HABER

MHP Seçim Beyannamesi'nde ekonomi vaatlerine ağırlık verildi

3 Mayıs Türkçülük Günü'nde açıklanan MHP Seçim Beyannamesi'ni MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli okudu. Bahçeli'nin okuduğu MHP Seçim Beyannamesi'nde ekonomik vaatler dikkatleri çekti.

MHP Seçim Beyannamesi'nde ekonomi vaatlerine ağırlık verildi

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), seçim beyannamesini kamuoyuyla paylaştı. 3 Mayıs Pazar günü Ankara Arena Spor Salonu'nda gerçekleştirilen toplantıda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP seçim bildirgesini okudu. Bahçeli'nin sözleri alkışlarla ve ıslıklarla kesildi. AK Parti, CHP, HDP’nin peş peşe seçim beyannamesini açıklamalarına rağmen MHP, seçim beyannamesi için 3 Mayıs Türkçülük Günü’nü tercih etti. Saat 13.00’te başlayan toplantı için Arena Spor Salonuna saatler öncesinden köfteciler, bayrakçılar, rozetçiler ile çok sayıda seyyar satıcı geldi. Arena Spor Salonuna, yan yana Türk bayrağı; Atatürk, MHP’nin kurucu lideri Alparslan Türkeş ve Devlet Bahçeli’nin fotoğrafları ile MHP bayrağı asıldı. MHP seçim beyannamesinde öne çıkan başlık ise ''ekonomi'' oldu. Eşit adalet, temiz yönetim, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele ile sosyal yardımlar, 3 Mayıs'ta açıklanan MHP seçim beyannamesinin diğer başlıkları oldu. Sanatçı Atilla Yılmaz’ın şarkılarıyla coşan salonda “Saray değil fabrika yapmak için bizimle yürü Türkiye” yazısı dikkat çekti.

İŞTE MHP'NİN SEÇİM VAATLERİ

-Kısa vadeli hedefimiz tek başına iktidar olmaktır. Birinci iktidar dönemi tahrip edilen ülkenin onarılmasını sağlayacağız. AKP'nin kayırmacı özgürlükleri kısıtlayıcı bozuk düzenine son vereceğiz. Terörü tamamen bitirerek toplumsal huzur ve güveni temin edeceğiz.

-İşsizlik ve yoksulluğu önemli ölçüde hafifleteceğiz. İstihdam yaklaşık 29,1 milyon kişiye ulaşacaktır. Yüzde 5,2 büyüme sağlayacağız.

-Yıllık ortalama yüzde 6,6 büyüme sağlanacak. Kişi başına milli gelir 20 bin dolara yükselecek.

-Siyasi faaliyetlerin temeline demokrasi, hukukun üstünlüğü, adalet oturtulacak.

-Yapay azınlık yaratılmasına, milli kimlik tanımının değiştirilmesine Türkçe dışında anadil eğitimine karşıyız.

-Güvenlik güçlerimizi, kışlada karakollara hapseden uygulamalara mutlaka son vereceğiz. Herkes bilsin ki terörün ve bölücülüğün kökünü kazıyacağız. Terörle pazarlıklar derhal bitirilecek, ihanet süreci bıçak gibi kesilecek. İhanete ortak olanlar adalete sevk edilecektir.

-Kadınlarımıza, çocuklarımıza, yaşlılarımıza yönelik şiddet olaylarında dava zamanaşımı kaldırılacak, harç ve mahkeme masrafı alınmayacak.

-Yolsuzluk yoluyla elde edilen mal varlığına el koyulacak. Servetlere de zamanaşımı gözetilmeden el koyulacaktır.

-Sürdürülebilir ve yüksek büyüme ortamı tesis edilecek. Fiyat istikrarını sağlamak, büyümeden taviz vermeden cari açık kapatılacak. Türk markalı ürünler yaygınlaştırılacak. Kaynaklar üretken alana yönlendirilecek.

-Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter milli devlet yapısını esas alan parlamenter sistemi, demokratik siyasi sistemin sürdürülebilmesi bakımından gerekli görüyoruz ve Türk milletine en uygun yönetim şekli olarak değerlendiriyoruz.

-Büyüme 2016'dan itibaren kademeli artacak.

-İstihdam üzerindeki vergiler hafifletilecek.

-Çanakkale Boğaz Geçişi projesi gerçekleştirilecektir.

-Esnaf ve sanatkarlarımız güçlendirilecek. Uygun krediye ve dış pazara erişimi kolaylaştırılacak. Teminat sorunu ortadan kaldırılacak.

