Hırvat topçu birliklerinin 8 Kasım 1993 günü başlattığı top atışlarına dayanamayarak 9 Kasım 1993'te Neretva Nehri'nin sularına gömülen tarihi köprü, sadece kentin şehrinin iki yakasını değil şehirde hala bir arada yaşayan Boşnak ve Hırvat halklarını da birleştiriyor. Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566'da inşa edilen köprünün yıkıldığı gün, Mostarlı Boşnak ve Hırvatların hafızalarında kara bir gün olarak yer alıyor. Şehrin Boşnak ve Hırvat mahallelerini de birbirine bağlayan tarihi köprü, asırlardır cesur gençler tarafından bir atlama platformu olarak da kullanılıyor.
Hem savaş yıllarında hem de savaşın ardından Mostar'da belediye başkanlığı yapan Safet Orucevic, AA muhabirine yaptığı açıklamada, köprünün yıkılışını yanındaki birkaç Boşnak askerle yakınlardaki bir caminin sundurmasından izlediğini anlatarak o an öfkeden ağladıklarını söyledi.
Köprünün savaşta askeri anlamda da stratejik bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Orucevic, "Mostar Köprüsü'nü yıkarak aslında bizim inancımızı yıkmayı hedefliyorlardı ancak bu yaptıkları ters tepti. Biz daha çok inandık, şehrimizi savunmayı başardık." dedi.
Orucevic, savaşın ardından Türkiye'nin köprüyü onarmak istediğini aktararak "Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bu tarihi köprüyü onarmak istediklerini söylemişti. Ben de Türkiye'nin bunu tek başına yapmasını istemediğimizi, köprünün tüm dünyanın iş birliğiyle onarılmasını istediğimizi kendisine iletmiştim." ifadelerini kullandı.
Önerisinin Süleyman Demirel tarafından da memnuniyetle karşılandığına anlatan Orucevic, "Böylece savaşta nefret ve yıkımın simgesi olan köprüyü, barış ve hoşgörü simgesine dönüştürdük. Şehirde yaşayan farklı dinlere mensup insanlar, savaştan önce olduğu gibi yeniden birbirleriyle yakın ilişkiler kurdu." diye konuştu.
Savaş döneminde Mostar Radyosu'nda çalışan gazeteci Zlatko Serdarevic de gelecekte de benzer olaylar yaşanmaması için köprünün yıkıldığı 9 Kasım'ın asla unutulmaması gerektiğini belirterek "Mostar Köprüsü, şehrin sembolüydü. Mostar Piskoposluğunun logosunda dahi bu köprü yer alıyordu. Bu köprü hepimizin bir parçası gibiydi." ifadelerini kullandı.
Mostarlı Hırvat gazeteci Zoran Kresic ise köprünün yıkılışının Bosna'daki savaşın anlamsızlığının zirvesi, köprünün onarılmasının ise hayatın ölümü, şiddeti ve tüm savaşları yenilgiye uğrattığının kanıtı olduğunu vurguladı.
Mostarlı mimar Maja Popovac ise köprünün yıkılış haberini Çekya'nın başkenti Prag'da eğitim gördüğü dönemde aldığına işaret ederek "O ana kadar modern yapılarla ilgilenmeyi planlıyordum ancak köprünün yıkılmasıyla tüm hayatımı değiştirecek bir karar aldım ve ilgi alanımı tarihi yapıların restorasyonuna çevirdim." dedi.
Mostar Köprüsü'nün restorasyonunda da görev aldığını dile getiren Popovic, hem psikolojik hem de fiziksel anlamda yerle bir edilmiş toplumlar için yıkılan yapıların yeniden ayağa kaldırılmasının çok önemli olduğuna dikkati çekti.
Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566'da inşa edilen Mostar Köprüsü, şehre adını verdiği gibi asırlardır medeniyetleri ve kültürleri de birleştirme görevi üstlendi. Şehrin Boşnak ve Hırvat mahallelerini birbirine bağlayan köprü, Mostarlı atlayıcılar tarafından da asırlar boyunca atlama platformu olarak kullanıldı.
Hırvat topçu birliklerinin 8 Kasım 1993'te başlattığı yoğun top atışlarına dayanamayan köprü, bir gün sonra saat tam olarak 10.16'da yıkıldı.
Asırlarca kültürleri birbirine bağlayan tarihi köprünün yıkılmasına, birçok ülke sessiz kalmadı. Türkiye'nin de desteğiyle aslına uygun olarak yeniden inşa edilen köprü, 2004 yılında törenle açıldı.
Mostar Köprüsü, eski Mostar şehriyle beraber 2005 yılında da UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'ne eklendi. (AA)