MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Selahattin Demirtaş ile ilgili kararına ilişkin, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, skandal bir karara imza atmıştır. Terörü öven, terör saldırılarını provoke eden, tescilli bir bölücünün siyasi nedenlerle cezaevine sokulduğu iddia edilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 20 Kasım'da ülkemize 'PKK'lı Demirtaş'ı derhal serbest bırakın.' çağrısı yapmış, üstelik utanmadan tazminata mahkum etmiştir. Elbette 53 insanın kanı bulunan Demirtaş'ı adeta mağdur ve hakkı yenilmiş bir kişi gibi göstermek ayıptır, ahlaksızlıktır, hukuksuzluktur, Türk milletine hakarettir." değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, Antalya'nın Serik ilçesindeki bir otelde düzenlenen partisinin İl Başkanları ve Belediye Başkanları Toplantısı'nın kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, milliyetçiliğin bir millete mensubiyet şuuru olduğunu söyledi.
Türk milliyetçilerinin Türk milletine hem şuurla hem de emsalsiz bir sevdayla bağlı olduğunu belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Klasik politik şablonlara uymayız, çıkar hesabı yapmayız. Türkiye'nin pek çok sorunu varken, yeni bir hükümet sisteminin tesis ve temin çalışmaları sürüyorken, hele hele cumhuriyetin üçüncü evresine henüz geçmişken hiçbir gelişmeye ilgisiz kalamayız, olaylar karşısında duyarsız ve sorumsuz hareket edemeyiz. Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin teoriden pratiğe kadar her aşamasında içindedir, aktif bir ögesidir.
Mimarisinde pay sahibi olduğumuz hükümet sisteminin muhafazası için ihtiyaç duyulan her fedakarlığı elbette seve seve yaparız. Bundan gocunmayız."
Ülkeyi savunmanın zahmete katlanmadan, bedel ödemeden mümkün olmayacağını ifade eden Bahçeli, ortak akılla hareket edilmesi gerektiğini ve bu ortak aklın da Türkiye Cumhuriyeti'nin istikbal haklarının emniyetli kulvarı ve halaskar kudreti olduğunu vurguladı.
MHP'nin hem davanın hem de davasında erimiş feragat timsallerinin ana karargahı, ana kucağı, ana çatısı olduğunu söyleyen Bahçeli, ülkücülüğün, dava adamlığının hasletlerine sahip olmayanların, irade gösteremeyenlerin, bedel ödemeyi göze alamayanların, kararının arkasında duramayanların, fikrini ve mücadelesini savunamayanların, soluğu kesilince geleceği reddedenlerin, zoru görünce kuytuya sinenlerin sahip olabilecekleri bir unvan olmadığına dikkati çekti.
- "İstikbalin güvencesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"
Ülkücülüğün özünün de sözünün de bir olduğunun altını çizen Bahçeli, şöyle konuştu:
"Gelecek gevşeklikle inşa edilemez.
Korkaklardan Fatih çıkamaz.
Bugünün Türkiye'si geçmişin fedakarlıkları üzerine bina edilmiştir.
Geleceğin Türkiye'si de bugünün faziletli fedakarlıklarıyla oluşacaktır.
Tarih olmakla tarihi olmayı, tarihe geçmekle tarihin geçmesini çok iyi yorumlamak, aralarındaki farkı çok iyi okumak lazımdır.
Biz bir tarih yazıyoruz.
Türk milliyetçiliği hem kurucu hem de kurtarıcı vasfıyla tarihe altın harflerle geçmişti.
Rahmetle andığımız Milli Mücadele kahramanları üzerlerine düşeni fazlasıyla yapmışlardı.
Sıra bizdedir, sıra ecdadın bu çağdaki varislerine gelmiştir. Türkiye'nin ve Türk milletinin son yıllarda yaşadığı beka düzeyindeki tehditler, bu ülkenin kurtarıcısı ve kurucusu olan milliyetçilere ve ülkücülere yeni ve çok daha önemli bir görev yüklemektedir."