-Vergisini düzenli ödeyen ödüllendirilecek.

-Emekli aylıklarında sosyal güvenlik destek primi kesilmeyecektir.

-Mazot, gübre ve yem üzerindeki vergiler kaldırılacak. Mazot, çiftçiye 1 lira 75 kuruş olacaktır.

-Asgari ücretlilere, büyükşehirlerde her ay 100 lira şehir içi ulaşım desteği vereceğiz.

-Evi olmayan muhtaç ailelere 250 lira kira yardımı yapacağız.

-Kamuda çalışan taşeron işçileri kadroya geçireceğiz.

-Asgari ücretten vergi almayacağız. Yıllık ortalama 700 bin kişiye iş imkanı vereceğiz.

-Emekliye mart ve eylülde bin 400 lira destek ödeneği tanınacak.

-Emeklilikte yaşa ve prim gün sayısına takılanların mağduriyetini gidereceğiz.

-Aile avukatlığı sistemi kurulacak.

-Her başarılı öğrenciye 10 bin lira kupon verilecek, 4 yıl sonra işe girince faizsiz geri alınacak.

-Muhtaç ailelere harcama kartı imkanı sunulacak. Kamu arazilerini yoksul vatandaşlara tahsis edeceğiz.

-Engelli ve engelli yakını aylığını 400 liraya çıkaracağız.

-65 yaş aylığı 350 liraya yükseltilecek.

-Cemevi gerçeği siyasi kaygılardan uzak cami-cemevi karşıtlığına dönüştürülmeden kabul edilecek cemevlerine devlet yardımı yapılacaktır.

-Atama bekleyen öğretmenlerin tamamı kademeli olarak sınıflarına kavuşacaktır.

-Kapatılan belde belediyeleri, köyleri yeniden kuracağız.

İşte Ankara Arena Spor Salonu’nda binlerce partiliye hitap eden Bahçeli’nin konuşmasından satır başları:

MHP toplumsal onarım iddiasıyla huzurlu gelecek milli ahlaklı ve adaletli yönetim vaadiyle milletimizin huzurundadır. Biz bu aziz vatanı ağırlıklarından kurtarmaya talibiz.

Biz bu güzel ülkeyi arsızın, kansızın, hırsızın, uğursuzun elinden kurtarmaya yeminliyiz. Biz bu necip milleti sorunların arındırmaya dertlerinden çekip çıkarmaya azimliyiz. 46 yıllık kutlu ve şerefli mücadelemizi hep bir adım öteye hep daha iyisine taşımak için mücadele verdik, veriyoruz.

"AKP 2023 VİZYONUMUZU ÇALDI"

Amacımız Türkiye’nin birliğini ve beraberliğini sağlamak esaslara bağlayarak dünyada hak ettiği gelişmişlik ve kalkınmışlık seviyelerine çıkarmaktır. Arayışımız Türk milletini çağa yön verecek, bölgesel kompozisyonu derinden etkileyecek yüksek bir mevkiiye ulaştırmaktır.

Soygunda ustalaşmış AKP’nin aşırdığı 2023 vizyonumuzun temelinde bunlar yatmaktadır.

“SİYASİ TAKTİK GEREĞİ SONA BIRAKTIK”

Bizim dışımızdaki iddia sahibi tüm partiler eteğindeki taşı dökmüştür. Hepsi birbirinden pek farkı olmayan, birbirini aratmayan söz ve vaatlerini ardı arkasına paylaşmıştır. MHP siyasi taktik ve teferruatlı planlama gereğince beyannamesini en sona bırakmayı tercih etmiştir.

Bunu yaparken iki hususu hesaba kattık. İlk olarak geçmiş yıllarda açıkladığımız hedef ve izleyeceğimiz politikalarımız özellikle siyasi kapkaççı AKP tarafından yüzsüzce çalınmıştır. Çünkü bunların işi gücü yürütmektir. Çünkü bunların uzmanlığı emek yağmacılığıdır. Türkiye için söyleyecek sözü kalmamış AKP, bizi kopya etmenin hevesindedir. AKP’nin nefesi çoktan tükenmiş, siyaseti iflas etmiştir.

“ARADA KAYNAMAMASINA AZAMİ DİKKAT ETTİK”

İkinci olarak beyannameler açıklama sırasına girmişken, teklif tespit ve gelecekle ilgili düşüncelerimizi karambole gitmemesine, arada kaynamamasına azami dikkat ettik. Kimin neyi nasıl ve hangi arka plana dayanarak söyleyeceğini sabırla bekledik. Acele etmedik, telaş yapmadık. Pişmiş aşa su katmadık. Daha önceki beyannamelerimizle geçmişteki söz ve önerilerimizle tutarlılığı bozmadan çizgimizi muhafaza ettik.

