Nolm.us'tan Cansu Yalçın'ın haberine göre, tarihte modaya uymak; daha güzel, daha havalı görünmek için canından olmuş birçok insan var.
Hatta azıcık düşünsek, bugün bile moda uğruna sağlığımızdan vazgeçtiğimiz birçok durum olduğunu görebiliriz. Fakat şimdilik biz, tarihten beş ölümcül moda akımını incelemekle yetinelim.
1. Tel çemberli kabarık iç etek
Özellikle 19. yüzyılda yaşamış kadınlar için eteklerinin altında dev bir kafesle dolaşmak olağan bir durumdu. Kafes dediğimiz, alt alta genişleyerek giden çemberlerden oluşan bir iç etek. At kılı, tel ve ip kullanılarak yapılan bu iç etekler (namıdiğer “crinoline”) o dönemde kadın modasının görünmez kahramanlarıydı. Giyilen elbisenin eteğini, bazen devasa boyutlarda, kabartan tel çemberler aynı zamanda giyen kişinin poposunu daha büyük, belini daha ince göstermeye yarıyordu.
Bu saçma moda akımının nasıl ölüme yol açabileceği merak ediyorsanız söyleyelim: Oldukça saçma bir şekilde öldürüyor. Beline sabitlenmiş koca tel çember etek, bir yelkenli gibi rüzgarla dolunca, rıhtımdan denize sürüklenmiş ve denizde boğuluvermiş birçok kadın olduğu biliniyor. Muhtemelen uçurumlardan yuvarlanmış pek çok koca etek kurbanı da vardır.
1863’te Santiago, Şili’de meydana gelmiş bir kilise yangınında 2000-3000 kişi yaşamını yitirdi. Trajik ama ölü sayısının bu denli büyük olmasında tel etekler önemli rol oynamıştı. Yangın, bir gaz lambası yüzünden perdelerden birinin alev almasıyla başladı. Kiliseden kaçmaya çalışan insanlar ise kadınların dev eteklerinin yarattığı engele takıldılar. İnsanlar dışarı çıkmak isteseler de koca etekli birçok kadın kapıda birikmiş, sıkışmış ve çıkışı imkansız hale getirmişti.
2. Dev başlıklar
Bu masum dev başlıklar kendi başlarına zararsız gibi gözükseler de mum avizeleriyle dolu bir salonda oldukça tehlikeli bir hal alıyorlardı. Başlıkların yapıldığı malzemeler yanmaya hayli uygun olduğundan o dönemde başlığı muma çarparak alev almış kadınlar olduğu biliniyor. Tarihte Bayan von Ilten adlı bir kadının, başlığının alev alması sonucu yüzünü, boynunu ve ellerini yaktığı biliniyor.
Bu başlıkların nasıl ortaya çıktığına dair ise şöyle bir hikaye var: 14. Louis’in metreslerinden Marie Angélique de Scorailles, kralla beraber ata bindiği bir gün şapkasını kaybeder. Ata binerken saçlarının dağılıp yüzünü kapatması tehlikeli olacağından bir kurdeleyle saçlarını toplar. Bu kralın pek hoşuna gider. Ardından Marie Angélique de Scorailles‘i düşes yapar ve düşes kadar havalı olmak isteyen Fransız kadınları onun kurdele modasını takip etmeye başlar. 18. yüzyılda ise Marie Antoinette‘in dev saç modelleri dönemin popüler kültürünün belirleyicilerinden olacaktır.
3. Kurşunu makyaj malzemesi olarak kullanmak
Bugünün makyaj malzemelerine zararlı diyorsanız bir de şunu dinleyin: Antik Yunan’dan 1920’lere kadar direkt olarak kurşundan yapılmış pudralar veya losyonlar makyaj niyetine yüze sürülüyordu. Kurşun zehirlenmesi insanı yavaş yavaş öldüren bir şey. Dolayısıyla insanların vücudunda kurşunun birikip öldürücü hale gelmesi yıllar alıyordu. O ana kadar ise baş ağrıları, iştah kaybı, beyinde ve sinir sisteminde zararlar, ağızda hiç gitmeyen bir metal tadı, felç, insomnia gibi belirtiler gösteriyordu.
1760’ta soylu bir İrlandalı olan Marie Gunning kurşun makyajından öldüğü belgelenmiş ilk kişi oldu. Gunning güzelliği ve porselen gibi görünen cildiyle meşhurdu. Bundan tam yedi yıl sonra Kitty Fisher adlı bir kadın oyuncu aynı sebepten hayatını kaybetti. 1878’de ise kurşundan yapılma bu kozmetik ürünlerini satan Madame Rachel, kurşun zehirlenmesinden öldü. Eden bulur Madame!
4. Korse
“Abi bi’ fikrim var. Öyle bir moda başlatalım ki kadınların kafasıyla ayakları arasındaki tüm kan akışını kessin.”
Korseyi kim bulduysa, elbette amacı bu değildi ama korse modası kontrolden çıkınca sonuç bu oldu. Kadınların korselerini gereğinden fazla sıkarak vücutlarını bir kum saatine dönüştürmeleri, iç organlarını tahrip ediyor, nefes almalarını güçleştiriyordu. İç organlar yer değiştiriyor ve kaburgalardan birinin kırılması kolaylaşıyordu. Kırılan kaburga da iç organlarda kanamaya sebep olabiliyordu.
Taklit gösterileri yapan Joseph Hennella 1912’de fazlaca sıktığı korsesi yüzünden sahnede düşerek hayatını kaybetmişti. The New York Times Hennella’nın ölüm sebebini “bel ölçüsündeki artış” olarak yazmıştı. 1903’te başka bir kadın iki korse demirinin kalbine saplanması sonucu hayatını kaybetti.Değer mi hiç? Değer mi değer mi değer mi söyle… Norveç Kraliçesi Maud’un korseler sayesinde sahip olduğu incecik beli de oldukça ünlüydü.
İnce belli kadının “makbul” olduğu bir kültürde kadınlar ya eteklerinin altına telden dev çemberler takıp denize uçacaklar ya da korselerle kaburgalarını yamultmak zorunda kalacaklardı. Başta kulağa saçma gelse de bugün bile moda uğruna benzer şeyler yapmıyor muyuz? Mesela topuklu ayakkabılar, çok mu akıl karı?
5. Sert yüksek yaka
Bu 19. Yüzyılda moda olmuş takıp çıkarılabilir özel bir yüksek yaka modeli… “Modeli neyse ne!… Yaka adam öldürür mü arkadaş?” demeyin. Bilinçsiz ellerde kendisi korkunç bir silaha dönüşebilir. Nasıl mı? Mesela uykuya dalan bir sarhoşun kafası öne düşüp de sert yüksek yakası yüzünden nefesi kesildiğinde… Ya da çok çok çok sıkı olması sebebiyle beyine oksijen gitmemesine ve hatta beyinde abseler oluşmasına neden olarak… 1800’lerin sonunda talihsiz bir adam, arabasından çıkarken giyotin gibi görev yapan yakası sebebiyle neredeyse ölüyordu.
Bazı Avrupa dillerinde, bu sert, yüksek yakanın adı “baba katili” (Vatermorder) olarak geçse de belli ki bazı insanlar mesajı alamamış. Hatta zamanında erkeklerin yakasının dikliği ile cinsel güçleri arasında bir doğru orantı olduğu düşünülürmüş. Belli ki cinsel gücün artışıyla yaka gibi salak bir nedenden ölme ihtimali de artıyor.