ANKARA (İHA) - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreter Yardımcısı Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, "Ekonomide çarklar hızla durma noktasına geliyor, beklentiler ve moraller bozuluyor. Büyüme durdu, ekonomik gelişmeler tedirginlik yaratıyor. Son olarak TUİK, 2008 yılının ikinci 3 aylık döneminde GSYİH'nın sadece yüzde 1.9 oranında arttığını ilan etti. Bu 2002 yılının ilk çeyreğinden bu yana görülen en düşük büyüme hızıdır" dedi.
Ayhan, yaptığı yazılı açıklamada, hükümetin sorumsuz mirasyedi edasıyla memleket kaynaklarını çarçur ederek yönetmeye çalıştığı ekonomiden her geçen gün başka alarm sinyalleri alındığını savundu. Ekonomide çarkların hızla durma noktasına geldiğini, büyümenin durduğunu, beklentilerin ve morallerin bozulduğunu öne süren Ayhan, "Son olarak TUİK 2008 yılının ikinci 3 aylık döneminde GSYİH'nın sadece yüzde 1.9 oranında arttığını ilan etti. Bu 2002 yılının ilk çeyreğinden bu yana görülen en düşük büyüme hızıdır. Ekonomide havanın ve beklentilerin değiştiğine işaret etmektedir. Esasen 2007 yılından buyana hızla yavaşlayan büyümenin 2008 ilk çeyreğinde, sokaktaki tam tersi işaretlere rağmen mevsimsel faktörlerin etkisi ile yüzde 6.7 çıkması, hükümet dahil herkesi şaşırtmıştı. Ancak AK Parti hükümeti, bu durumu ekonomide büyümenin tekrar hızlanmaya başladığının göstergesi olarak kabul etmiş, ekonominin ve sektörlerin içinde bulunduğu sıkıntıyı görmezden gelmiş, hatta ekonominin içinde bulunduğu durgunluğun abartıldığını her fırsatta dile getirmiştir. Ekonomik gerçeklerin altını çizenleri kriz tellalı ilan etmişti. 2008 yılının ikinci çeyreğinde büyümenin ve yatırımların durma noktasına geldiği bizzat TUİK tarafından açıklanmış oldu. Yoksa gerçeklerin ortaya çıkmasına tahammülü olmayan AK Parti yönetimi, TÜİK'i de şantajla mı susturacak?" dedi.
2008 yılında sanayideki kan kaybının hızla devam ettiğini, ülkenin lokomotif sektörlerinde üretimin gerilediğini savunan MHP'li Ayhan, şunları kaydetti:
"Ekonomik büyümenin motoru olan imalat sanayinin üretimi artışı birinci 3 aylık dönemde yüzde 7 oranında iken, ikinci 3 ayda 2.5'e düşmüştür. 2003 yılından bu yana baktığımızda, imalat sanayi üretimindeki büyümenin 2005 yılının ikinci yarısındaki gibi en düşük düzeylere geldiğini görüyoruz. İkinci 3 ayda tarım gelirinde yüzde 3.5 oranında gerileme olurken, ekonominin lokomotif sektörlerinden inşaat sektöründeki büyüme önceki 3 aylık dönemde yüzde 3.1 iken, yüzde 0.9'a gerilemiştir. Toptan ve perakende ticarette büyüme yüzde 9.1'den yüzde 3.3'e, ulaştırma ve haberleşmede yüzde 7.8'den yüzde 3.2'ye gerilemiş ve bunun sonucu olarak ikinci 3 aylık dönemde milli gelir artışı yüzde 1.9'a düşmüştür. Yatırım verilerine bakıldığında vahim bir gerilemenin ve kan kaybı daha net anlaşılmaktadır. Birinci 3 aylık dönemde yüzde 11.9 artan toplam yatırım harcamaları, ikinci 3 ayda yüzde 1.5 gerilemiştir. Özel sektörün birinci 3 aylık dönemde yüzde 14.1 artan yatırımları 2'nci 3 aylık dönemde yüzde 0.6 oranında arttı.
Makine ve teçhizat yatırımlarındaki yüzde 18.1'lik artış, yüzde -2.7'lik gerilemeye dönüştü. Benzer bir şekilde yılın ilk 3 aylık döneminde hane halkının tüketim harcamaları yüzde 7.6 oranında artmışken, ikinci 3 ayda artış yüzde 2.8'e düşmüştür. İmalat sanayinde kapasite kullanım oranı, geçen yılın aynı ayına göre 4.1 puan gerilemiştir ve yüzde 76,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu seviye 2005 yılı ortalarından bu yana görülen en düşük seviyedir. TUİK tarafından yapılan sanayi eğilim anketinde iç pazardaki talep yetersizliği işletmelerin tam kapasite ile çalışmamalarının en büyük nedenidir. Bu trendin sürmesi halinde 2008 yılında yüzde 3.5'in üzerinde bir büyümenin hayal olduğu ortaya çıkmaktadır. Mevcut kapasitesini koruyabilmek için en az yılda yüzde 5 büyümek zorunda olan Türkiye ekonomisi için artık durgunluğun ötesinde reel bir gerilemenin söz konusu olduğu aşikardır. Tüm bu gelişmelere küresel düzeyde enflasyonist baskılar eklendiğinde durgunluk içinde enflasyon tehlikesi kapıda görünmüştür."
"CARİ AÇIK REKORLARA DOYMUYOR" MHP Genel Sekreter Yardımcısı Ayhan, ekonomideki kötü gidişatın bununla sınırlı kalmadığını, tüm bu gelişmelere ilave olarak cari açığın 2008 yılında tarihi rekor seviyelere yükseldiğini bildirdi. 2008 yılının ilk yedi ayında (Ocak-Temmuz döneminde) cari açığın bir önceki yıla göre yüzde 42.5 oranında artarak, 31.5 milyar dolara yükseldiğini belirten Ayhan, turizm girdilerinin en yüksek olduğu yaz döneminde dahi oluşan bu açığın önümüzdeki aylarda hızlanarak yükseleceğini, böylelikle yıl sonu itibarıyla 50 milyar doları aşan cari işlem açığı ile karşı karşıya gelinmesinin kaçınılmaz hale geleceğini savundu. Yurt dışından yatırım akışının durduğunu ve rezervlerin erimeye başladığını anlatan Ayhan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"2008 Ocak-Temmuz döneminde cari açığın yüzde 75'i (24.5 milyar dolarlık kısmı) bankacılık sektörünün ve özel sektörün diğer kuruluşlarının yurt dışından temin ettikleri borçlanma ile karşılanmaktadır. Yurt dışından doğrudan net yatırımlar, bir önceki yılın Ocak-Temmuz döneminde 14.516 milyon ABD Doları olarak gerçekleşmişken, bu yılın aynı döneminde yüzde 35,5 azalışla 9.358 milyon ABD Doları olmuştur. Resmi rezervler ise, 2007 yılının Ocak-Temmuz döneminde 7.863 milyon ABD Doları artmışken, bu yılın aynı döneminde ancak 659 milyon ABD Doları artış gösterebilmiştir. Cari işlemler açığı kalıcı ekonomik istikrar ve düşük enflasyon önündeki en büyük risk olduğu ve ülkemizi her geçen gün biraz daha borç batağına ve iktisadi felakete sürüklediği açıkça ortaya çıkmaktadır. Nitekim son 50 yıl içinde hızla kalkınan tüm ülkelerin "cari işlem fazlası" verenler arasından çıkması bir tesadüf değildir. Zira cari açığın en önemli müsebbibi olan dış ticaret açıe'fdrım verilerine bakıldığında vahim bir gerilemeniğı, bu yılın ilk yedi ayında yüzde 39.6, ithalat ise yüzde 36.6 oranında artmıştır. İthalatının yüzde 75'ini oluşturan hammadde ve ara malı ithalatı ise yüzde 22.8 oranında büyümüştür. Ancak, ithal edilen hammadde ve ara malı yüzde 22.8 oranında artarken, sanayinin tüm üretimi aynı dönemde yalnızca yüzde 4.7 oranında, imalat sanayi üretimi ise ancak yüzde 4.2 oranında arttırılabilmiştir. Sanayimiz giderek katma değer üretemez hale gelmiştir. AK Parti'nin yanlı ve yanlış politikaları yüzünden ülkemiz ithal malları için istikrarlı bir pazar haline getirilmiştir. Bu güne dek cari açıkla mücadele gereğini bile duymamış olan hükümet, daha çok önceleri tarafımızdan durumun vahametine dikkat çekildiğinde, finanse edilebildiği sürece cari açığın önemli bir tehlike olmadığını söylerken, şimdi cari açıkla mücadele için muhalefetin önerilerine muhtaç kalmıştır. Altı yıldır iktidarda olan AK Parti hükümeti işsizliği kalıcı bir şekilde müzmin bir hale getirmiştir. Daha yeni açıklanan işsizlik oranındaki artış bunu çok açık bir şekilde göstermektedir. Artan işsizlik oranları iş bekleyen vatandaşlarımızı bir kez daha hayal kırıklığına uğratmıştır. Ekonomik durgunluğa ve yüksek cari işlemler açığının oluşmasına yol açan iktisadi yapının acilen dönüştürülmesi gerekmektedir. Bunun tek yolu memleket gerçeklerine ve ihtiyaçlarına cevap verecek ciddi bir vizyon, strateji ve programın ortaya konulmasıdır. AK Parti hükümeti maalesef kamuoyu ve iş çevreleri nezdindeki inandırıcılığını yitirmiştir. Yolsuzluklar, yandaş kayırmacılığı ve şantaj batağına saplanmıştır."