Başakşehir Belediyesi, Mehmet Akif Ersoy’un kaleminden yazılan Kur’an-ı Kerim mealini, ‘Direnen Meal Mehmet Akif Meâli Uluslararası Sempozyumu’ ile ele aldı.
Sempozyumun açılış programına, Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Ak Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Tülay Kaynarca, Ak Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Gülay Dalyan, Başakşehir Kaymakamı Cevdet Can, İlçe Müftüsü Ahmet Bilgi, Fatih Sultan Mehmet Vakfı Üniversitesi, Medeniyetler İttifakı Enstitüsü (FSMVÜ) Rektörü Musa Duman, FSMVÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Hikmet Özdemir, FSMVÜ yetkilileri, edebiyat ve İslam dünyasının önde gelen isimlerini yanı sıra çok sayıda Başakşehirli katıldı.
Başakşehir Belediyesi, Fatih Sultan Mehmet Vakfı Üniversitesi, Medeniyetler İttifakı Enstitüsü (FSMVÜ) işbirliğinde düzenlenen program Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Sempozyumda ev sahibi olarak konuşan Mevlüt Uysal, vatan aşığı Mehmet Akif’in Türkiye için önemine değindi. Uysal şu ifadeleri kullandı:
"Mehmet Akif Ersoy, tüm ömrünü milleti ile aziz vatanına adamış, İstiklal meşalesinin tüm Anadolu’ya yayılmasında güçlü şiiri, inancı, etkili hitabetiyle, önemli bir rol oynamıştır. Geleceğimizin barışını konuştuğumuz bu günlerde, Mehmet Akif ve meali bize geçmişimizle de barışmamız için bir fırsat sunmaktadır. Mehmet Akif Ersoy’un şiirleri de yazıları da bize fedakârlık, çile, tefekkür ve mücadeleyle geçmiş bir hayatı anlatır. Bu hayat bizlere ve gençlerimize birçok konuda örnek olacak bir hayattır. Bu meal’in hikâyesi Akif’in olduğu kadar, bu topraklarda son yüzyıldır yaşanılan acıların, endişelerin de hikâyesidir aynı zamanda. Kur’an aşığı, şairin örnek hayatı ve düşünceleri bir ışık gibi geleceği aydınlatırken, bu mealde iman ve irfan kaynağı olarak bizlere yol gösterecektir."
FSMVÜ Rektörü Doç. Dr. Musa Duman da "Akif döneminde ki İslam dünyasının keşmekeşi, sıkıntılarını görerek, hal çaresi arayan bir liderdir. Akif tükeniyor. Okundukça çoğalıyor, yazıldıkça derinleşiyor. Akif’in meali yakılarak vasiyeti yerine getirilmiştir. Bu meal Allah (c.c) mucizesi olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzde Akif’e dil uzatanlar, milli şaire sahip çıkamamanın mahcubiyetini yaşamalıdır." ifadelerini kullandı.
FSMVÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Hikmet Özdemir üniversite ile ilgili bilgiler paylaştı. "FSMVÜ bu ülkede ki hakiki vakıf üniversitesidir. Kurucumuz Fatih Sultan Mehmet’tir. Üniversitemizin İslami İlimler Fakültesi’nde tüm eğitim Arapçadır. Öğrencilerimizi Mekke’ye gönderdik, hem Arapçalarını geliştirdiler, hem de umrelerini yaptılar. Öğrencilerimiz sahada tarihi eserler üzerinde uygulamalı eğitimler alıyor." dedi. Sempozyuma katılarak çalışmaya destek veren Ak Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Tülay Kaynarca, şu ifadeleri kullandı:
"TBMM'ye seçildiğimde Büyükşehir kanunundan, intibak kanununa kadar birçok kanun çıkarttık, ama ta kalbime kadar dokunan bir kanun vardı bu da Kur’an-ı Kerim’in okullarımızda öğretilebilmesiyle ilgili kanundu. Allah'ıma şükürler olsun artık Peygamber Efendimiz’in hayatı müfredata ders olarak girdi. Kapanan İmam Hatip Okullarımız yeniden açıldı. Türkiye, ezanın Türkçe okunduğu, kuranı kerimin gizli saklı okunduğu dönemleri yaşadı. Allaha şükür bunlar çok geride kaldı. Türkiye'nin önü açık geleceği çok parlak inşallah. Bu sempozyuma emek veren bu aşamaya getiren kültürel her programın altına imza atan Mevlüt Uysal’ı ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’ni personelini tebrik ediyorum."
Akif’in mealinin yazımından, basıma kadar geçirdiği sancılı süreci anlatan FSMVÜ Müdürü Prof. Dr. Recep Şentürk de tarihin yeniden yazıldığını kaydetti. Şentürk, "Akif’in mealini 30’a yakın ilim adamıyla tartışacağız. Meal bir direnişin öyküsüdür. Türkçe ibadete karşı bir başkaldırıdır. Bugün Türkçe ibadet edilmiyorsa, bu Akif’in direnişi sayesindedir. Şair direnmeseydi, bugün camilerimizde Akif’in meali Resmi Kur’an olarak okutuluyor olacaktı. Akif yaptığı meali Türkçe ibadette kullanılacağı gerekçesiyle anlaşmayı fes etti. Biz yayınlanmadan önce bu alanda otorite olan ilim adamlarıyla istişareler yaptık. Biz meali Kur’an-ı Akif gibi anlamak ve yaşamak için yayınladık." şeklinde konuştu.
Sempozyumun birinci oturumunun başkanlığını yapan Medeniyetler İttifakı Eş Güdüm Komitesi Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlığa yaptığı açılış konuşmasında Mehmet Akif’i fikir ve şair yönünü anlattı. Karlığa, "Mehmet Akif’in Türk düşüncesine, sanatına katkıları kelimelerle ifade edilemez. Akif, Mısır’da gurbette şiir yazmaktan çok, bütün vaktini Kuran-ı Kerim mealine harcamıştır. Akif, düşüncesiyle hayatı arasındaki birlikteliği sağlaması ve inandığını fiilen yaşaması, hayatında bunu tek rehber olarak almaya çalışması ile kelimelerine can vermiş ruh vermiş hayat vermiştir. Onu öldü diyenler o vefatından sonra ona şair demek ayıptır diyenler unutuldu gitti diyenler, aradan bu kadar zaman geçtikten sonra şu güzide topluluğu şu heyecanlı topluluğun böyle bir etkinlikte burada hazır gördüğünde, onun ne kadar canlı ne kadar dinamik fikirlere sahip olduğunu görür. Medeniyetler İttifakı Enstitüsü ile Başakşehir Belediyesi’nin birlikte yaptığı bu sempozyum bu alana yeni ufuklar açacak." yorumunu yaptı.
Sosyolog, yazar Ali Bulaç da Akif’in meali etrafında şüpheler başlığı altında yaptığı konuşmasında şunları kaydetti:
"Meali 1956 ve 57 yılları arasında kimin kopyaladığını bilmiyoruz. 1966 yılında yayınlanan meal ile şuan elimizde bulunan meal arasında farklar var. Eğer buradaki nüsha doğru ise Akif iki veya üç meal yapmıştır. İki mealin arasında uslüp benzerliği vardır. Akif’in bu kadar sade kelime seçeceği ve yapacağı bana biraz şüpheli gelmektedir. Bugün bizim zihnimizdeki Akif, Çanakkale Savaşı ile başlayıp vatanın kurtuluşu için çalışan Akif’tir. Dinde ise Müslüman’ın vatanı, serbestçe yaşadığı yerdir. Dinde ulus fark etmez. Kuran’ın bu ayrımı yoktur. Akif’i bu düşünce ile anlamayalım. Vatan tutkusunu ayrı ele almalıyız, din olgusunu ayrı. Akif’in mealinin fonksiyonel değeri var, sembolik değeri de var. Akif’in iyi niyetle meali suistimal edilebilir. Farklı yerlerden Akif’e bakmak gerekir."
İlahiyatçı, yazar Mustafa İslamoğlu Kur’an Şairi Akif’in Kur’an tasavvurunu şairden alıntılar yaptığı beyitler etrafında anlattı. İslamoğlu "Akif hakikatin yüksek dili olmanın peşindedir. Din eskimez, din dili eskir. Eski din dilinin zaafını da anlıyoruz. Asrın idrakini gözeterek yeniden inşa edelim. Bazıları Akif’in bu muhteşem dizelerini İslam’ı çağa uydurma gibi idrak ediyor. Bunu yapamazlar. Kur’an ilham kaynağıdır, her çağa söyleyecek sözü vardır. Günümüz insanı Akif’in yaprağına bakmayla ne dediğini anlamıyor. Bin yıldan önce icra ettiğimiz semantik (Anlambilim) operasyona kurban gitmiş İslam’a hasım olan birilerinin eliyle 20.yy da sabıkalı hale getirilmiştir. Akif hem bizim yaptığımız semantik müdahalenin acısını, hem de bu müdahaleyi bahane ederek Kur’an-ı kavrama leke sürmesinin acısını hissediyor." şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz