"Hareket edemedim, yardım için bağırdım" diyen Abdülrahman, bilincinin yerinde olduğunu ve o an hiç acı hissetmediğini söylüyor.
Çevrede bulunan ailesinin hemen yanına geldiğini ve gördüklerine inanamadığını belirten Abdülrahman, "Onların yüzündeki şoke olmuş ifadeyi hatırlıyorum." diyor.
Abdülrahman'ı gelir gelmez hemen ameliyat masasına alan Kudüs'teki Hadassah Medikal Merkezi'nde görevli beyin cerrahı Dr Samuel Moscovici, The Jerusalem Post gazetesine yaptığı açıklamada "Hasta getirildiğinde nefes alıyordu. Demirin tam olarak nereden geçtiğini belirlemek ve çıkarılıp çıkarılamayacağını anlamak için bazı testler yaptık." ifadesini kullandı.
Dr Moscovici, demirin şans eseri beyine kan taşıyan iki ana damarın arasından geçtiği için hastanın ölmediğini söylüyor.
Saatler süren ameliyatın ardından beyne saplanan demir çubuk çıkarılır ancak beyindeki damarların zarar gördüğü fark edilir. Moscovici ve ekibi, hastanın başındaki şişliğin inmesini bekledikten sonra 10 saat süren yeni bir ameliyata girer. İkinci ameliyatta endoskopik burun operasyonu yöntemiyle hastanın akan beyin omurilik sıvısı kapatılır.
Ameliyatın başarılı geçmesine rağmen ağır olduğu için hastanın uyanıp uyanmayacağı bilinmiyordu ancak neredeyse bir mucize sonucu hasta gözlerini açar.
Geçen hafta hastaneden taburcu olan Abdülkerim, İsrail basınına verdiği demeçte "Diyecek sözüm yok, hayatımı kurtardılar." dedi.