İlhamını ve sevgisini Türk milletinin köklü tarihinden alan milliyetçi, ülkücü hareketin, devletin ve milletin bekası için bugün dünden daha önemli görevlerle karşı karşıya olduğunu belirten Devlet Bahçeli, "Unutmayınız ki bütün kindar gözler üzerimizdedir. Bütün dikkatler bize çevrilmiştir. Uyursak mezarımızı kazarlar. Uyuşursak zulüm oklarını fırlatırlar. Bu kapsamda ön almalıyız, beka düzeyindeki tehditleri analiz edip lazım gelen stratejik müdahaleleri zamanlama hatasına düşmeden yapabilmeliyiz. Bir gerçek vardır, o da şudur: Türkiye Cumhuriyeti'nin istikrarlı yönetimi, istikbalinin güvencesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Bunu sağlayacak siyasi imkan ve irade ise Cumhur İttifakı'dır." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin önüne hendek kazan, sandıktan umudunu kesip sokağa oynayan, demokrasi dışı arayışlara gülücükler saçan bir blok olduğuna işaret eden Bahçeli, bu odakların bütün mel'un niyet ve eylemleriyle ortada olduğunu söyledi.
Yerli ve yabancı iş birlikçilerin emperyalizmin tetik çeken eli olmaya çoktan hazır olduklarını vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bir yanda cumhurun huzur ve güvenliği için kurulmuş bir ittifak duruyorken, diğer yanda cumhurun kaos ve kargaşaya düşmesi için el ovuşturan ihanet ve ihtilaf oluşumu pusudadır. Zafer cumhurun olmaz ise zillet altın vuruşunu yapacak, öldürücü darbeyi indirecektir.
CHP-HDP-İP aynı çizgidedir. 24 Haziran'da sonuç alamayan bu güruh, 31 Mart'a umut bağlamıştır. Ancak hevesleri Allah'ın izniyle kursaklarında kalacak, Türkiye'nin doğruluşuna, yeni hükümet sisteminin doğasına zarar veremeyeceklerdir. Sadece dileyerek, sadece bekleyerek, sadece ümit ederek amacımıza ulaşamayız, tehlikeleri bertaraf edemeyiz. Önce tedbir almalıyız, sonra tevekkül etmeliyiz. 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimleri'ni bir sistem oylamasına, bir hükümet tartışmasına, bir rejim krizine dönüştürmek isteyenlerin senaryolarını başlarına geçirmek, alayıyla mücadele etmek boynumuzun borcudur, milletimizin bize yüklediği tarihi bir vazifedir. Vazife kutsaldır, vazife kutludur, ihmali veya inkarı acıklı sonuçlara sebebiyet verecektir."
Terör örgütlerinin devrede, Türkiye'nin yıkımı için kuyruğa giren faaliyet içinde olduklarını söyleyen MHP Genel Başkanı Bahçeli, CHP ile İP'in kaos bekçiliğine soyunduklarını savundu.
- AİHM'nin Demirtaş hakkındaki kararı
HDP'nin ise PKK'yı tekrar belediyelere taşıma amacında olduğuna işaret eden Devlet Bahçeli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Selahattin Demirtaş ile ilgili kararına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"PKK'lı Demirtaş'ın serbest kalmasını isteyenler zillet ittifakının çarpık ortaklarından başkası değildir. HDP'ye 'Kürt siyasi hareketi' diyen ipsizler sahadadır. Türkiye'yi yabancılara ihbar eden, yabancı sefirlerle masalar kurup gelecek hayallerine dalan zilletin ana aktörleridir. İşte PKK'lı Demirtaş ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararı gördünüz, duydunuz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi skandal bir karara imza atmıştır. Terörü öven, terör saldırılarını provoke eden tescilli bir bölücünün siyasi nedenlerle cezaevine sokulduğu iddia edilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 20 Kasım'da ülkemize PKK'lı Demirtaş'ı 'derhal serbest bırakın' çağrısı yapmış, üstelik utanmadan tazminata mahkum etmiştir. Elinde 53 insanın kanı bulunan Demirtaş'ı adeta mağdur ve hakkı yenmiş birisi gibi göstermek ayıptır, ahlaksızlıktır, hukuksuzluktur, Türk milletine hakarettir."
AİHM'in Türk adaletini hiçe saydığını ifade eden Bahçeli, Türkiye'nin yabancı başkentlerden değil, Ankara'dan yönetildiğini belirtti. Bir mahkeme kararının önce vicdanlara uygun olması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, İspanya'da bölücü ve teröre bulaşmış bir partinin kapatılmasını onaylayan, konu Türkiye olunca bölücü ve teröristleri aklamaya kalkışan AİHM'nin ihanet mahkemesi olmaktan başka bir işe yaramadığını dile getirdi.
