ANKARA (ANKA) - TBMM'de bir basın toplantısı düzenleyen Vural, Türkiye'de rüşvet ve yolsuzluk operasyonları devam ederken, Hükümet'in de bunları engelleme girişimlerinin devam ettiğini belirterek, yolsuzluk ve rüşvet virüsünün iktidarın her yanına yayıldığını söyledi. Yolsuzluk ve rüşvetin Bakanlar Kurulu ve bürokrasiyi teslim aldığını iddia eden Vural, "Hırsızın hiç mi suçu yok? Bacanağınızın adının geçmesi mi manidar, mahdumların ve bakanların nüfuz ticaretinde olması mı manidar? Manidar olan ne? Eski Bakanı bacanağının demiryolu ihalesiyle ilgili alakasının ne olduğunu niye söylemiyor? Asrın en büyük soygun düzeni kurulmuş...Bu ortaya çıktığında bunu manidar görenlerin olması, soruşturmayı yürütenlerin üzerinde tehdit ve sürgün mekanizma oluşturmaktadır" diyerek şöyle devam etti:
"İzmir'de operasyonu başlatan polis müdürleri görevden alındı. Görevden alınanların sayısı bin 500'ü buldu. Türkiye'de artık rüşvet ve yolsuzluğu takip etmenin suç oldu. Amaç ve hedef AKP'nin girdiği rüşvet ve yolsuzuluk çamurunun üstünü örtmek, çete mantığıyla polis ve Emniyet üzerinde baskı oluşturmak suretiyle hareket etmelerinin önünü kapatmak. Hükümet bırakın rüşvet ve yolsuzluğun önünü kesmeyi, bunları ortaya çıkaranların hayatını karatmaya adeta yeminli. Hiçbir darbe döneminde bile devlet kurumlarında böyle kıyım olmamıştı. Eğer illegal yapılanma varsa, gerçekten hukuka aykırı iş ve işlem yapmışlarsa bunu ortaya koyacaksınız. Ama böylesine kıyımın amaç ve hedefi; kamu görevlilerini sindirmek, adli kolluğun görevini yapmasını engellemektir. 'Savcı size ne derse desin operasyon yapmayacaksınız' demektir. Emniyet'in kapısına 'AKP Emniyeti' yazılmalıdır.
İktidarın gizli gündeminde devleti parti devleti, yargıyı parti yargısına dönüştürmek vardır. Bu da son tasarıyla ortaya çıkmıştır. İktidar kirlerini, pislerini, kirli pazarlıklarını, rüşvet ve yolsuzlukları, haram para aklamanın önünü kesip milletten saklamak istiyor. Hukuka aykırı iş ve işlemlerin ortaya çıkarılmasının engellemek isteniyor. Bu düzenlemenin yapılma gerekçesi nedir? Niye dün değil de bugün böyle bir düzenleme yapılıyor? Çünkü rüşvet ve yolsuzlukla ilgili yürütülen operasyonlar ve soruşturmalar var. Polisin ve yargının eli kolu kesiliyor. Bu fiilen darbe girişimidir; Anayasa'ya aykırı olduğu açıktır. AKP millete yine yalan söylemiştir. HSYK'nın oluşmasını sağlayan kanun görüşmelerinde yine millete yalan söylemiştir. Anayasa değişikliğinin altında yatan gizli gündem vardır. Daha dün kanun görüşülürken eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Adalet Bakanı'nın yetkilerini Kurul'a devrettiğini söylemişti. Böyle korsan şey olur mu? Yüreğiniz yetiyorsa niye tasarı olarak getirmiyorsunuz? Ey Adalet Bakanı sen bostan korkuluğu musun? Teklifi hazırlıyorlar, sonra milletvekillerine imzalatıyorlar. Böyle rezalet olmaz. Bu yürütmenin yargıyı kontrol etmesidir. Bu tablo; dün söylediklerinin tam tersidir; ikiyüzlü, ilkesiz, duruma göre hareket eden, işine gelmediğinde başka noktaya zıplayan, zıp orada zıp burada bir zihniyet. Teklif; yürütmenin, Adalet Bakanı'nın hakimleri ve savcıları teslim almasıdır. Bunun yargıyla ilgili hiçbir boyutu yoktur. Amaç ve hedef, yargıyı da yürütmektir, soruşturma konusunda hukukun işlemesini imkansız hale getirmektir, hukukun üstünlüğü yerine AKP'nin üstünlüğünü getirmektir. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir değil, hakimiyet kayıtsız şartsız Erdoğan'ın oluyor.
Türkiye'yi parti devletine, Baas rejimine götürmektir. Bunun kimseye faydası yoktur. Yolsuzluk ve rüşvete batan AKP, bundan kurtulmak için süreci diktatörlüğe sıçrama tahtası olarak kullanmaktadır. Bu hepimiz için büyük tehlikedir. Güçlerin tekelleşmesi ve tek adama bağlanması, parti devletine dönüşmek, tek adamlık sürecinde bunu diktatörlüğe sıçrama tahtası olarak kullanmak, demokrasimizi çok gerilere götürecektir. Kendi kafalarında oluşturdukları Tayyiban cumhuriyetini oluşturma yoluna gidiyor. Cumhuriyetimizin kazanımları ortadan kaldırılmak isteniyor."
Rüşvet ve yolsuzluğun üstünü örtmek için "paralel devlet" tartışmasını ortaya koyan Hükümet'in, devletini içinde hukuka aykırı iş ve eylemlerin takip edilmemesini temin edecek yeni paralel devlet oluşturduğunu iddia eden Vural, Türkiye'de bununla ilgili tartışmayı gündeme taşıyan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendi ve şürekasının bir paralel devlet oluştururken, PKK'nın ülkenin etrafını sarmasına göz yumduğunu söyledi.
Toplantının sonunda soruları cevaplayan Vural, "Torba kanunu tasarısından cemaat operasyonu mu çıktı?" sorusuna, bir takım vakıfların mallarına el koyma konusunda girişim olduğunu belirterek, sosyal sermayeye ortadan kaldırıp devletin hakimiyetini sokmanın, parti devletinin tezahürü olduğunu iddia etti. Vural, insanların özel mülklerinin artık garantide olmadığını ifade ederek, "Devletin bu yapılara daha fazla müdahaleci olma arzusu tam manasıyla Türkiye'yi diktatörlüğe götürecek süreçtir. Bu milli devlet ve milletimizin oluşumuna çok aykırı olduğunu düşünüyorum" dedi.