğunu iddia ettiler, ancak oyunda figüran rolü üstlenen bir ülke konumuna düştük. ‘Ortadoğu’da tarihi yönlendiren bir ülke olduk’ diyorlardı, palavra olduğu Paris’te test edildi. Türkiye dış politikada bu kadar kötü bir görüntü hiç vermemişti. Dışişleri Bakanı hiçbir karar mevkisinde olmayacaktı da bir el işareti ile Paris’e niye gitti. Kozmetik ürün pazarlamasına mı gittin sen, sen kozmetikçi misin sen, pazarlamaya mı gittin oraya? Eiffel Kulesi’ni görmeye, ‘Kezban Paris’te’ filminin ikinci versiyonunu mu çevirmeye gittiniz? 3 ülkenin Dışişleri Bakanı ile fotoğraf çektirmeye mi gittin? AK Parti döneminde Türk Dışişleri Bakanlığı Pışpış İşleri Bakanlığı’na çevrildi. Bir taraftan Obama pış pışlıyor, bir taraftan Kerry pış pış, telefonla ‘gel’ diyor. Bu nasıl bir aymazlıktır, dik durun eğilmeyin. BOP Eşbaşkanı sıfatıyla bu coğrafyayı kesip biçmeye yeltenirsen, bu konuda adımlar atarsan geleceğimiz nokta maalesef budur” diye konuştu.“ORMAN KANUNLARI İLE YÖNETİRSEN SONUÇTA VATANDAŞA ORMANI ADRES GÖSTERİRSİN”Başbakan Erdoğan’ın vatandaşı tahrik eden üslup kullandığını belirten Oktay Vural, “AK Parti döneminin 11 yıllık dönemi içinde kutuplaşma, ötekileşme, ayrıştırma siyaset aracı olarak kullanıldı. AK Parti döneminde medya özgürlüğü büyük bir tehdit ve risk altın kaldı. AK Parti döneminde hangi STK kendisini daha hür hissetmiştir. Geldiğimiz noktada AK Parti etnik kimlik siyasi ve mezhep gerilimli siyaset eşliğinde toplumu ötekileştirmeye götürmektedir. Toplumun içinde huzursuzluk baş göstermektedir. Başbakan Erdoğan kendi uygulamaları ve üslubunu öncelikle gözden geçirmelidir. Bugün öyle bir noktaya geldi ki, Başbakan vatandaşları tahrik ediyor, komşuyu komşuya düşman kılıyor. Tahrik edici üslubu kullanıyor. Gezi Parkı eylemleri esnasında da bunu yapmıştı. Bu aşağılayıcı üslup AK Parti’nin demokrasiyi sadece bir araç olarak kullandığını ortaya koymaktadır. Bu gerilimi artırarak bu süreci devam ettirmeyi amaçlamakta. Sokak eylemlerinin kabul edilmesi kabul edilebilir değil, ama insanların sokağa düşmemesini temin etmek konusunda adım atmak lazım, üslubu değiştirmek gerekiyor. Öyle bir noktaya geliyoruz ki, insanları ‘ormanda yaşayın’ diye tahrik ediyor. Ülkeyi orman kanunları ile yönetirsen sonuçta vatandaşa ormanı adres göstereceksin öyle mi? Nasıl dışlıyorsun, ötekileştiriyorsun, nasıl tahrik ediyorsun. Bu yaklaşım tarzı doğru değil. Tahrik etme konusunda, vatandaşı birbirine kırdırma konusunda tahammülsüz davranmanın bir örneğidir. Gerçi orman arazisi de kalmadı ki, her yeri plaza sahiplerine teslim ettin. Başbakan’ın ve AK Parti’nin içeride tahrik etme siyasetinden vazgeçmeye, provokasyonlara yönlendiren siyasetten vazgeçmeye davet ediyorum. Türkiye’nin merkez değerlerini yozlaştıran bir AK Parti olduğunu düşünüyoruz” şeklinde konuştu.