HABER

Milletvekillerine Ermenistan uyarısı

Türk Eğitim-Sen Genel Başkan İsmail Koncuk, milletvekillerine birer mektup göndererek uyarıda bulundu.

ANKARA (ANKA) - Türk Eğitim-Sen Genel Başkan İsmail Koncuk, milletvekillerine gönderdiği mektupla, Ermenistan ile sınırların açılmasının, hem diasporanın mevzi kazanmasına, hem Karabağ’ın ebediyen Ermenilerde kalmasına, hem de Türkiye’nin elindeki tek dış politika kozunun yok olmasına neden olacağı uyarısında bulundu.

Türkiye Kamu Sen'e bağlı Türk Eğitim-Sen'in Genel Başkan İsmail Koncuk, milletvekillerine bir mektup göndererek, Ermenistan’la imzalanan protokole ilişkin tepkilerini dile getirdi. Mektubunda, Büyük Önder Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” prensibinin Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika ilkesi olduğunu belirten Koncuk, “Herkes gibi biz eğitimciler de ülkemizin komşularıyla iyi ilişkiler kurmasını, bölgesel barışa katkıda bulunmasını ve yaşanan sorunların bir an önce çözülmesini pek tabiî ki arzulamaktayız. Fakat küresel güçlerin dayatmasıyla, ülkemizin dış politika kozlarının elinden kaçmasına, kardeş Azerbaycan’ın güveninin kaybedilmesine, devletimizi yönetenlerin Azerbaycan halkına ve dünya kamuoyuna ilan ettikleri taahhütlerin unutturulmasına müsaade edilmemesi gerektiğine inanmaktayız” dedi.

Ermenistan’la yürütülen süreçte, “dış politikada bağımsızlık” bakımından ciddi kaygılar ortaya çıktığını ifade eden Koncuk, şunları kaydetti:

“Öncelikle, protokolün İsviçre’de imzalanmış olması başlı başına anlaşılmaz bir durumdur. Çünkü, biliyoruz ki, İsviçre’de ‘Türkler Ermenilere yönelik bir soykırım uygulaması gerçekleştirmemiştir’ gibi bir cümleyi zikretmek dahi kanunen suçtur ve cezalandırılır. Yani iki ülke arasındaki anlaşmazlıklar konusunda İsviçre tarafsız bir devlet olarak durmamaktadır. Sayın Başbakanın dediği gibi, iki ülke arasındaki sınırın kapatılmasının nedeni olan Karabağ işgaline dair protokolde tek bir atıf ve ima dahi yokken, ‘Bu protokolün yürürlüğe girmesinden itibaren 2 ay içerisinde ortak sınırın açılması hususunda anlaşmışlardır’ hükmüyle ülkemizin kendini bağlıyor olması anlaşılmazdır. Protokole göre oluşturulacak Tarih Komisyonu’nun işlevi de muğlak ifadelerle geçiştirilmiştir. Yani komisyonun ne amaçla kurulacağı metinde açık olarak belirtilmemiştir. Bu durumda 1915 olaylarının aydınlatılması hedefinde bir hayal kırıklığı yaşanması kuvvetle muhtemeldir. Ayrıca, protokolün imzalanmasından iki ay sonra sınır kapısının açılacağı düşünülürse, oluşturulan komisyonun ucu açık bir takvim çerçevesinde çalışacak olması ve neticede soykırım iddialarına bir açıklık getiremeden çalışmasını tamamlaması halinde ne olacaktır? Sınırın açılması dışında kimin ne kazanımı olacaktır? Böylesi bir tablo Ermenistan açısından büyük bir diplomatik zafer; Türkiye açısından tarihi bir hezimet ve diplomatik bir utanç olmayacak mıdır? Netice itibariyle; bu protokol mevcut hükümleriyle hayat bulduğunda, Ermenistan bize karşı kullandığı bir dış politika kozunu kaybetmiş olmuyor. Fakat biz sınırı açtığımızda; hem diasporanın mevzi kazanmasına, hem Karabağ’ın ebediyen Ermenilerde kalmasına, hem de elimizdeki tek dış politika kozumuzun yok olmasına neden olacağız.”

Koncuk milletvekillerine seslenerek, “İnanıyorum ki, büyük milletimizin menfaatlerinin ve devletimizin onurunun bekçisi olan TBMM üyeleri protokol metni önlerine geldiğinde gereğini yapacaklardır” dedi.

En Çok Aranan Haberler