“GÖMLEK GİBİ DEĞİŞTİREN İLKESİZLERE HİÇ BENZEMEDİK”

MHP, yalnızca yapacaklarının sözünü veren dürüst bir millet eseridir. Sözümüz namus, ülkülerimiz varoluşumuzun ana çatısıdır. MHP, hiçbir zaman ipe un sermemiş, suya yazı yazmamış, hayal tacirliği yapmamıştır. Neysek oyuz. Ne dediysek onun yanında arkasında ve izindeyiz. Biz sözlerini unutan geçmişini gömlek gibi değiştiren ilkesizlere hiç benzemedik. Biz sabah söylediğini akşam olmadan yalanlayan karakterini ve kabiliyetini alavere dalavere üzerine bina eden iki yüzlülerden hiç olmadık. Geçmişimiz her şeyin canlı şahididir. Vatan ve millete adanmış ülkücü ömürler, tertemiz bir maziden, bedelini de peşinen ödeyerek bugünlere gelmiştir. Sevdamız hep millet oldu. Sevincimiz üzüntümüz milletle bir oldu. Kalbimiz tıpkı bugünkü gibi her zaman Türkiye için attı. Türklüğün asırlara meydan okuyan kudret ve bereketinden kana kana içtik.

“3 MAYIS’TA PAYLAŞMAMIZIN BİR ANLAMI VAR”

Geçmişteki kutlu mücadeleler önümüzü aydınlattı. Çekilen çile katlanılan zahmet, verilen şehitler bir yandan içimizi burkarken diğer yandan şuurumuza şuur kattı. Biliniz ki seçim beyannamemizi 3 Mayıs’ta milletimizle paylaşıyor olmamızın kendi içinde anlamlı, tutarlı ve tarihi biz zemini vardır.

“TABUTLUKLARDA TÜRK MİLLİYETÇİLERİ EZİYET GÖRMÜŞLERDİ”

Bugün boşuna seçilmemiştir. Tam 71 yıl önce 3 Mayıs 1944’te Türk milliyetçileri geçtiğimiz yüz yıla damga vurmuşlardır. Kahramanlar, samimiyet inanç irfan ve fedakarlık imtihanından hiç ödün vermeden alınlarının akıyla çıkmışlardır. 1944 yılında İstanbul bir numaralı sıkı yönetim mahkemesinde görülen utan davası Türk milliyetçiliğinde dönüm noktasıdır. Dar kafalar, onca şerefli ismi işkencelere tabii tutmuşlardı. 3 Mayıs’ın simgeleri, vatan hainliğiyle suçlanmıştı. Tahta kuru, bit ve sivri sinekten geçilmeyen tavanı basık penceresi olmayan hücrelere atılmışlardı. Bir insanın içinde ancak ayakta durabilecek kadar alanı bulunan, oturmanın, sağa sola dönmenin mümkün olmadığı tabutluklarda Türk milliyetçileri eziyet görmüşlerdi.

Savcı Kazım Aloç ve emir aldığı çevreler, akıllara durgunluk veren yöntemlerle Türklüğün gururunu, milliyetçileri susturmakla uğraşmışlardır. Umuyorlardı ki milliyetçiliğin toplumsallaşması önlenecekti. Turancılığı baskı altına almayı kendilerine amaç tayin etmişlerdi. Zalimler kindarlar adalete kast edenlere aynen bugünkü gibi Türk milliyetçiliğiyle hesaplaşıyorlardı. Fakat dün başaramadılar, bugün de yapamayacaklardır.

3 Mayıs’ın emanetleri bizimledir. 71 yıl önce varlık mücadelesini korkmadan veren ve şu anda hayatta olmayan, başta Alparslan Türkeş olmak üzere büyüklerimize cenabı Allah’tan rahmet diliyorum. 400 çadırlık Türkmen obasında 3 kıtanın haritasını çizmiştik. Mehteranımızın gür sesini aleme işittirmiş, üç hilali kürenin başına tuğ diye dikmiştik. Coğrafyaları, milletleri, kültürleri, dinleri, mezhepleri, Ötüken ilçeleriyle söğüt ruhuyla, oğuz nesliyle Türk milletiyle tanıştırmıştır.