“BU SÜREÇ AL-VER SÜRECİ”Barış sürecini ‘al-ver’ süreci olarak değerlendiren Oktay Vural, Çözüm Süreci’ne yönelik şu eleştirilerde bulundu; “AK Parti hükümeti PKK ile yürüttüğü süreci al-ver süreci olarak yürütmek isteği gayet açık ve net. İradesini İmralı’ya teslim etmiştir. Adım adım millete bu baldıran zehrini içirtmeye çalışıyor, sakilik yapıyor. Ne yapacağını bilmiyorsun. Bu Demokratikleşme Paketi PKK’ya verilmiş sözlerin adım adım nasıl getirileceğini ilişkin safhalardan ibarettir. Bu paket İmralı’nın onayına gönderilmektedir. Nasıl İçişleri Bakanı İmralı tarafından bu açılım sürecine kurban edilmişse, terör baronlarına kurban edilmişse bugün Demokratikleşme Paketi de demokrasimizi PKK terör örgütüne kurban etmek amacıyla düzenlenmiştir. Hem devletimizin dili hem de eğitim dilimiz bozulmak istenmekte. Dağdakileri ovaya getirme çabaları güçlendirilmek istenmektedir. Toplumun çeşitli kesimlerinin PKK örgütünü verilen bu tavizlere karşı tepkilerini azaltmak amacıyla paketin içene başörtüsü ile ilgili konular, Alevi-İslam inancına sahip vatandaşlarımızın kimi talepleri iliştirilmek istenmektedir. Başörtüsü konusunda atılacak adımın ne ise bunu at, Alevi-İslam inancına sahip vatandaşlarımızın bireysel hak ve özgürlükleri noktasında atacağın bir adım var at. Ama PKK terör örgütünün siyasi çözüm maksadıyla devletimizin temellerini sarsma adımlarını aynı kefeye koyman, başörtüsünün bunun üzerine çul olarak kullanman senin gizli niyetini deşifre eden bir unsur olduğunu ispatlamaktadır. PKK’nın dayatmalarına başörtümüzü alet etmen kabul edilebilecek bir konu değildir. TSK ile KCK tutukluluklarını aynı kefeye koyarak bir af oyununun yanı sıra başörtüsü ve Alevi vatandaşlarımızın inancını PKK’nın bölücü siyasetine araç olarak kullanmak, PKK’yı Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi gibi değerlendirmek kabul edilebilir konu değildir. PKK bölücü bir terör örgütüdür. Milletin egemenliğini, milli kimliğini ve kültürünü bozmak isteyen bir terör örgütüdür. Amaç ve hedef dağdakini ovaya indirmektir. Bugün bırakın silahların bırakılmasını, PKK’yı şehre indirmenin müzakerelerinin yürütüldüğünü görüyoruz. İmralı ile yapılan tutanaklarda zaten bu vardı. BDP Genel Başkanı’nın açıklamaları ortaya koyuyor ki, PKK ile AK Parti, Erdoğan ile Öcalan kırk katır mı, kırk satır mı noktasında dayatmalarını millete yapıyorlar. Bu bombalı paket devletin ve milletin bütünlüğüne döşenmiş bombalı pakettir, bu paketi millete açtırmaya çalışıyorlar.”“MAALESEF NESLİMİZ BİTTİ”AK Parti’nin eğitim politikalarını da eleştiren Vural, “Milli Eğitim’in çok ciddi problemleri var. 11 yıldır AK Parti döneminin en başarısız olduğu alanlardan birisi, maalesef neslimiz bitti. Milli Eğitim Bakanı değişti ama bu partizanca anlayış değişmedi. Katmerleşerek devam ediyor kadrolaşma. Yeni sistemin getirdiği sonuçlarla norm kadrosu öğretmenlerin durumu ve bakanlık çalışanlarının mutsuz bir hale getiren politikalar var. Eğitim Bir-Sen’in üye sayısı bu dönemde yüzde bin 200 arttı” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz