HABER

Mine'nin günü!

90'lı yılların renkli isimlerinden "Mine" "Benim Günüm " adını verdiği yepyeni çalışması ile dikkatleri üzerine çekiyor. Başarılı şarkıcı geçtiğimiz gün Hayat Müzik platformunda "konuk yazar" oldu...albümünü ve son dönemde yaşadıklarını kaleme aldı!

İşte Mine ve Yazısı "Benim Günüm"

Yeni bir gün, tüm "Hayat Müzik" takipçilerine heyecanlı bir merhaba…

Ne de olsa benim günüm… Müzik setim ve bir sürü güzel müziğim var ve bugün Massive Attack dinleme havasındayım. Hiç eskimeyen, her zaman dinlemek isteyeceğim, beni hep yeni şarkılar yapmaya iten gruplardan başı çeken bu grubun müziğini duyuyorum şimdi. Bu müziği dinlerken özgürlüğü hissediyorum. Özgürlük, bu olağanüstü müzisyenlerin müziklerini yaparkenki duyguları ve bunu hissettiriyorlar. Formülü yok, kaygısı yok ve zaten dinleyicisine bu şekilde rahatça ulaşabiliyor. Yüzlerini bilmiyorum ama melodileri bana yetiyor.

Ben de böyle yola çıktım. Bu doğu-batı arasındaki karışık coğrafyada kaygısız olabilmek ütopik olsa da en azından formüllerden uzak kalabildim. Bir sahne sanatçısı olarak, eve uzun, çok uzun bir süre kapanmak zordur, işleri azaltmak, yoğunlaşıp içe yönelmek ve bu arada dünyadaki sesleri de dinlemek… Kimse gerçek bir sanatçı olmanın yollarının acılı olduğunu kanıksamamalı, hele yan yolları seçmişse. Yine de ister caz, ister rock, ister pop müziği yapıyor olsun, hiç bir müzisyen bu işi büyük bir kolaylık içinde yapamıyor, bu yüzden bu yoğun dönem, bana kimseyi küçümsememeyi öğretti. En basit görünenin bazen en zoru olduğunu da…

90'lı yılların sonunda, özellikle Moloko'nun müziğiyle haşır neşir olduktan sonra, caz kökenli, aynı zamanda neslimin rock fanatikliliğiyle büyümüş biri olarak, bir de bunun üstüne Madonna'dan hiç bir zaman vazgeçmediğim de göz önüne alınmalı, kulaklarımı yeni elektronik seslere çevirdim. Neler buldum, neler dinledim, nelerden etkilendim diye sormayın, benim bile başım dönüyor. Ama bir kısmını paylaşmak isterim; Apparat, Lamb, Laika, Tricky, Royskopp, Unkle, Booka Shade, Trentemoller vb. Biribirinden çok farklı house, electro, trip-hop, techno ve minimal soundlar arasında gidip gelirken, melodiler ve sözler çıkmaya başladı. Kimi Türkçe, kimi İngilizce, kimi hızlı, kimi yavaş tempolarda, depresif, pozitif, sistemi olmayan bir çalışma ve üretme dönemi. Okurken siz yorulduysanız, bir de bana sorun… Sonunda ortaya çıkan parçalarımı konumlandırmak da ayrı bir dertti. İçimde biriken enerjiyi daha çabuk akıtabilmek için electro, house, dans türlerini sunmaya öncelik verdim. Prodüktörüm Süha Kurultay parça seçimi konusunda çok hızlı ve rahat karar verdi, ben de bir "oh" dedim.

"Benim günüm" ün hikayesi bu kadar diyemeyeceğim, siz de beş şarkı deyip geçmeyin, konu sesler olunca, benim kadar mükemmeliyetçi ve arızalı insanlarla çalışmayı seçtiğimden, prodüktörüm başta olmak üzere, müzik direktörüm Genco Arı ve çalıştığım diğer tüm aranjör arkadaşlarımla beraber bir türlü tatmin olamadık. Ekim planımız Nisan'a uzadı. Ben saçlarımı yolup, tırnaklarımı yedim tabii, sizlerle buluşmaya olan özlemim yüzünden ama en güzelini sunma arzusu baskın geldi. Ve burada, bütün parçalarımı yarattığım bu evde, şimdi sizlere yazıyorum, tabii ki heyecanlıyım, çok sözüm, çok duygum var birikmiş. Madonna'nın bir şarkısında dediği gibi, "beni sevin, ya da sevmeyin", ama bir sesimi duyun, beni bir yere oturtmaya çalışmayın, çünkü ben olduğum yerde fazla kalamam, ruhum özgür, yürümem, koşarım ve sadece müzikle yaşarım.

En güzel melodilerle dolu günler diliyorum…

MİNE

En Çok Aranan Haberler