ANKARA (ANKA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gönüllerin fethedilmesinin çok büyük önem arz ettiği bir çağda yaşanıldığını vurgularken "Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu içindeki her bir vatandaşımızın öncelikle böyle bir şuur içinde hareket etmesini arzu ediyorum. Her biriniz unutmayın kendi alanınızda birer fatihsiniz. Unutmayın her biriniz kendi alanınızda gönüller kazanmak için ter döken birer akıncı, birer öncüsünüz. Ve unutmayın her biriniz kendi alanınızda Cumhuriyetin kurucusu gibi Gazi Mustafa Kemal olmalısınız" dedi.
[
](https://www.mynet.com/swoboda-apyi-reddetmek-abyi-istememektir-110100703207)
Başbakan Erdoğan, Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu Toplantısı'nda katılımcılara hitaben bir konuşma yaptı.
Gezi Parkı protestolarını değerlendiren Başbakan Erdoğan, konuşmasının başında, hafta sonunda dünyanın değişik yerlerinde yapılan destek gösterilerine teşekkür etti. Erdoğan, "Buradan, Malezyalı, Makedonyalı, Pakistanlı, Angolalı, Tunuslu, Endonezyalı, Yemenli, Filistinli, Bosna Hersekli kardeşlerime teveccühlerinden, muhabbetlerinden, ahde vefalarından dolayı teşekkürlerimi iletiyorum. Başta Almanya olmak üzere, Avrupa'nın hemen her başkentinde, Amerika Birleşik Devletleri'nin New York şehrinde, dünyanın başka ülkelerinde, başka şehirlerinde, vakarla, ağırbaşlılıkla, ülkeleri, hükümetleri lehine gösteriler yapan vatandaşlarımıza, onlarla birlikte gösterilerde yer alan dost ve kardeşlerimize ayrıca şükranlarımı sunuyorum" dedi.
-"EKONOMİYİ DÜNYANIN EN SARSILMAZ EKONOMİLERİNDEN BİRİ HALİNE GETİRDİK"-
Dünya üzerinde malumlarla, mağdurlarla, haksızlığa, adaletsizliğe uğramışlarla yaptıkları dayanışmanın Gezi Parkı olaylarında çok duygusal karşılığını bulmasının sevindirici olduğunu belirten Erdoğan, "Ortadoğu'da, Kafkaslar'da, Balkanlar'da, Avrupa'da yer yüzünün her köşesinde gurbette yaşamak zorunda kalmış Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının samimiyetle yaptıkları hayır duası her şeyden mühimdir" dedi.
Türkiye'nin gündemi belirlenen bir ülke değil gündem belirleyen bir ülke olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Bütün uluslararası meselelerde artık Türkiye'nin görüşleri, tavsiyeleri, duruşu, tavrı dikkate alınıyor. Bunların ötesinde Türkiye'nin dış politikası ve ekonomisi tüm dünyada ilgiyle izleniyor, takdirle karşılanıyor. Geçmişte Tokyo, New York Borsası deyim yerindeyse hapşırsa Türkiye ekonomisi zatürre oluyordu. İşte Türkiye ekonomisi istikrarla ilerliyor, büyüyor. Bütün tuzaklara, oyunlara rağmen 2013 ilk çeyrekte, hepsi çöküyor, Avrupa ekonomisi kararırken, Japonya ekonomisi yüzde 1 bile büyüyemezken, Türkiye ekonomisi yüzde 3 büyüme kaydetti. Gerçekler ortada. Ekonomiyi dünyanın en sarsılmaz ekonomilerinden biri haline getirdik" diye konuştu.
-"NE EKONOMİ NE DE DEMOKRASİ BU SALDIRILARDAN YARA ALMADI"-
Bugün gelinen aşamada, güçlü, iddialı, gözü çok yükseklerde olan bir Türkiye olduğuna dikkat çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Son olaylarda sadece içeride ve dışarıdaki dostlar değil, Türkiye'nin ekonomisi, demokrasi de çok önemli bir sınavdan geçti. Bu olaylar doğrudan Türkiye demokrasisini ve ekonomisini hedef aldı. Ama sağlam temelimiz, yapımız sayesinde ne ekonomi ne de demokrasi bu saldırılardan yara almadı" dedi.
Başbakan Erdoğan, yurtdışındaki vatandaşların, akrabaların, dost ve kardeşlerin değişen Türkiye'yi çok iyi hissettiklerini gördüklerini ve anladıklarını ifade ederek, "Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin ay yıldızlı bayrağı dünyanın her yerinde büyükelçiliklerimizde, temsilciliklerimizde, bunun yanında şantiyelerimizde gururla dalgalanıyor. Bu çok önemli. Türkçe dünyanın her yerinde artık uluslararası bir dil olarak artık ilgi görüyor. Türkiye Cumhuriyeti Pasaportu dünyanın her sınır kapısında artık itibar görüyor. Türk Lirası artık ekonomi çevrelerinde değer ifade ediyor. Kızılay'ımız, TRT'miz, Yunus Emre Enstitülerimiz, TİKA'mız, askerimiz, polisimiz, öğrenci ve öğretmenlerimiz, akademisyenlerimiz, gittikleri her ülkede çok şükür baş tacı ediliyor, umudun müjdecisi olarak karşılanıyor. İşte böyle bir süreçte Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığımızı kurarak, Türkiye'nin barış elini, dayanışma iradesini, o koruyucu, kollayıcı şemsiyesini yeryüzünün her köşesine ulaştırmaya başladık. Nerede bir vatandaşımız, akrabamız, kardeşimiz varsa biz oradayız" ifadelerini kullandı.
-"YAŞADIĞIMIZ ÇAĞ GÖNÜLLERİN FETHEDİLMESİNİN ÇOK BÜYÜK ÖNEM ARZ ETTİĞİ BİR ÇAĞ"-
Başbakan Erdoğan, büyük devletin, büyük idealleri olan devlet olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Büyük devlet, hakkı savunan, haklının yanında duran, mazluma, mağdura sahip çıkan devlettir. Ama en önemlisi, büyük devlet, kendi vatandaşına, akrabasına, dostuna ve kardeşine sahip çıkabilen devlettir. Türkiye, işte bunu yapmaya başlamıştır. Demokrasisinden, ekonomisinden, aktif dış politikasından güç alan Türkiye, yeryüzüne dağılmış vatandaşlarına, dost, kardeş ve akrabalarına el uzatmaya, onların hakkını en güçlü şekilde savunmaya başlamıştır. Güçlü orduların anlam ifade ettiği bir çağda değiliz. Toprak fetihlerinin anlam ifade ettiği bir çağda değiliz. Yaşadığımız çağ gönüllerin fethedilmesinin çok büyük önem arz ettiği bir çağ. Biz de kazandığımız, gönüllerle kardeşliğe katkı sağlamak için kararlı bir mücadele veriyoruz. Biz güzel Türkçemizle gönüller kazanma peşindeyiz. Biz kadim medeniyetimizi tanıtarak, dayanışmayı artırarak, kardeşliğe en güçlü şekilde vurgu yaparak, gönüller kazanmanın peşindeyiz. Özellikle de dünya üzerindeki her mazluma ulaşmak, el uzatmak gayesindeyiz. Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu içindeki her bir vatandaşımızın öncelikle böyle bir şuur içinde hareket etmesini arzu ediyorum. Her biriniz unutmayın kendi alanınızda birer fatihsiniz. Unutmayın her biriniz kendi alanınızda gönüller kazanmak için ter döken birer akıncı, birer öncüsünüz. Ve unutmayın her biriniz kendi alanınızda Cumhuriyetin kurucusu gibi Gazi Mustafa Kemal olmalısınız. Bugün sahip olduğumuz güç ve büyüklük hiç kuşkusuz içeriden yaptığımız çalışmalar kadar dışarıdan yapılan çalışmaların da bir ürünüdür. Dışarıdaki bu çalışmaları inşallah daha da yoğunlaştıracağız. Türkiye'nin imajını daha da güçlendireceğiz."
