MHP karanlığa çekilemeyecek

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel başkan Yardımcısı Oktay Öztürk, bir dizi ziyaret için geldiği Antalya’da Manavgat İlçe Teşkilatında partililerle bir araya geldi. Genel Başkan Yardımcısı Öztürk’ün ziyaretinde MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal ve MHP Antalya İl Başkanı Osman Çetin’de katıldı. MHP Manavgat İlçe Teşkilatı’nda düzenlenen basın toplantısında ziyaretinin amacı hakkında gazetecilere bilgi veren Öztürk, partisinin 24 Ağustos’ta Konya’da Türkçe temalı bir miting gerçekleştireceğini kaydetti.

Anayasa değişiklik çalışmaları

Kendisinin Anayasa Uzlaşma Komisyonunda görevli olduğunu hatırlatan MHP Genel Sekreteri Öztürk, “Salı günü toplantıdan çıktım Antalya’ya geldim. İktidar, Anayasa değişikliği adı altında Oslo’da yaptıkları görüşmelerde sağlanan uzlaşmayı dayatmaya çalışıyor. Hatırlarsanız daha önceki anayasa değişiklik paketinde de esas istedikleri 3 maddenin değiştirilmesiydi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Anayasa Mahkemesi ve Siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılması. Bu 3 maddeyi değiştirebilmek için 26 maddede değişiklik yaptılar” diye konuştu.

İlk defa sivil anayasa yapma şansı

Türkiye’de 1876’dan bu yana 5 defa anayasa yapıldığını kaydeden Öztürk; “Bu anayasalar askeri yönetimlerle yapılan anayasalardı. Şimdi ilk defa sivil bir anayasa yapma şansı doğdu. İnsan haklarını ve özgürlükleri geliştirecek bir anayasa yapmak için masyaa oturduk ama hükümetin niyeti bu değilmiş” dedi.

İktidarın Anayasa’dan Türk kelimesinin ve başlangıç kısmının çıkarılması için çaba sarfettiğini belirten Öztürk, “Anayasaların bir başlangıç kısımları olur. Bu, anayasanın özüdür. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Türk milletinin, 2500 yıllık bir milletin anayasasını yapıyoruz” dedi. Anayasada Türk kelimesinin mutlaka geçeceğini ifade eden Öztürk, “Şimdi, Anayasa’da başlangıç kısmı olmasın, Türk kelimesi geçmesin, ilk 3 madde ve 4’ncü madde olmasın diyorlar” şeklinde konuştu. Öztürk, hükümetin Oslo’da verdiği sözleri anayasayla teminat almaya çalıştığını savundu.

Türkiye bedel ödenerek kuruldu

Türkiye Cumhuriyeti devletinin, bir imparatorluğun yeteneksiz ellerde çökmesinin ardından büyük bedellerle kurulduğunu hatırlatan Öztürk, “İmparatorluk zayıflayınca etnik guruplar ayrıldı. Ayrılırken de imparatorluğu yangın yerine çevirdi. En sonundan imparatorluğun kurucu gücü olan Türk Milleti ayağa kalkarak, büyük bedeller ödeyerek Türkiye Cumhuriyet’ini kurdu. Bunun karşılığında anayasaya bazı tanımlar konuldu. Mesela devletin adının Türkiye Cumhuriyeti olması gibi, millete Türk milleti denilmesi gibi, bayrağın ayyıldızlı al bayrak olması gibi başkentini Ankara olması gibi” dedi. Öztürk MHP olarak kırmızı çizgilerinin çok net olduğunu ve asla bunlardan vazgeçmeyeceklerini kaydetti.

Şu anda ülkede durumun iktidarın göstermeye çalıştığı kadar iyi olmadığını belirten Öztürk, “Ancak, onlar iktidara gelince önce mücahitleri müteahhit yaptılar. Sonra bu müteahhitler aracılığı basını satın aldılar ve yandaş yaptılar. Yandaş yapamadıklarına da her türlü tehdidi yapıyorlar. Kendi istedikleri gibi yazılmasını sağlıyorlar” dedi.

Sokakların karanlığı değil meydanların aydınlığı

Basının bundan dolayı kendilerine yer vermediğini ifade eden Öztürk; “Meşru zeminde basın kanalıyla sesimizi duyuramıyoruz. Bizde derdimizi en meşru yerlerde, meydanlarda doğrudan vatandaşa anlatıyoruz” dedi. Öztürk, 24 Ağustos’ta Konya’da düzenleyecekleri mitingde vatandaşa olanları doğrudan anlatacaklarını söyleyerek; “Bizi, türlü hilelerle sokakların karanlığına çekmek istiyorlar. Ancak biz meydanların aydınlığından ayrılmayacağız” diye konuştu.

Mısır’da yaşanılan olaylar

Bir gazetecinin sorusu üzerine Mısır’da yaşanılan olaylara da değinen MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk, meşru bir iktidarın görevden ancak sandık vasıtasıyla indirilebileceğini kaydetti. Mısır’da yaşanılanları vahşet olarak niteleyen Öztürk; “Meydanlarda bulunan sivil insanların kanının dökülmesini, onlara katliam yapılmasını kabul edemeyiz” dedi. Mısır’da ordu güçlerinin ortalığı kan gölüne çevirdiğini vurgulayan Öztürk; “Bize en ufak bir şeyde demokrasi havarisi, insan hakları havarisi kesilen Batı ülkelerinin davranışı da manidardır. Anlaşılan o ki, Batı ülkeleri için demokrasi ve insan hakları kendi verdikleri kadardır. Türkiye’nin bu ülkelerle diyalogunu yeniden gözden geçirmesi gerekir” dedi. Öztürk, Batı ülkelerinin yönetimlerinin tutumlarına paralel olarak basın yayın organlarının da sessiz kaldığını vurguladı.