Mide ülserinin tedavisinde kullanılan ilaçların bazıları mide asidinin üretimini baskılar, bazıları ise mide boşluğunda bulunan mide asidini nötrolize ederler. Yani Bu ilaçlar farklı mekanizmalarla mide asidini azaltırlar.
Aslında ülser hastalarında mide asit salgısı artar. Bu midenin bir savunma mekanizması olarak ortaya çıkar. Mide asidinin ilaçlarla baskılanması, midenin doğal fonksiyonlarını bozar.Doğal fonksiyonu bozulmuş mide, asit yerine N-nitrozamin denilen kanserojen bir madde üretir ( Bu bir onaylanmış Kitap bilgisidir) ve kanser riski artar. Bu bilgiler günümüzde kanser sayısının neden arttığını açıklar. Bu nedenle klasik ilaçlarla mide ülserinin tedavisi yapılan hastalarda ülserin kansere dönüşme riski artmıştır. Asit salgısını baskılayan ilaç kullanmayan hastalarda mide ülseri kansere dönüşmez. Çünkü,mide ülseri başlı başına bir hastalıktır.Yani mide ülseri kanserin kesinlikle bir başlangıcı değildir.Mide ülseri zamanında tedavi edilmediği taktirde midenin delinmesi ve ölümle sonuçlanabilen mide kanamaları ortaya çıkabilir. Mide ülserinin bu ölümcül komplikasyonlarının önüne geçmek ve mide ülserinden kurtulmak için, mide asidini baskılamadan mide dokusunda bulunan ülseri iyileştiren tedavi çok ve çok önemlidir.
Prof Dr. Halis Süleyman ve ekibi tarafından 1997 yılında Türkiye de Atatürk üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalında Hippophae Rhamnoides denilen bitkinin meyvesinden mide asidini etkilemeden sadece ülseri iyileştiren ekstreyi labaratuar ortamında elde etmeyi başarmıştır. Bu konu ile ilgili bilimsel çalışma İngiltere'de Uluslararası Dünya literatürlerine girmiş bilimsel bir dergi olan Phytotherapy research'de, 2001 yılında yayımlanmıştır (Suleyman H, Demirezer LO, Buyukokuroglu ME, Akcay MF, Gepdiremen A, Banoglu ZN, Gocer F. Antiulcerogenic effect of Hippophae rhamnoides L. Phytotherapy Research.15: 7: 625- 627: 2001 Times Cited: 33).Ardından farklı uluslararası dergilerde de, farklı organlara olan etkileriyle ilgili bazı bilimsel çalışmalar yayımlandı.