-"BUNLAR ŞAŞIRMIŞ"-
Avrupa Birliği Parlamentosu'nda alınan karara tepkisini sürdüren Başbakan Erdoğan, "Kararı görüyorsunuz. Bunlar şaşırmış ya. Bunlarda dürüstlük diye bir şey, ahde vefa yok. Sizin bir kere bizimle ilgili böyle bir karar almaya yetkiniz var mı ya? Sen önce parlamento üyelerin için bu kararı al. Yunanistan'da neler oluyor, İngiltere'de neler oluyor, Fransa'da neler oluyor, Almanya'da neler oluyor Bunlara sessiz kalacaksın, Türkiye'de antidemokratik bir eylem yapılacak, işgal var, kamu dairelerine, binalarına, araçlara karşı bir eylem yapılacak bununla ilgili kalkacaksın koruma, kollama görevini yapan bir güvenlik güçlerine karşı karar alma yoluna gideceksin. O zaman siz de antidemokratsınız. Sizin demokrasiye saygınız yok. Sizin bir defa özgürlük tanımınız farklı. Başkalarının özgürlük alanlarına saldıranlara siz destek çıkıyorsunuz. Benim özgürlük alanıma saldıranlara sahip çıkana ben de karşıyım. Böyle bir Avrupa Birliği Parlamentosu'nu da ben tanımıyorum. Sadece orada bir tabelan olur. Dürüst olacaksınız, hakkı savunacaksınız. Onun için sizler duruşunuzla, Avrupa'da, diğer yerlerde bunu ortaya koymak durumundasınız. Değerli arkadaşlar omurgalı olmaya mecbursunuz, omurgalı olmaya mecburuz. Omurgalı olmayandan bir şey olmaz. Yani uysal koyun olmayacaksınız, zulmü alkışlamayacaksınız, zalimin yanında olmayacaksınız. Mazlumun yanında olacaksınız ama hakkı tutup kaldıracaksınız" şeklinde konuştu.
-"2013 YILINDA, TÜRKİYE'DE OKUMAK İÇİN BAŞVURANLARIN SAYISI 55 BİNE YÜKSELDİ"-
Erdoğan, Türkiye'ye yönelik karalama kampanyalarının ne kadar örgütlü olduğunu gördüklerinin altını çizerek, "Dün İstanbul'da hukuk çerçevesinde bir miting yaptık değil mi? Diğerleri her yer bizim için miting alanı diyor. Miting alanımızda 1 milyonu aşkın insan vardı. Enteresandır CNN 'Türkiye hükümetine karşı protesto mitingi' diyor. Düşünebiliyor musunuz CNN'in yayını bu. Ondan sonra utanmadan, sıkılmadan tabi karşı ataklar gelince 1-2 saat önce bunu siliyor. Orada tabi hem miting alanını gösteriyor Ey Allah'ım ne büyüksün. Herkes biliyor ki oraya gelenlerin hepsi antidemokratik uygulamalara karşı toplandılar. Hükümetlerine, bayrağına, devletine, vatanına sahip çıktı. Onlar onun için oradaydı. Bunlara karşı ayakta durabilmek için biz daha örgütlü olacağız. Daha fazla dayanışma içinde olacağız. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığımızın başarılı çalışmaları neticesinde Türkiye eğitim noktasında dünyanın en cazip ülkeleri arasında yerini almaya başladı. Geçmişte, 151 ülkeden 10 bin başvuru ancak yapılıyordu. Şu anda, 2013 yılında, Türkiye'de okumak için başvuranların sayısı 55 bine yükseldi. Bu sayıyı da inşallah daha fazla artırıp, Türkiye'nin dünyadaki dostlarını daha da yaygınlaştıracağız" dedi.