Fakat zaferlerimiz kalıcı olmadı, olamadı. Türk milleti ve milliyetçiliği, geçmişte yaşanan travmalardan ve ihanetlerde ders çıkarmıştır. Aziz milletimiz son yurduna şehit kanıyla çizilmiş sınırlarına asli unsurun ocağına gözleri ve hatıraları arkada kalarak dönmüşlerdir. Şunu kesinlikle söylüyorum, bu tarihten sonra büyük Türk milleti için dönülecek başka toprak parçası ve verilecek başka vatan köşesi asla ve asla kalmamıştır.

“SON NEFESİMİZİ VERDİĞİMİZ YER, GÖBEĞİMİZİN KESİLDİĞİ YER OLACAKTIR”

Burasının adı Türkiye Cumhuriyeti, milletinin adı ise büyük Türk milletidir. Ya bu vatanda yaşayacağız, yada bu vatan uğruna seve seve can vereceğiz. Ya bu topraklar üzerinde yaşayan millet bir ve kardeşçe kalacaktır, ya da Türk milletinin kayıplarına yeni halkalar eklenecektir. Son nefesimizi verdiğimiz yer, göbeğimizin kesildiği yer olacaktır. Bu hakikati ne Tayyip Erdoğan, ne Davutoğlu, ne İmralı canisi, ne bölücü mihraklar değiştiremeyecektir.

“PKK İLE MASAYA OTURAN, SONRA BUNU İNKAR EDEN KİM OLURSA OLSUN NANKÖRDÜR”

Milliyetçilik kirli niyetlerin, hain taleplerin, küresel projelere tutulanların diline dün yakışmadı, bugünde yakışmayacaktır. Milliyetçilik her şeyden önce mensubiyet bilincine erişmiş, Türk milleti sevgisinde erimiş yüce gönüllerin ahlaki vicdani ve manevi mükafatıdır. Bayrağın indirilmesine seyirci kalan, vatan topraklarını bırakıp kaçan bir adam olsa olsa, milliyet fukarasıdır. Milleti 36’ya ayıran birisi milliyetçiliğin olsa olsa düşmanıdır. Dava arkadaşlarıma, faşist, fatiha bilmeyenler diyerek aşağılayan bir adamın, insani değerli bile tartışılmalıdır. Türklükle karşıma gelmeyin diyen birisine itibar etmek söz konusu değildir. Milliyetçiliği ayaklarımın altına alıyorum sözlerini ağzından kurşun gibi çıkaran, PKK ile masaya oturan, sonra bunu inkar eden kim olursa olsun nankördür, riyakardır. Bu itibarla Erdoğan her şey olabilir, her makama ulaşabilir, ancak şu fani dünyada olamayacağı layık görülemeyeceği bir tek şey varsa o da milliyetçiliktir.

“DAVUTOĞLU’NA DA MİLLİYETÇİLİK 10 GÖMLEK BOL GELECEKTİR”

Diyarbakır’a gidince Kobani’yi selamlayan, Konya’da Mevlana’yı hatırlayan, İstanbul’da Eyüp El Ensari diyen bazen serok bazen, çamur kimi zaman Ahmet Sani, çoğu zaman fotokopi başbakan olan Davutoğlu’na da milliyetçilik 10 gömlek bol gelecektir. Sayın Davutoğlu, senin cibilliyetin cüssen ve müktesabın milliyetçilikle ilgili konuşmaya el vermeyecek, bu iş senin boyunu fersah fersah açacaktır.

“BİZ HIRSIZLIĞIN KÖTÜLÜĞÜNÜ KONUŞUYORUZ ONLAR YAPIYORLAR”

Bartın’da şahsıma hitaben diyor ki, “Orhun anıtlarından bahseder. Ama Orhun anıtlarının yolunu kim yapar. Onlar konuşur, milliyetçilikten bahseder. Davutoğlu diyor ki, biz konuşuyor onlar yapıyormuş. Doğrudur, hakkı vardır. Biz hırsızlığın kötülüğünü konuşuyoruz onlar yapıyorlar. Biz rezillikleri konuşuyoruz, onlar tatbik ediyorlar. Biz ihaneti konuşuyoruz, onlar rekor kırıyorlar. Biz teröre teslimiyeti konuşuyoruz, onlar uyguluyorlar. Biz rüşveti, hukuksuzluğu, kanunsuzluğu konuşuyoruz, onlar ince ince ayrıntısına kadar icra ediyorlar. Biz şu anda konuşurken bile emin olun onlar yapacağını yapmakta, götüreceğini götürmektedir.

“ŞAYET ORHUN ANITLARININ YOLUNU YAPTIRMAK SENİ VE SARAYDAKİ EFENDİNİ MİLLİYETÇİ YAPIYORSA…”

Sayın Davutoğlu, şayet Orhun anıtlarının yolunu yaptırmak seni ve saraydaki efendini milliyetçi yapıyorsa, Van Akdamar adasında ermeni kilisesini baştan aşağı imar etmek acaba sizi ne yapacaktır? Yol yapmak sizi milliyetçi olmanıza yetiyorsa, Yahudi cesareti madalyasını almak, papa heykelleri altında imza atmak, papaz elbisesi giyip poz vermek sizi hangi sıfat ve unvanı kazandıracaktır?

“ERDOĞAN VE DAVUTOĞLU’NUN SANDIK GÖRÜLÜNCE AYARI KAÇMIŞTIR”

1 trilyon 370 milyar liraya kaçak ve karanlık saray diktiğinizde bu millet size ne diyecek, nasıl seslenecektir? Davutoğlu, Türkiye semalarında milli savaş uçağının uçmasını milliyetçilik olarak görmektedir. İnşallah bu hedef MHP iktidarında gerçekleşecektir. Fakat 410 trilyon liraya uçan saray almak, helikopterleri sıra sıra dizmek, lüks otomobil galerisi açmak, söyle bize Davutoğlu sizi ne yapacaktır? Erdoğan ve Davutoğlu’nun sandık görülünce ayarı kaçmıştır. Birden bire milliyetçilik maskesini takmışlardır. Bunlar yeri gelmiş, başörtüsünü kafalarına geçirmişler, yeri gelmiş imam hatip bahçelerinde saklanmışlardır. Batıcı, doğucu olmuşlardır. Sık sık ABD’ci, Putin’ci Barzani yandaşı ve İmralı havarisi ve her zaman da vicdanlarda bölücülükten hüküm giymişlerdir. Bunların ne idüğü belirsizdir. Bunların öğüttükleri yalan, ürettikleri fitnedir.

Davutoğlu Kastamonu’da şehitlerimizin her birine sahip çıktık demiştir. Süleyman şah türbesine sahip çıktık ifadesini kullanmıştır. Şehide kelle, ve birkaç Mehmet demek sahip çıkmaksa, evet sizin elinize kimse su dökemeyecektir. Süleyman Şah türbesini nakliye kamyonuna yükleyip korkakça terk etmek sahip çıkmaksa, maşallah Davutoğlu’nun hakkı ödenemeyecektir.

“TÜRKÜM DİYEMEYENDEN MİLLİYETÇİ OLMAZ”

Davutoğlu’nun ne dediği, nerede durduğu, kim olduğu muammadır. Davutoğlu’na sesleniyorum, saraydakine duyurmasını istiyorum. Adam olamayandan, milliyetçi olmaz. HDP PKK ile sahnede itişip atışan, kuytularda el ele, 7 Haziran sonrası koalisyon planları yapandan milliyetçi olmaz. Beyannamesinde Türk ifadesini tek bir yerde kullanmayan 2023 sözleşmesini PKK ile küresel cinayet şebekesiyle yapandan milliyetçi olmaz. Türküm diyemeyenden milliyetçi olmaz. Vatan satandan, bayram hasımlarıyla şehit katilleriyle yediği içtiği ayrı gitmeyenden milliyetçi olmaz, olamaz.

“MİLLETİN KESESİNDEN KİMLERE AĞALIK TASLIYORLAR”

Davutoğlu, mazlum milletlere 3,5 milyar dolar aktarmakla övünmektedir. Kimdir bu mazlum milletler? Mazlum, Anadolu’nun bağında bostanındadır, mazlum esnaftır, emeklidir, işçidir, memurdur, duldur, öksüzdür, çiftçidir. Başka coğrafyalarda mazlum aramak, onlara para saçmak utanmazlık ve savurganlıktır. Suriyeli sığınmacılara 5,5 milyar dolar harcamaktan da keyif almaktır. Batman’da kadro talebine nankörlük diyenler, aç ve yoksul milyonları makarna ve bulgurla avutanlar, bir kalemde milletin 9 milyar dolarını çar çur etmekten gurur duymaktadır. Erdoğan ve Davutoğlu, milletin kesesinden kimlere ağalık taslamaktadır?

“ANAFORCU AKP’Yİ ALKIŞLAYAN CHP’YE…”

Yol vardır huzura açılır. Yol vardır hüsrana aralanır. Yol vardır güvenlik ve esenliğe ulaşır. Yol vardır melanete ve karanlığa varır. Bizim yolumuz güzel ve nurludur. Bizim yolumuz esenlik ve kardeşliktir. Bizim yolumuz Türkiye’nin dirilişi, Türk milletinin ayağa kalkışsa sabitlenmiştir. Bu yüzden AKP’ye oy vermiş kardeşim gel bizimle yürü. CHP ve diğerlerine oy veren vatandaşım buyur bizimle yürü. Kararsız duran kardeşim biliyorum kaygılısın, korkuların var elin AKP’ye gitmiyor, diğerlerine varmıyor o halde gel bu defa saflarımıza katıl, Türkiye için gelecek için güvenlik ve refah için bizimle yürü.

Yolsuzluğa, yoldan çıkmışlara karşı bizimle yürü Türkiye. Ne mutlu Türküm diyene sözüne sahip çıkmak için bizimle yürü Türkiye. Ekonomik kaos ve yıkıma karşı, anaforcu AKP’yi alkışlayan CHP’ye, anarşist HDP’ye, acı yaşatan PKK’ya karşı bizimle yürü Türkiye.

Küresel oyunlara destek çıkanlar, bedenleri nereye ait görünürse görünsün, dilleri neyi söylerse söylesin, aslen milli yerli ve bu topraklara ait değillerdir. Bu sarih gerçeği görmek için uyanık bir şuur, paslanmamış bir basiret yeterlidir. Türkiye’nin pek çok meselesi çözüm beklerken, AKP kayıplara karışmış, zihnen fikren ahlaken firar etmiştir.

“KERAMETİ KENDİNDEN MENKUL BİR ŞAHIS TARAFINDAN…”

Türkiye’nin geleceğini etkileyecek 7 Haziran genel seçimlerine yalnızca 35 gün kalmıştır. Maalesef şu günkü ülke tablosunda, az önce özetlediğim, hayret ve ibret verici gelişmeler birbiri adına vasat bulmaktadır. Türkiye irtifa kaybetmektedir. Toplumsal huzurumuz erimekte, milli birlik ve ahlaki ölçülerimiz zaaf geçirmektedir. Ülkemizin deyim yerindeyse çivisi çıkmış, dengesi bozulmuştur. Ahlak ve vicdan sahibi herkes, bugünkü enkaz yığınını kabul edecektir. Uzun uğraşlarla, bedeli kanla ödenerek tarihteki yerini alan Türkiye Cumhuriyeti, şu küstahlığa bakınız ki, kerameti kendinden menkul bir şahıs tarafından bekleme odasına alınmıştır.

“BİZ ZANNEDİYORDUK Kİ TÜRK MİLLETİ BU TARİHTE CUMHURBAŞKANI SEÇMİŞTİR”

Erdoğan 30 Nisan günü Bilkent üniversitesinde düzenlenen sempozyumda, inanılması mümkün olmayan sözlere imza atmıştır.

Biz zannediyorduk ki Türk milleti bu tarihte cumhurbaşkanı seçmiştir. Ama bu şahsa göre çökertilmiştir. Madem cumhurbaşkanlığı çökmüşse Erdoğan bu makamda niçin oturmaktadır? AKP’ye siyasi destek içerikli, açılış ve temel atma törenine ne hakla katılabilmektedir? Erdoğan, hangi rezil rejimi planlamaktadır?
Bakınız Başbuğ’umuz Türkeş Bey, 3 mayıs olaylarında mahkemedeki savunmada vatan ve millet hainlerini şöyle tanımlamıştır: “şüphesiz şahsi menfaati uğruna, vatanın menfaatini çiğneyen, düşmanlarla el birliği eden kimselere vatan haini denir”

“ÇÖKEN CUMHURBAŞKANLIĞI DEĞİL, ERDOĞAN’DIR”

Cumhurbaşkanlığının çöktüğünü söyleyen Erdoğan, şahsi menfaatleri uğruna, vatanın menfaatlerini çiğnemiş, Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapmıştır. O zaman çöken cumhurbaşkanlığı değil, Erdoğan’dır. Çürüyen cumhurbaşkanlığı değil, Erdoğan’ın bizatihi kendisidir. Erdoğan vatana ihanet suçunu çoktan işlemiş, sicilinde beyaz nokta kalmamıştır.

Ankara’da otobüs şoförleriyle buluşmasında ise “artık bu arabayla devam edemeyiz. Kaportası dökülen bu arabayla yolumuza devam edemeyiz. Araba beni değiştir diye bağırıyor. Onun için 7 haziran seçimlerinde, en yakın akaryakıt istasyonu vazifesi görecek” Türkiye cumhuriyeti dört lastik üzerinde yürüyen bir araba değildir, şehitlerimizin kanu üzerinde vücut bulmuş ve ilelebet payidar kalacak fazilet harikasıdır.

Eksiği vardır, reforma ihtiyaç duyulmaktadır. Ama asla modası geçmiş bir vitrin süsü, hurdaya ayrılacak külüstür bir araç değildir. Erdoğan, şanzımanı kırık araba arıyorsa, yıllardır içinde seyahat ettiği, işbirlikçiliğine başını çevirmelidir.

"ADIM ADIM YIKIMA GÖTÜRMEKTEDİR"

Cumhurbaşkanlığının yanında her görevi kendisine hak gören, her şeye karışan, her gün fitne yayan Erdoğan, Türkiye’yi adım adım yıkıma götürmektedir. Davutoğlu ise yok hükmündedir. Aciz, silik ve müflis bir görüntüdedir. Erdoğan devletin işleyişini felç etmiştir. Defalarca anayasa suçu işlemiş, görevini kötüye kullanmıştır. Erdoğan artık geri dönülemez bir yola girmiştir. Bu yolun sonunda ya bölünmüş parçalanmış korku devletini kurarak seçilmiş tiran olacak, yada hukukun devreye girmesiyle vatana ihanetten yüce divanı boylayacaktır. Bize göre başka bir seçenek, başka bir alternatif kalmamıştır. Erdoğan boş konuşmakta, milletimizin saf ve temiz duygularını siyasi hesaplarına alet etmektedir.

30 Mart 2015 Pazartesi günü 3 AB ülkesini kapsayan Slovakya’nın başkentinde, kendisini karşılamaya gelen gurbetçi kardeşlerimize başkanlık sistemini övmüştür. Şuur noksanlığı ispatlayan Erdoğan şunları söylemiştir “şuanda bize giydiğimiz gömlek dar geliyor. Bize bundan sonra yakışacak gömlek yeni bir idari yapılanmalıdır. Bu da başkanlık sistemidir”

"GÖMLEK DAR GELİYORSA DİYET YAPMALI"

Erdoğan’ın gömlek değiştirme konusunda maharet ve becerisi dillere destandır. Tavsiyemiz, gömleği dar geliyorsa ya diyet yapmalı yada kaderine razı olmalıdır. Biz Erdoğan’ın nasıl bir gömlek düşlediğini biliyoruz. Elinin altında bulunan gömleğin, arka yüzünde ABD, ön yüzünde AB, iki yanında PKK ve imralı canisinin yazılı olduğunun farkındayız.

Erdoğan bu sistemle yolumuza devam edemeyiz demektedir, buna göre sistem patinaj yapmaktadır. Hızlı karar alma ve uygulamaya imkan verecek sistem isteyen Erdoğan 12 yıl boyunca yavaş mı kalmıştır? Ne istemiştir de yapamamıştır? Geçmişte istanbul’da AKP’nin seçim bildirgesini okudum diyen, 5 saat sonra okumadım diyen Erdoğan’ın gönlü hasta, manevi sıhhati bozuk, dili yalan, niyeti parçalıdır.

Kuveyt’ten dönerken terör örgütüyle aynı masaya oturmak devletin çöktüğü anlamına gelir sözleri Erdoğan’a aittir. Oslo’dan İmralı’da nerede oturuyordunuz? Minder mi bulunuyordu? Dolmabahçe’de imralı canisinin mesajlarını okurken nereye kuruluyordunuz? Erdoğan kaçamacak, günahlarını affettiremeyecektir. Her eleştiriyi kendisine darbe olarak gören Erdoğan, cumhurbaşkanlığı makamında fiilen düşmüştür.

"LEKELİ KADROLARLA YOLUNU AYIRACAKTIR"

7 Haziran’da Türk milleti kaderi ve sorunları için tercih yapacak, lekeli kadrolarla yolunu ayıracaktır. 7 Haziran için AKP’nin tek sözde projesi başkanlık sistemidir, başka söylediği bir şey yoktur. Buna karşılık MHP Türk milletinin asıl acıklı gündemini esas alan sağlam tutarlı herkese umut vaat eden herkesi kucaklayan beyannamesini hazırlamıştır.

