Milletvekillerinin Başörtüsü Ile Meclise Girmesi

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, AK Parti'li dört kadın milletvekilinin TBMM Genel Kurulu'na başörtüsü ile gelmesine ilişkin, "Yasak olmayan birşeyin dikte edilmesi kabul edilemez. Başörtüsü yasağı, inanç, çalışma ve siyasi haklar açısından kabul edilemezdi ve insan haklarına aykırı bir durumdu" dedi. Üstün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, başörtüsü meselesinin demokrasi, insan hakları ve özgürlükler meselesi olduğunu söyledi.Konuyu, bu açıdan ele aldıklarını belirten Üstün, Avrupa Parlamentosu'nda dahi başörtülü milletvekillerin bulunduğuna dikkati çekti. "Belçika'da ve Hollanda'da var. Türkiye'de bunun olmayacığını söylemek özgürlükleri kısıtlayan birşey oluyordu zaten" diyen Üstün, "Daha önce üniversitelerde, bu mesele halledilmişti ve kamu çalışanlarına yönelik de çalışmalar yapılmıştı. Kamu alanında bunun önünü açıp, daha sivil bir alan olan TBMM'de bunun serbest olmaması büyük bir yanlışlık olurdu. Dolayısıyla 3 parti kendi iradesiyle bunu savundu. CHP de yarım ağızla buna engel olmadı. Dolayısıyla buradan herkes kazançlı çıktı" ifadesini kullandı. Üstün, sözlerini şöyle tamamladı: "TBMM'de başörtülü milletvekillerinin olması herkesin kazancıdır. Buradan parlamento da, siyaset de partiler de kazançlı çıktı. Bu durum Türkiye'nin kazancıdır, kaybedilen hiçbir şey olmadı. Toplumsal bir hoşgörü egemen artık. İnsanlar, bundan moral kazanacak. Dünya, Türkiye'nin kendi sorunlarını kendi içinde çözebileceğini gördü ve ülkemizin dünya genelindeki prestiji daha da arttı. Şu anda CHP ve diğer partilerin tabanı da olumlu karşıladı bunu. Bütün kesimlerin sorununu, bu şekilde konuşarak çözmeye hazırız. O bakımdan çok tarihi bir gün geçirdik. Bu tarihi günde TBMM'nin çatısı altında olmaktan gurur duydum. Başka bir kesimin sorunlarının ortadan kaldırılması bizi çok mutlu etti. Bu başörtüsü yasağı, ne anayasada ne de iç tüzükte yer almıyordu. Yasak olmayan birşeyin dikte edilmesi kabul edilemez. Başörtüsü yasağı, inanç, çalışma ve siyasi haklar açısından kabul edilemezdi ve insan haklarına aykırı bir durumdu."