Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, "Şimdi muhalefetin dediği gibi bunları kapıya, sınıra gönderelim mi? Bombalayıp hepsini öldürsünler mi? Nihayetinde bir fok balığı için bile günlerce ağıt yakan insanların, denizde olan bir olaydan dolayı bir canlının başına gelen felaketi televizyon kanallarında defalarca gösterip ağıt yakanların konu insan olduğunda bu kadar nasıl vicdansız konuştuklarını ben hala anlayamıyorum" dedi.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı arasında Mogan Gölü’nün dip çamuru temizlenmesi çalışması protokolü imzalandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda düzenlenen protokol törenine Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay katıldı.Törende konuşma yapan Bakan Özhaseki, Mogan Gölü’nün Ankara’nın göbeğinde bulunmaz bir nimet olduğunu fakat kirli ve koktuğunu belirterek, "Gölün yüzeyi 6 kilometrekare, kirlilik tespiti ettiğimiz alan da yüzde 60’ı, 3.7 kilometrekare alandır. Onlarca yılda oluşmuş bir kirlilik. Daha çok kıyılarda birikmiş bu kirlilik. Biz bu kirli tabakayı sıyırıp alacağız, göl içerisinde kimi yerlerde 6 kilometreye kadar boru döşüyoruz, dışarıda da 3 kilometre kadar uzağa götüreceğiz. Yerleşim alanları dışında, insanları rahatsız etmeyecek yerde, oda büyüklüğündeki özel bir çuval içerisinde bunları bekleteceğiz. Sıvısını dışarı vereceğiz, kurutulmuş malzemeyi de daha ileri bir yerde, kendi depolarımızda gübre olarak kullanmak üzere sereceğiz ve bekleteceğiz. Toprakla karıştırıp yeni bir rekreasyon alanı daha oluşturacağız. Burada dikkat ettiğimiz konu sazlık alanı olduğu gibi koruyacağız, buranın florasını, faunasını olduğu gibi koruyacağız, bu konuda hiç kimsenin bir endişesi olmasın. Sadece hali hazırdaki kirliliği, kötü kokuyu oradaki mikroplu yapıyı deşarj ediyoruz, temizliyoruz. Bu noktada da belki de Türkiye’de bir ilki yapıyoruz" diye konuştu."30 yılda oluşmuş bu kirliliğin bir daha oluşmaması için arkadaşlarımız çalışma yapıyor"Özhaseki, burayla ilgili çalışmanın bugün, kendi dönemlerine ait bir çalışma olmadığını belirterek, "Rahmetli Özal döneminde koruma alanı haline getirilmiş, ihalelere çıkılmış, pek çok fiyatlar almış vesaire ama bu geldiğimiz noktada Kalkınma Bakanlığı’na 72 milyon gibi bir rakam ayrılmasına rağmen ihalelerde kimi zaman 90-100’lü rakamlar alınmasına rağmen yaptığımız çalışmada Ulaştırma Bakanlığımızın kıyılarla ilgili en geniş kapsamlı teknik kapasitesi olduğunu, gemilerinin bulunduğunu, bu işi yapabileceğini ön gördük. Fiyat olarak da mutlaka merak edilir, dışarıda 90-100’lü rakamlara kadar çıkan ihale bedeli varken o ihaleleri iptal ettik yaptığımız sözleşme neticesinde 40 küsürlü rakamlara düştük. Burada bakanlığımız 3 ay kadar bir çalışma yapacak sonra da 480 gün süre içerisinde bu işi tamamıyla bize teslim edecek. 3 aylık hazırlık döneminde buraya gemi gelecek, onların aparatları hazırlanacak, borular döşenecek bütün bunların yapılması haliyle 3 ay kadar zamanımızı alıyor. 30 yılda oluşmuş bu kirlilik bir daha oluşmasın istiyoruz. Bunun içinde özel bir çalışma yapıyor arkadaşlarımız" ifadelerini kullandı."3 ay sonra işe fiilen başlar hale geleceğiz"Arslan ise, Ulaştırma Bakanlığı olarak bir limanı yapmadan önce orayı taradıklarını, limanı yaptıklarını kaydederek, "Bütün bunlar için bizim 44 adet tarama gemimiz var. Adeta bir gemi filomuz var. Her yıl yaklaşık 10 milyon metreküplük bir tarama yaparız. Biz insanlarımızın geleceğini kurarken çevre dengesini de gözetmek durumundayız. İki adet tarama gemisini demonte edeceğiz sonra getirip yerinde monte edeceğiz, bu gemileri çalışır hale getireceğiz. Buna bağlı olarak çıkan malzemeyi kıyılara getirecek dubalara ihtiyaç var yine taşıyıcı dubayı da aynı şekilde demonte edeceğiz ve onu getirip burada Mogan Gölü’nde monte edeceğiz. Ayrıca bütün bu malzemeyi almak dubaya aktarmak adına da yükleme ekskavatörü gerekli onu da getireceğiz. Bunlarla birlikte biz 3 ay içerisinde sahada demontajını getirip tekrar burada montajını yapacağız ve inşallah 3 ay sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın yapması gereken işleri de birlikte organize ederek 3 ay sonra işe fiilen başlar hale geleceğiz" şeklinde konuştu."Türkiye’deki yapı stokunun bir kısmının, kimi araştırmalara göre yüzde 30, kimine göre yüzde 50, sağlam yapı olmadığı gibi bir gerçekle karşı karşıyayız"Bakan Özhaseki bir gazetecinin sorduğu, "Dün Sayın Canikli’nin açıkladığı gayrimenkul sertifikası çalışmasında sona gelindiği, yani artık evi olmayanlar metrekare hesabıyla metrekare satın alabilecekler bunun detayları neler? Suriyelilerin yerleşim yerleri neresi olacak? Bakanlığın bununla ilgili bir çalışması var mı? TOKİ’nin yeterli sayıda konutu olmadığı söyleniyor sizin bu konuda bir çalışmanız var mı?" soruları üzerine şöyle cevap verdi:"İnşaat sektörünü gözardı edemeyiz, ev sahibi olmak isteyenlerin taleplerini de karşılamak durumundayız. Bir taraftan da birçok rakamlar verilmekle birlikte Türkiye’deki yapı stokunun bir kısmının, kimi araştırmalara göre yüzde 30, kimine göre yüzde 50, sağlam yapı olmadığı gibi bir gerçekle karşı karşıyayız. Bu konuyla ilgili çalışmalar devam ediyor. Bakanlık olarak önümüzdeki hafta gerek İstanbul’daki büyükşehir ve ilçe belediyelerimiz gerekse inşaat sektöründe faaliyet gösteren derneklerle ilgili toplantımız olacak. Onlarla görüştükten sonra inşaat sektörünü nasıl canlandıracağız? Önlerini nasıl açarız? Türkiye’deki hızlı kentsel dönüşümü nasıl sağlarız? İnsanları çok kolay yoldan daha ucuza nasıl ev sahibi yaparız? Bu evlerin sağlıklı olmasını nasıl sağlarız gibi bir soru başlığı altında toplantımız var. Toplantıdan sonra da zaten önümüze bir yol haritası çıkacak. Netleşen tavır ondan sonra ortaya çıkacak.""Şimdi muhalefetin dediği gibi bunları kapıya, sınıra gönderelim mi? Bombalayıp hepsini öldürsünler mi? "Suriyeliler konusunun, baştan sona yanlış anlaşıldığını ve sanki gelen bütün Suriyelilerin vatandaşlığa alınacağı, hepsine ev verileceği gibi bir algıyla biraz da dışarıda muhalefetin bu konudaki açıklamalarıyla herkesi rahatsız eden bir konu var olduğunu vurgulayan Özhaseki, "Bir gerçeğin de artık altını çizmek lazım 3 milyon insan gelmiş bir kısmı bunların meslek erbabı, kıymetli bilim adamları, içlerinde profesörler var, mimarlar var, doktorlar var. Amerika gibi büyük ülkeler kendi vatanlarından çıkıp başka yerlere göç etmek zorunda kalan insanları alıyorlar, bir müddet bir yerde tutuyorlar sonra içlerinden araştırıyorlar işlerine hangisi yararsa vatandaşlığa geçiyor ve onlardan çok kıymetli bilim adamları çıkıyor biz bundan niye istifade etmeyelim? Bunlar yurtlarından kaçmışlar, gelmişler, kucak açmışız. İnancımızın bir parçası olarak, insanlarımızın bir parçası olarak görmüşüz. Bu insanlar burada yaşıyorlar ne kadar sürer bilmeyiz, yarın Suriye’de ne olur bilmeyiz. Şimdi muhalefetin dediği gibi bunları kapıya, sınıra gönderelim mi? Bombalayıp hepsini öldürsünler mi? Nihayetinde bir fok balığı için bile günlerce ağıt yakan insanların, denizde olan bir olaydan dolayı bir canlının başına gelen felaketi televizyon kanallarında defalarca gösterip ağıt yakanların konu insan olduğunda bu kadar nasıl vicdansız konuştuklarını ben hala anlayamıyorum. Hiç kimseye bedava ev verildiği de yok ve bu evlerin de Suriyelilere dağıtıldığı yok. Önümüzdeki günlerde netleşecek bir konu sadece ben giriş olarak, yanlış anlamalara set çekmek için bunları izah etmiş oluyorum" açıklamasında bulundu.Konuşmaların ardından protokol imzalandı ve fotoğraf çekimi yapıldı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz