ANKARA (İHA) - DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın torunlarının Güney Kıbrıs pasaportu ile gezdiğini söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a tepki gösterdi. Ağar, Erdoğan'ı insanların çocukları ve torunları üzerinden siyaset yapmakla suçlayarak, "Varsa kendisiyle ilgili bir şey onu söyle" dedi.
DYP Ankara İl Başkanlığı 8. Olağan Kongresi, bugün Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu'nda gerçekleştirildi. Salonu dolduran binlerce partilinin Türk ve DYP bayrakları salladığı kongrede, ünlü şarkıcı Sinan Erkoç bir konser verdi. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, kongreye eşi Emel Ağar'la birlikte katıldı. "Başbakan Ağar" tezahüratlarıyla karşılanan Ağar, salonu dolaşarak partilileri selamladı. Partililer, Ağar çiftine kırmızı beyaz atkı taktı. Kongreye DYP kurmayları ile eski Bakan ve Milletvekilleri de katıldı. Genel Başkan Başdanışmanı Aydın Menderes de kongre salonuna gelişinde partililerce sevgi gösterileriyle karşılandı.
Kongrenin açış konuşmasını yapan DYP Ankara İl Başkanı Bülent Kuşoğlu, dünyanın en sorunlu döneminde yaşadıklarını belirterek yaşanan gelişmeler nedeniyle kaoslara gebe bir yüzyılda olduklarını kaydetti. Türkiye'de Devlet sisteminin çalışmadığını ve bütün Devlet organlarında problemler yaşandığını ileri süren Kuşoğlu, toplumu yenilemek ve dünyadaki değişime adapte etmek zorunda olduklarını vurguladı. Kuşoğlu, kongrede iki mesaj vereceklerini ifade ederek, bunlardan ilkinin Türkiye'de siyasetin, Türkiye'nin gerçek sorunlarını yakalaması, diğerinin ise köyde olduğu gibi kentte de düzgün, düzenli, ahlaklı bir hayat yaşanması gereği olduğunu açıkladı.
Kongrede konuşan Genel Başkan Başdanışmanı Aydın Menderes ise, 3 Kasım 2002'den bugüne kadar geçen AK Parti iktidarı döneminde milletin birliği ve vatanın bütünlüğünün çok ciddi tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya kaldığını öne sürdü. Bunların, Türk milleti için aşılamayacak tehditler olmadığını ancak bunları aşmak için basiretli ve cesaretli bir iktidara ihtiyaç olduğunu kaydeden Menderes, Başbakan Erdoğan'ın, partisi iktidara gelir gelmez, Milletvekili bile olmadan Washington'a ve Brüksel'e koruyucu ve hami aramaya gittiğini ileri sürdü. Türkiye'nin, Avrupa Birliği'nin (AB) istediklerini yapması halinde, ortada Türkiye diye bir şey kalmayacağını belirten Menderes, Türkiye'yi bu coğrafyadan atmak için istenenlerin bugünkü noktaya geldiğini ifade etti. Menderes, "Vere vere geriye bir şey kalır mı? Geriye İstiklal Marşı, geriye bağımsızlık kalır mı? Türkiye'nin bozulan dengelerini DYP'den başka onaracak güç yoktur" diye konuştu.
Kongrede konuşan DYP Genel Başkanı Ağar da, eleştiri oklarını Hükümete ve Başbakan Erdoğan'a yöneltti. Uzun zamandır Anadolu yollarını adım adım dolaştıklarını anlatan Ağar, düzenledikleri mitinglere milyonlarca vatandaşın katıldığını söyledi. "İsterse ekranlar göstermesin, isterse hiç kimse yazmasın. Milletiyle meselesi olan insanları, onlarla beraber her türlü riski göğüslemeye hazır olan insanları hiçbir şey yıldıramaz" diyen Ağar, Türkiye demokrasi tarihinin, kendisini iktidara taşıyan insanlara bu derece uzaklaşan, hatta onlara bu derece ihanet eden bir iktidarı hiç görmediğini dile getirdi. Türkiye'nin temelinde varolan bütün kesimlerin adeta bir tasfiye ile karşı karşıya olduklarını kaydeden Ağar, çiftçinin, köylünün perişan durumda olduğunu, esnafın, tarihinin en zor günlerini yaşadığını belirtti. Hükümetin yeni bir rekora imza atarak işsiz milyonlara yenilerinin katılmasına neden olduğunu öne süren Ağar, işsizlerin bir ordu halini aldığını ve büyük kentlerin caddelerinin eli cebinde dolaşan insanlarla dolduğunu ifade etti.
