İSTANBUL (İHA) - Fes ve swaroskiyi bir arada kullanan, türbanlı giysilerin yanı sıra dekolte tasarımlara da imzasını atan sıra dışı modacı Rabia Yalçın, Hollywood yıldızlarını giydirmek için Amerika'ya sıkı bir moda çıkarmasına hazırlandığını ifade etti.
Osmanbey'deki modaevinde İHA muhabirinin sorularını yanıtlayan moda tasarımcısı Rabia Yalçın, yakın gelecekte Hollywood yıldızları için tasarımlar yapmak istediğini söyleyerek, "Amerika'da bir araştırma yapılıyor. Hollywod dünyasına girmeyi planlıyoruz. Kırmızı halı giysilerine talibiz. Kırmızı halıda giysilerimizi yürütmeyi hedefliyoruz. Avrupa ve Arap ülkelerine zaten açılmış durumdayız. Yakın zamandaki hedefimiz Oscar töreninde giysilerimizi gözler önüne sunmak" dedi.
5 yaşında başladığı mesleğinde 30 yaşından itibaren profesyonel anlamda devam eden Rabia Yalçın'ın en büyük ideali kendi stilini dünya çapında bir markaya dönüştürmek. Bunun için 1996 yılında kurduğu "Portakal Çiçeği" modaevinde yüzlerce tasarıma imza attı. Dekolte ve muhafazakar dokunun ayakları yere basan çizgilerle uyum içinde sunulduğu tasarımlar, Yalçın'a Arap ülkeleri kadar Avrupa ülkelerinde de geniş bir şöhret getirmiş. Yalçın, "Portakal Çiçeği" adının Hollywood atağıyla daha yüksek ses getireceğine inanıyor.
Tesettürlü bir bayan olarak dünya kadınlarına zarif tasarımlar sunan Rabia Yalçın, İngiliz Kraliyet ailesinin kadınlarını, Ürdün Kraliçesi Rania'yı ve yabancı yıldızlardan Nicole Kidman'ı giydirmek istediğini ifade ediyor. Yalçın, tasarımlarının sırrını açıklarken, çizim anında kendisini müşterinin yerine koyduğunu, onun gibi hissedip onun gibi düşünmeye çalıştığını ve o karaktere büründüğü anda da çizimin kendiliğinden ortaya çıktığını ifade ederek, "Bir müşteri kıyafet tasarlamamı istediği zaman önce o müşterinin ruhuna akarım. Önce ben o kişi olurum. Tamamen. Güzelliğiyle, çirkinliğiyle, kültürüyle, eksileriyle, artılarıyla onun ruhuna bürünür. Kendimi nasıl güzel hissedeceğimi düşünerek, nelerimin fazla nelerimin eksik olduğunu göz önünde tutarak tasarım yapıyorum. Sanırım tasarımlarımın sırrı bu. Biraz tiyatrocu ruhuna sahip olduğum için aktörlük yanım ağır basıyor" şeklinde konuştu.
"TESETTÜR, MODAYI TAKİP ETMEYE ENGEL OLUŞTURMAZ"
Yalçın, tesettürün tasarım yapmaya ya da modayı takip etmeye engel oluşturmadığını ifade ederek, "Tesettürlü bir modacı olarak tasarım yapmam bir engel değil.Tesettür de moda için bir engel değildir. Önemli olan kadının naif ve zarif olabilmesi, bakımlı ve güzel olması, özgüvenli olması ve kendini iyi anlatıyor olmasıdır. Ne giydiğinin ya da hangi çizgileri kullandığının hiç önemi yok" ifadelerini kullandı.
"Kuğu" adını verdiği, derin göğüs ve sırt dekolteli tasarımını tanıtırken Arap kadınların Türk kadınlara nazaran dekolte kıyafetlerinde daha cesur olduğuna dikkat çeken ünlü modacı Yalçın, "Daha kapalı mekanda yaşadıkları için dekolteyi daha rahat kullanıyorlar, çok daha özgür kullanıyorlar. Genelde hanım hanıma
mekanlar içinde bulundukları için Türkiye'de bu boyutta yüksek dekolteli kullananların sayısı biraz az" dedi.
Rabia Yalçın, birbirini örten iki parçalı kıyafetlerde kadının estetiğinin, şıklığının ve kıyafetin anatomisinin bozulmaması için özen gösterilmesi gerektiğini söyledi.
Çevresinden gelen yüksek talep üzerine profesyonel anlamada mesleğe başladığını kaydeden Yalçın, "İnsanlar beni genelde sokakta yürürken durdurup kıyafetlerimi kimin tasarladığını sorarlardı. Buradan anladım ki çok büyük bir talep ve ilgi var. Zaten benim hayatımdı tasarım. Bu şekilde başladım ve 10 yıldır profesyonel olarak çalışıyorum. Çevreden çok etkilenmiyorum. Genelde kendimden etkilenirim, kendi içimdeki kadınlardan esinlenirim. Tasarımlarımı koleksiyon bazında 40 adetten oluştururum. 40 sihirli rakamımdır. 40 elbise tasarlarım, içimdeki 40 ayrı kadını yansıtan elbiseler olur. Hiçbiri birbirinin benzeri ya da aynı değildir" ifadelerini kullandı.
Yurtdışında kendisini oldukça sofistike bir tasarımcı olarak bulduklarını kaydeden Yalçın, "Tasarımlarımı çılgın ve ilginç buluyorlar. Kendi yaşam biçimimle tasarımlarımın özgürlüğü arasında bağlantı kuramıyorlar. Bu onları hayrete düşüren dikkatlerini çeken bir unsur. Bir kadın olarak dünya kadınlarına tasarım yapmamı çok iyi algılayamadıklarını düşünüyorum ve bu onların dikkatini çekiyor. Sanırım genelde insanlar sanatçı bile olsalar dünyaya belli bir çerçeveden bakıyorlar. Ben biraz daha geniş bir yelpazeden ve gözlüksüz olarak baktığım için kadını temel bir unsur olarak aldığımdan ötürü yelpazem geniş. Tüm kadınlara hitap etmem dikkatlerini çekiyor. Mesela bugün dev tasarımcı olarak adlandırdığımız tasarımcıların hiçbiri tesettürlü bir bayan için veya çevrelerindeki bayanlar için bir tasarım üretmiyor. Oysa ben tüm bayanlara tasarım yapıyorum. Bu da benim farkım" şeklinde konuştu.
TÜRK MOTİFİ İLE GÜNÜMÜZ ÇİZGİSİNİN BARIŞTIĞI TASARIMLAR
Tesettürlü modellerin yanı sıra, vücudu saran, derin göğüs ve sırt dekolteli ve göbeği açıkta bırakan tasarımlara da imza atan Yalçın, kendi yaşam biçimiyle tasarımlarının özgürlüğü arasındaki geniş yelpaze sebebiyle batı medyasında da ilgiyle izleniyor. İtalyan modacı Valentino'ya büyük bir hayranlık duyan Yalçın, Valentino'nun tasarım anlayışını kendisininkine çok yakın buluyor. Taşıdığı en önemli misyonun, Osmanlı dönemindeki kumaş dokusunu muhafaza ederek günümüz modellerini canlı tutmak olduğuna inandığını belirten Yalçın, "Türk motifleri ile günümüz çizgisini aynı tasarımda buluşturmaya çalışıyorum.
Gelecek için en büyük hayalim Oskar törenine katılan Hollywood ünlülerinin kıyafetlerimi giydiğini görmek" diye konuştu.
Kadının kat kat sarmalandığı zaman bile ışığının sönmeyeceğini ifade eden Yalçın, "Kadını isterseniz 40 kat bohçaya sarın, o bir şekilde ışığını yansıtır. Çünkü varlığı dikkat çeker. Anatomisini bu şekilde yaratılmış. Bunu yok etmektense, daha doğal ve daha estetik bir şekilde zarafetle ortaya sunmak gerektiğine inanıyorum" dedi.
Rabia Yalçın ayrıca, İngiliz kraliyet ailesinin hayal ederek çizdiği ve Türk tezgahlarında üretilen bir kumaşla bütünleşen bir modeline bir tutam Türk ruhu katmaya çalıştığını sözlerine ekledi.