-ASKERLİKTE BEDEL İÇİN ÖNERİLERİ SORDU "ADİL YAKLAŞIM BEKLİYORUM" DEDİ-
Başbakan Erdoğan, yurtdışında yaşayan Türkler için bedelli askerlikle ilgili "Hemen burada açık bir kamuoyu araştırması yapmak istiyorum" diyerek toplantıya katılardan bedelin ne kadar olması konusundaki önerilerini de sordu. Toplantıda söz alan katılımcılar, 5 bin euro ila 8 bin euro arasında öneri getirince Başbakan da, "Ben de adil yaklaşım bekliyorum arkadaşlardan" dedi.
Toplantıda, Kanada'dan gelen katılımcının "Belli bir rakam söylendiği zaman mutlaka adaletsizlik söz konusu olur. Yurtdışında ekonomik düzen beyana dayalı ve kayıtlı ekonomi yüksek seviyelerde. Bu nedenle insanların ne kadar kazandığı belli. Buna göre tespit edilecek bir oranla hakkaniyet ölçüsünde, az kazanandan az çok kazanan çok alınarak askerlik hizmetinin bedeli ödensin" önerisi üzerine Başbakan Erdoğan şunları söyledi:
"Bu tabi çok ticarethane bir yaklaşım. Yani askerliği yapmak yapmamak noktasında böyle ticari bir hesabın içersine bu şekilde girerseniz o zaman on binlerce askerliği yapması gerekenlerin, hepsinin ayrı bir karşılığının olması gerekir. Bunu o zaman bir yere oturtamazsınız. Belli bir neticeyi de oradan almak zaten mümkün olmaz. İster istemez bunu bir yere oturtarak ortalamasını bulmak gerekiyor."
-"BU İŞİN HAYIR AYAĞI DA VAR"
Bu mantıkla hareket edildiği zaman işsizden hiç bedel alınmaması gerekeceğini belirten Erdoğan, "Böyle bir şey de ücret ödeyenlere karşı haksızlıktır ki biz değerler yargısı içerisinde buna kutsal görevimiz olarak bakıyoruz. Biz belli bir birikimi eritelim diye bu adımı atıyoruz ve oradan elde imkan da biliyorsunuz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımı içerisinde şehidimizden tutun gazimize, engellilere varıncaya kadar kullanılıyor. Bu işin böyle bir hayır ayağı da var" dedi.
Başbakan Erdoğan, askerliğin sivil görev haline getirilip getirilemeyeceği konusunda ise "Bu konuyla ilgili polislerde yaptık, kısmen öğretmenlerde ve sağlık görevlilerinde yapıyoruz. Yani tayininin çıktığı yerdeki görevini askerlikten sayıyoruz. Ama tüm kamu görevlilerinde değil çünkü güvenlik gücüne de ihtiyacımız var. Mesela şu anda Silahlı Kuvvetlerimizin düşüncesi "biz yedek subaysız bir askerlik düşünemiyoruz' diyorlar çünkü yedek subayların birikimlerini değişik alanlarda, özellikle askerin eğitiminde kullanmak istiyorlar. Tabi çalışmalar devam ediyor, gelecekte buna yönelik neler olur o ayrı konu" diye konuştu.
-KALAN BEDEL ÖDENECEK Mİ?
Erdoğan, bedelin aşağı çekilmesi halinde, kalan bedelin iadesinin söz konusu olup olmayacağına ilişkin soru üzerine de, "Eğer 10 binin altında bir rakam ifade edecek olursak, bu idari bir karardır. Başbakan Yardımcıma da sordum, "Böyle bir hak doğurmaz' dedi. Ama ben sadece hukukun dilini söyledim, kendi dilimi değil. Başbakan yardımcım iyi bir hukukçudur onunla konuşabilirsiniz" yanıtını verdi.