Mısır'da Darbe Karşıtlarına Yönelik Katliam

Adaleti Savunanlar Derneği Genel Başkan Yardımcısı Arif Çelenk, Mısır'daki darbe karşıtlarına yönelik katliamlara ilişkin, "Saldırılarda ölenleri, tıpkı Çanakkale Savaşları'nın kahramanları gibi şehadet şerbetini içen ve Allah'a kavuşanlar olarak görüyorum" dedi. Çelenk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mısır'da yaşanan katliamların sadece İslam alemini değil, bütün insanlığı derinden etkilediğini söyledi. ABD, Avrupa ülkeleri ile demokrat görünen ülkelerin, demokrasiyle seçilen cumhurbaşkanını desteklemesi gerektiğini belirten Çelenk, buna rağmen Muhammed Mursi'ye karşı çıkıp demokrasiyi kendi istedikleri yöneticilerin başa gelmesi olarak algıladığını bütün dünyaya gösterdiklerini vurguladı. İhtilaller sonucu demokratik usullerle seçilen kişilerin ordu tarafından nasıl alaşağı edildiğini bildiği için Mısır'daki olaylara yönelik ilk refleksi Türkiye'nin gösterdiğini dile getiren Çelenk, şöyle devam etti: "Gezi Parkı'nda 3-5 ağacı bahane eden Batı, iç dinamiklerle Türkiye'yi yerden yere vurmaya çalışmak isterken geçmişin tecrübe ve birikimiyle Türkiye bir anda onun üstesinden geldi. Çok taze bir demokrasiye sahip olan Mısır ise kurumlarını demokratikleştiremediği için Türkiye'nin gösterdiği refleksi gösteremedi. Mısır'a yapılan bu hareket, İslam ülkelerinin güçlü bir devleti olduğu için bütün İslam ülkelerine yapılmış harekettir. Gezi Parkı olaylarıyla Türkiye'de başarılı olamayan Batılı güçler şimdi Mısır'da başarmanın huzuru içinde." Mısır'daki gelişmelere şaşırdığını dile getiren Çelenk, kendi milletine kurşun sıkan, insanını öldüren bir ordunun, değerleri tamamen alt-üst ettiğini, milletiyle ters düştüğünü belirtti. Orada belki şimdiye kadar hiçbir ülkede emsali görülmemiş bir katliam hareketi yaşandığını anlatan Çelenk, şunları kaydetti: "İnandığı değerlerden dolayı yok etmek için bırakın sadece meydanlardaki insanları, camilere sığınmış insanları bile kurşuna dizmeyi ordu kültürüyle bağdaştıramıyorum. Birleşmiş Milletler (BM) savaş hukukuna göre bile sağlık tesislerine, ibadethanelere sığınanlara dokunulmaz, oralara ateş edilmez. Batılı güçlerin etkisiyle duyarsız hale getirilmiş nasıl bir ordu ve zihniyettir ki camilere sığınmış o kitleler kurşuna diziliyor, yok ediliyor. Saldırılarda ölenleri, tıpkı Çanakkale Savaşları'nın kahramanları gibi şehadet şerbetini içen ve Allah'a kavuşanlar olarak görüyorum. İnsanlık adına Mısır halkının başlattığı başkaldırı hareketinin destekçisi olmamız gerekiyor." - Batılı ülkelerin Mısır'daki olaylara bakışı ASDER Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Kaplan ise Batılı güçlerin, belirlenmiş bir yönetim çerçevesinin dışına çıkıldığını düşündüğü her olaya acil müdahale etmeyi kendisine görev bildiğini öne sürdü. Bu durumda onlar için insan hayatının bir önemi olmadığını Mısır'da gördüklerini dile getiren Kaplan, "Batı, kendi standartlarında, kendi menfaatlerini öne alan ve onu garantiye alacak bir kavramın peşinde. 'Darbe' olarak nitelendirilmesi gereken olaylara ve bu kadar cana rağmen Batının hala 'darbe' demeye bile dilinin varmadığı, kınamayı bile çok gördüğü bir süreç yaşıyoruz. Türkiye, tüm dünyaya örnek, net ve pürüzsüz bir duruş sergiliyor" ifadesini kullandı. Kaplan, Türkiye'de bazı sivil toplum kuruluşları ile duyarlı bireylerin, Mısır'daki olaylara karşı çok ciddi ve net bir tavır sergilediğini anlattı. Türkiye'deki insanların gösterdiği dünyaya örnek olacak bu tavrın, bütün olumsuzluklara ve teröre rağmen dik durmayı beceren Mısır'daki darbe karşıtlarına manevi güç olacağını ifade eden Kaplan, "Bu tavrın her ne pahasına olursa olsun gösterilmesi lazım. Rabia'nın, Türkiye'nin her yerinde aynı kavram doluluğuyla algılandığını ve dünyaya da bunun örnek olacağını düşünüyorum" diye konuştu.