"HÜKÜMET, IMF VE DÜNYA BANKASI İLE HİÇBİR CİDDİ PAZARLIK YAPMADI" Ekonomik göstergelerin parlak olduğunu kaydeden Ağar, bazı işadamlarının ağzından bal damladığına işaret etti. Ağar, "Peki bu ekonominin çiftçi yok mu, işçi yok mu, emekli yok mu? Nüfusun yüzde 80'inden fazla bir kesim ekonomiden nasiplenemiyor. Bu ekonomiye iyi diyorsanız size insaf derler. Allah'tan korkun" şeklinde konuştu. Sadece dış politikanın değil ekonominin de teslimiyetçi bir zihniyetle yönetildiğini öne süren Ağar, Hükümetin, IMF ile imzalayacağı yeni bir stand-by anlaşması ile işçiyi, emekliyi, tüccarı yok farz edeceği yeni bir kulvara doğru gittiğini ifade etti. Hükümetin IMF ve Dünya Bankası ile hiçbir ciddi pazarlık yapamadığına değinen Ağar şunları söyledi:
"Ondan sonra çıkıyorsunuz, 'Birileri düğmeye bastı' diye hayal dünyasında geziniyorsunuz. Evet birileri düğmeye bastı. Sizi seyredecek değiller ya. Düğmeye basan çiftçidir, esnaftır, işçidir, tüccardır. Millet düğmeye bastı millet. Millet size milletin işini yapın diye güç verdi. Sizde iş yapacak güç yoksa, kabiliyet yoksa millet ne yapsın size. Bizim işimiz de Türkiye, gücümüz de. Ticaretle işimiz yok bizim. Türkiye'nin dışında hiçbir meselemiz yok. Dünyanın neresinde görülmüş işi gücü ticaret olan insanların bir ülkenin yönetimine geldiği. Bu yönetimlerden kurtulmak için millet sizi iktidara getirdi. Baktı ki hiç farkınız yok. Bir de üstüne üstlük milletin onurunu zedelettiniz. İktidar, verdiği her sözün altında kalmıştır. Yıllarca bir kesim milletin cebini hortumladı. Millet hesap sormak istedi. Bunlar da milletin maneviyatını hortumladı, milleti istismar etti. Şimdi diyorlar ki 'gücümüz yetmiyor'. 550 milletvekili mi istiyorsunuz? Sizin gücünüz hiçbir şeye yetmez. Türkiye'nin milli değerlerinden, milli hassasiyetlerinden tavizler vermeye başladılar."
Türkiye'nin uluslararası ilişkilerinin mutlaka olacağını vurgulayan Ağar, iktidarın, Türkiye'nin ilk iktidarıymış gibi konuştuğunu ve 80 yıl hiçbir şey yapılmadığını öne sürdüğünü anlattı. Atatürk'ün sağlığında Hatay meselesinin tek kurşun atılmadan çözüldüğünü, 1960 Zürih anlaşmasıyla Kuzey Kıbrıs'ın uluslararası hukuk çerçevesinde güvenceye oturtulduğunu belirten Ağar, bugünkü Hükümetin ise Kıbrıs'ı vermek için kıvrandığını öne sürdü. Türkiye'nin AB sürecini 40 yıl onuruyla yürüttüğünü anlatan Ağar, 40 senedir göreve gelen bütün hükümetlerin, Türkiye'nin milli direnç noktalarını muhafaza ederek bu faaliyetlere devam ettiklerini vurguladı. Ağar, bugünkü Hükümetin ise kendi devamını AB'ye paralel hale getirdiğini ve bunun sonucunda bugüne kadar Türkiye'ye dayatılma cesareti gösterilemeyen konuların, Türkiye'nin önüne getirilmeye başlandığını kaydetti. İktidarın bakışına karşı DYP'nin ve Mehmet Ağar'ın kale gibi ayakta olduğunu vurgulayan Ağar, milletin başı ne zaman derde girse Allah'ın, bu milletin karşısına bu haysiyetli siyaset kurumunu çıkardığını ifade etti. Ağar, "Biz başkaları gibi iki günlük, yerden bitme bir parti değiliz. 60 yıllık geçmişimiz var, felsefemiz var" dedi.
DYP lideri Ağar, Başbakan Erdoğan'ın Kahramanmaraş gezisi sırasında kendisine taleplerini ileten çiftçilere, "Yok öyle 25 kuruşa simit" karşılığı verdiğini anlatarak, toplumun temel omurgası olan çiftçilerin kalbini kırmadan bunların nasıl anlatılacağını Başbakan'ın öğrenmesi gerektiğini ifade etti. Başbakan Erdoğan'ın, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın torunlarının Güney Kıbrıs pasaportuyla dolaştıkları yönündeki açıklamalarına da tepki gösteren Ağar, bugüne kadar hiç kimsenin çoluk çocuğu üzerinden siyaset yapmadıklarını söyledi. Ağar, "Şimdi kalkıp da bir büyük dava adamının torunu üzerinden siyaset yapmanın doğru bir tarafı yoktur. Çocuk üzerinden siyaset yapılamaz. Varsa kendisiyle ilgili bir şey onu söyle. Adam diyor ki 'bizim tezlerimizin yanında olmadığınız için siyaseti bırakıyorum.' Buna cevap ver sen" değerlendirmesinde bulundu.
DYP'nin 3 Kasım seçimlerinde milletin iradesi ise Meclis dışında bırakıldığını hatırlatan Ağar, millet iradesinden başka bir gücü kabul etmelerinin mümkün olmadığını ve bu sonuçtan daha büyük bir ders olamayacağını ifade etti. Yeni bir yolda yeni bir düzenle yürümeleri gerektiğini dile getiren Ağar, yeni bir sandığın, milletin önüne gelmesinin zamanı olduğunu söyledi. İktidarın, Türk Ceza Kanunu ile yeni yeni konuşmaya başlayan medyanın sesini kesmese çalıştığını iddia eden Ağar, baskıyla ve şantajla demokrasi mücadelesi yaptıklarını söyleyenlere ancak gülebileceğini belirtti. Türkiye'nin baskı ve şantajla yönetilemeyeceğini vurgulayan Ağar, "Biz varız karşınızda. Siz kim oluyorsunuz da Türkiye'yi baskıyla, şantajla yönetmeye çalışıyorsunuz" diye konuştu.
DYP Genel Başkanı Ağar, konuşmasında partililere de bazı mesajlar verdi. DYP'lilere "geçmişi unutun" çağrısı yapan Ağar, kendi içlerinde mücadeleyi bırakmaları gerektiğini söyledi. DYP'nin tek rakibinin kendisi olduğuna işaret eden Ağar, "Hepimizin hataları olmuştur. Bizim de hatalarımız olmuştur. İç mücadele bizim işimiz olmamalı. Bu partide kimse baraj kompleksiyle siyaset yapamaz. Bizim tek bir hedefimiz vardır, tek başına iktidar olmak" şeklinde konuştu.
Hiçbir hükümet döneminde yapılamayanların bu Hükümet döneminde yapıldığına dikkat çeken Ağar, Türk bayrağına tecavüzün de ilk defa bu Hükümet döneminde yaşandığını kaydetti. Ağar, "Değiş üç beş tane çocuk, dünyanın 7 düveli biraraya gelse Türk bayrağına ters gözle bile bakamaz" dedi. Bu yönetimin sonunun geldiğini, bu sonu getirecek olanın da sandık olduğunu bildiren Ağar, DYP'ye düşenin ise hazırlık yapmak olduğunu ifade etti. Ağar, Türkiye'ye onurunu yeniden kazandıracak yepyeni bir kırat iktidarını hep birlikte inşa edeceklerini ifade etti. Ağar konuşmasının ardından eşi Emel Ağar'la birlikte partilileri selamlayarak salondan ayrıldı. DYP Ankara İl Başkanlığı 8. Olağan Kongresi'nde, İl Başkanı Bülent Kuşoğlu'ndan başka aday çıkmayınca seçimlere tek adayla gidildi.