Büyükataman, "Suçsuz günahsız 9 ülküdaşımızı idam sehpasına çıkaranlardan, boğazlarına 12 Eylül urganını bağlayanlardan, çırpına çırpına şehit olmalarını tebessümle izleyen alçaklardan ezelden ebede kadar alacaklıyız, davacıyız. Hareket olarak 12 Eylül'ün hem öncesinde hem de sonrasında feleğin çemberinden geçtik. Şehit verdik, ama taviz vermedik" dedi.
"YÜZLERCE ÜLKÜDAŞIMIZ DÜZMECE BELGELERLE HAKSIZ YERE SUÇLANMIŞTIR"
Darbenin yıl dönümünde MHP'li yöneticilerin sahte belgelerle suçlandığını ve tutuklandığını hatırlatan Büyükataman, "Bundan tam 35 yıl önce, 12 Eylül 1980 tarihinde darbe yapıp, yönetime el koyanlar tarafından; Milliyetçi Hareket Partisi yöneticileri dâhil yüzlerce ülküdaşımız, uydurulan senaryo, tertip, düzmece belge ve yalancı şahitlerle haksız yere suçlanarak, tutuklanmıştır. Siyasi tarihimize kara bir leke olarak geçen bu davada ülküdaşlarımız, sanık sandalyesine oturtularak yargılanmıştır. Elbette ki o zulüm ve baskı dolu günleri unutmamız mümkün değildir. Ülkücü Kadroların; Mamak Askeri Cezaevinin meşhur 'C 5 işkence haneleri'nde ve çeşitli hapishanelerde, yıllarca süren sorgularla hayatları karartılmıştır. Genç yaşta hürriyetleri çalınmış dava arkadaşlarımız, dört duvar arasına tıkılarak, hayatları kendilerine ve ailelerine haram edilmiş, insanlık onuruna yakışmayan şartlarda, hayata tutunmaya çalışmışlardır. Psikolojik baskı, dayak, küfür gibi nice hakaretlerle birlikte vicdan, akıl ve ahlak sahibi hiçbir insanın kabul edemeyeceği çeşitli işkencelerle, kişilikleri rencide edilmiştir. Kelimelerle ifadesi mümkün olmayan bu insanlık dışı uygulamalar yetmezmiş gibi, üstüne üslük Savcı Nurettin Soyer'in tarihe utanç vesikası olarak geçmiş ve de muhtevası iftiralarla doldurulmuş olan iddianamesi, çağımızın en ibret verici bir yargı sürecini başlatmıştır" ifadelerini kullandı.
"DAVA ARKADAŞLARIMIZ 12 EYLÜL ZİNDANLARINDA İNSANLIK DIŞI İŞKENCELERDEN GEÇMİŞTİR"
12 Eylül döneminde zindanlarda insalık dışı işkenceler yapıldığını savunan Büyükataman, "Başta, Milliyetçi Hareket Partisi'nin Lideri Alparslan Türkeş olmak üzere yüzlerce ülkücü yargılanmış ve idamla cezalandırılmaları talep edilmiş, 587 sanıklı 'MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası' başlamıştır. Bu iddia ve talep, 12 Eylül Darbecileri tarafından, merhum Genel Başkanımız Alparslan Türkeş'le birlikte ülkücülere kurduğu tuzağın, öyle basit bir kurgu olmadığını ortaya koymuştur. Neticede 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra, 29 Nisan 1981 tarihinde 945 sayfalık bir iddianame ile başlayan ve 'TCK'nın 149. ve 146. maddelerinde yazılı cürümleri işlemek için silahlı cemiyet oluşturmak' suçlaması ile açılan davalarda, Alparslan Türkeş'in de içinde bulunduğu 220 kişinin idamı istenmiştir. 5 yıl 11 ay 8 gün süren yargılama, 7 Nisan 1987 tarihinde sonuçlanmıştır. Mahkeme sonucunda 11 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılan Başbuğumuz Merhum Alparslan Türkeş, 7 Nisan 1985 tarihinde tahliye edilmiştir. Milliyetçi-Ülkücü Hareket 12 Eylül'ün en ağır, en olumsuz şartlarına maruz kalmış, her anlamda kayba uğramıştır. Muhterem dava arkadaşlarımız 12 Eylül zindanlarında insanlık dışı işkencelerden geçmiş, ölümle sınanmış, yağlı urganlarla imtihan edilmiştir" açıklamasında bulundu.
"9 ÜLKÜDAŞIMIZIN ŞEHİT OLMALARINI TEBESSÜMLE İZLEYEN ALÇAKLARDAN EZELDEN EBEDE ALACAKLIYIZ"
Büyükataman, "Türk milliyetçiliğine düşman kişilerin öncülüğünde yapılan yargılama sonucunda, ülküdaşlarımızdan; 'Ahmet Kerse, Ali Bülent Orkan, Cengiz Baktemur, Cevdet Karakaş, Fikri Arıkan, Halil Esendağ, İsmet Şahin, Mustafa Pehlivanoğlu, Selçuk Duracık' idam edilmiş, nice dava arkadaşlarımız çeşitli cezalara çarptırılmış ve bazıları da, yargılanma sona ermeden ilahi rahmete kavuşmuşlardır. Geçtiğimiz yıllarda AKP tarafından 12 Eylül üzerinden planlanan ve kurgulanan siyaset tasarımı darbenin ağır yükünü ve bedelini ödemiş mazlum kardeşlerimizi aldatmaktan, şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaktan başka hiçbir şeye yaramamıştır. Suçsuz günahsız 9 ülküdaşımızı idam sehpasına çıkaranlardan, boğazlarına 12 Eylül urganını bağlayanlardan, çırpına çırpına şehit olmalarını tebessümle izleyen alçaklardan ezelden ebede kadar alacaklıyız, davacıyız. İman ediyoruz ki, bu hesap değil bu dünyada, Mahkemey-i Kübra'ya kalsa bile görülecektir" dedi.
"KULA KULLUK ETMEDİK, 12 EYLÜL'ÜN TEHDİTLERİNE TESLİM OLMADIK"
MHP'li Büyükataman, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Hareket olarak 12 Eylül'ün hem öncesinde hem de sonrasında feleğin çemberinden geçtik. Şehit verdik, ama taviz vermedik. 12 Eylül damlarını taş medrese yaptık, ama kurnazlık yapmadık. Her ülküdaşımız zindanlardan, hücrelerden, demir parmaklıklardan yüzleri Hz. Yusuf nuruyla bezenmiş halde çıktı. Kanımız aktı, bedenlerimize kurşunlar yağdı, bombalar yanı başımızda patladı; ama hak bildiğimiz yoldan, doğru gördüğümüz ülkülerimizden vazgeçmedik. Kula kulluk etmedik, zulme boyun eğmedik, 12 Eylül'ün tehditlerine teslim olmadık. Çünkü biz, hakkımız yense de, tarih ve millet huzurunda haklıydık. Çünkü biz ihlas sahibi, ülkü sahibi, ahlak ve edep mihveri, millet ve vatan sevdalısı Milliyetçi-Ülkücü Hareket'tik. 12 Eylül Türk milletinin milli-kültürel erozyona karşı vatan topraklarının kaybedilmemesi için diktiği fidanların acımasızca kırılma tarihidir. Başta merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş bey olmak üzere, Eylül'ün kırdığı güllerin ruhları şad, mekânları cennet olsun"
(DHA)