Beyannamemizi özet halinde açıklamadan evvel, 13 yıldır tek başına iktidar olan AKP milletten aldığı desteği adalet huzur için kullanmak yerine gerilim ve çatışma ekseninde heba etmiştir. Milli iradeyi yolsuzluk adaletsizlik ve bölücülük için kılıf yapmıştır. Bugünkü Türkiye tablosu tam bir yıkım tablosudur. Türk ekonomisinin çok ciddi yapısal sorunları bulunmaktadır. Borçlar tavan yapmıştır, yatırımlar azalmış, büyüme daralmıştır. Sanayi üretimi ve ihracatı dışa bağımlı hale gelmiştir. Üreticimiz zor durumdadır. Manevi bir buhran yaşanmaktadır. Toplumsal şiddet tırmanmıştır. İntiharlar hırsızlık gasp çocuk istismarı ve kadına şiddet suçları katlanmıştır. Boşanmalar artmaktadır. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı 11 yaşına kadar inmiştir.

"RÜŞVET İDDİALARI AYYUKA ÇIKMIŞTIR"

Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ayyuka çıkmıştır. Yolsuzluğu kendilerine hak olarak gören sakat bir anlayış oluşmuştur. Kasacılar, kutucular, havuzcular, vurguncular cirit atmaktadır. İhale lobileri, rant lobileri milletin kaynaklarını götürmüştür. Milli ve manevi değerlerimiz tahrip edilmiştir. Eğitimin milliliği kaybolmuştur. Terör azmış, bölücülük cesaret bulmuştur. Bölücülük hiç olmadığı kadar ivme ve güç kazanmıştır.

Bölücü terörle yürütülen müzakere süreci ne PKK’nın silah bırakmasına ne de birlikte yaşama iradesinin güçlenmesine yol açmıştır. Birliğimiz zedelenmiş ve Türkiye zayıflatılmıştır. Yol kesme, yakma, yıkma, bombalama ve katliamlar sürmektedir. PKK teröri Türkiye’nin bekasını vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit etmeye devam etmektedir. AKP’nin açılım politikası iflas etmiştir. MHP’nin haklılığı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Türk milleti bu musibete daha fazla dayanamayacaktır. Artık 13 yıllık kayıp, yanlışa dur demek lazımdır.

"2015-2019 ARASI BİRİNCİ İKTİDAR DÖNEMİ"

Kısa ve orta uzun vadeli hedeflerle kamuoyunun hedeflerine karşı çıkmaktır. 2015-2019 yıllarını kapsayan birinci iktidar dönemi Türkiye’nin onarılmasını, çözülen milletin bütünleştirilmesini demokrasinin güçlendirilmesini sağlayacağız. küresel güç olma yolunda ihtiyacı olan çağdaş normlarda bir devlet düzenin gerektirdiği kurum ve kuralları tesis edeceğiz.

"700 BİN İSTİHDAM"

AKP’nin anti demokratik, hukuk tanımaz, özgürlükleri kısıtlayıcı bozuk düzenine son vereceğiz. Hükümetin devletin kurumları milli ve manevi değerlerimiz ile vatandaşlarımız üzerinde oluşturduğu tahribatı onaracağız. Bu dönemde, terörü tamamen bitirerek toplumsal huzur ve güveni temin edeceğiz. İşsizlik ve yoksulluğu önemli ölçüde hafifleteceğiz. 2016-2019 yıllarında, yıllık ortalama yüzde 5,2 büyüme ve 700 bin istihdam sağlayacağız. dönemin sonunda 1,1 trilyon dolara, kişi başına milli gelir 13,300 dolara, ihracat 238 milyar dolara erişecektir, istihdam 29,1 milyon kişiye ulaşacaktır. Orta vadeli hedefimiz 2019-2023 sonunda Türkiye’nin bölgesel güç haline gelmesidir. Bu kapsamda MHP iktidarında, ileri teknoloji kullanan, yüksek katma değer yaratan küresel ölçekte rekabet gücüne sahip üretim yapısı tesis edilecektir.

SALONDAN NOTLAR:

Sanatçı Atilla Yılmaz’ın şarkılarıyla coşan salonda “Saray değil fabrika yapmak için bizimle yürü Türkiye” yazısı dikkat çekti.

Ak Parti, CHP, HDP’nin peş peşe seçim beyannamesini açıklamalarına rağmen MHP, aday tanıtımı ve beyannamesi için 3 Mayıs Türkçülük Günü’nü tercih etti. Saat 13.00’te başlayacak toplantı için Arena Spor Salonuna saatler öncesinden köfteciler, bayrakçılar, rozetçiler ile çok sayıda seyyar satıcı geldi. Arena Spor Salonuna, yan yana Türk bayrağı; Atatürk, MHP’nin kurucu lideri Alparslan Türkeş ve Devlet Bahçeli’nin fotoğrafları ile MHP bayrağı asıldı.

En Çok Aranan Haberler