- "31 Mart'a ne kazanıp ne kaybederiz gözüyle bakmıyoruz"
"Gezi olaylarını övüp yerli Sorosların arkasında duranların,
FETÖ'yü masum görüp FETÖ'cülere sığınma hakkı tanıyanların,
15 Temmuz darbe teşebbüsüne hala inanmayanların,
Türkiye'nin baskı ve dayatmalarla geri adım atmasını bekleyenlerin, PKK'yı yıllarca destekleyip Türkiye'ye saldırtanların hukuku da batsın, kararı da batsın, demokrasisi de batsın, özgürlük ve insan hakları anlayışları da yerin dibine geçsin." diyen Bahçeli, MHP'nin Türkiye'nin içine düşürülmeye çalışıldığı çıkmazı gördüğünün altını çizdi.
Önlem alınmazsa, milli fedakarlık yapılmazsa 31 Mart'ta Türkiye'yi siyasi kara kış beklediğine işaret eden Bahçeli, şöyle konuştu:
"Biz 31 Mart'a 'Ne kazanıp, ne kaybederiz?' gözüyle bakmıyoruz.
Biz 31 Mart'a 'Şu kadar belediye benim olsun, bu kadar Adalet ve Kalkınma Partisi'nde bulunsun.' diye de yaklaşmıyoruz. 31 Mart'ı Türkiye'nin beka mücadelesi açısından dönüm noktası olarak değerlendiriyoruz. Ülke gitmişken, çarşı karışmışken, yeni hükümet sistemine hain bir sefer düzenlenirken belediyelerin hepsini biz alsak ne olacak almasak ne çıkacak? Yarın olacakların, geçmişte olanlar ile ilişkisini kavramış bir gönül ve görüş derinliğine ulaşmak zorundayız. Dün söyledik haklı çıktık, bugün yine söylüyoruz, eğer önlem alınmazsa gene haklı çıkacağız. Cumhur İttifakı'nda bir ara sorun çıkaran gelgitleri kenara bıraktık. Yanlış anlamaları, maksadını aşan söz ve değerlendirmeleri milli beka için yok saydık."
İstanbul, Ankara ve İzmir'de büyükşehir belediye başkan adayı göstermeyeceklerini yineleyen Bahçeli, bu illerde AK Parti'nin istediği adayı çıkarabileceğini söyledi. MHP olarak müsterih bir vicdanla ve ön şartsız adayı destekleyeceklerini belirten Bahçeli, "Zillet ittifakı bu büyükşehirler dışında ortak aday çıkardığı her yerde de Cumhur İttifakı'nın gereği her neyse onu yapacağız, onun yanında olacağız.
Milliyetçi Hareket Partisi milleti için vardır. Milliyetçi Hareket Partisi geleceğin güçlü Türkiye'si için üzerine düşeni yapacaktır. Biz kiracı değiliz, yolcu değiliz, konargöçer değiliz, gelip geçici değiliz, devlet de bizimdir millet de biziz, vatan da bizimdir, bayrak da bizim. Böyle diyor ve inanıyorsak üstlendiğimiz milli görev ve fedakarlığı yapmak bizim için şereflerin şerefi olacak, Türk milleti bu kutlu ve haklı davayı sonsuza kadar hayırla yad edecek, tarih hayranlıkla anacaktır." ifadesini kullandı.
- "24 Haziran'ın gerisine düşmeyelim"
31 Mart seçimlerinde partililerinden çok çalışmalarını isteyen Bahçeli, 24 Haziran'ın gerisine düşülmemesi için gereken çabanın gösterilmesi gerektiğini bildirdi. Adaylığını açıkladıkları kişilerin şevkle ve inanmışlıkla sahada olacaklarını vurgulayan Bahçeli, henüz adayı belli olmayan belde, ilçe, il ve büyükşehirlerle ilgili de çalışmaların sürdüğünü anlattı.
Partililerine sonuna kadar güvendiğini vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar yerel yönetimlerde partimizin marka olmasına, imrenilecek seviyelere gelmesinde, vatandaşlarımızın takdirini kazanmasında büyük emekleriniz ve hizmetleriniz geçti.
Üretken belediyeciliğin hakkını layıkıyla verdiniz.
Hepinizi tebrik ediyorum. Aynı heves, aynı heyecan, aynı azim, aynı kararlılıkla yolunuza devam ediniz.
Yozlaştırıcı, yıpratıcı telkin ve tesirlere karşı, fikir istikrarını, hayat biçimini ve çalışma çizgisini ısrarla sürdürebilecek yalın, ilkeli ve düzgün bir özel hayata sahip olmaya dikkat ediniz.
Günlük hayatın ve dış tesirlerin yıkıcı etkisini süzecek ve ülküdaşlarımızın etkilenmelerini önleyecek koruyuculuğa sahip olunuz."
(Sürecek)