ANKARA (ANKA) – CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici'nin, Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu'nda görev almasının ardından genel başkan yardımcılığına getirileceği iddiaları CHP'li muhalifleri harekete geçirdi. Muhalifler, Kesici'nin ABD'de bir konferansta yaptığı ve Genel Başkan Deniz Baykal'ın görüşlerine karşı olan bir konuşma metnini elden ele dağıtıyor.
CHP Genel Başkanı Baykal ile muhalifler arasındaki gerginlik şimdi de İlhan Kesici üzerinden sürüyor. Kesici'nin 2003 yılında Washington'da Amerikan Girişim Enstitüsü'nde "Yol Ayrımında: ABD-Türkiye İlişkilerinin Geleceği" başlığıyla verdiği konferansta Türk-Amerikan ilişkileriyle ilgili yaptığı konuşma partide bildiri gibi dağıtılıyor. Söz konusu konuşmada Kesici'nin, 1 Mart tezkeresi ve Büyük Ortadoğu Projesi konusunda CHP'den ve Baykal'ın söylemlerinden zıt bir çizgide olduğu görülüyor.
Geçmişte merkez sağın önemli isimlerinden olan ve Baykal'ın 22 Temmuz seçimleri öncesinde CHP'nin vitrinine taşıdığı Kesici 2003 yılındaki konuşmada özetle şu değerlendirmeleri yapıyor :
-YENİ PERSPEKTİF ŞART-
"50 yıllık soğuk savaş döneminin ardından, ABD-Türkiye ilişkileri için yeni bir perspektif geliştirmek gerekli hale gelmiştir. Geçen 50 yılda ABD, Türkiye'den öncelikle Sovyetler Birliği'nin, ve son 10 yılda da Irak'ın genişlemeci ve yayılmacı niyet ve davranışlarının tahdit (sınırlama) edilmesi ve önlenmesi için ihtiyaç duymaktaydı. Bu gün itibariyle, artık bu her iki ülke de, bu anlamda bir tehdit unsuru olmaktan çıkmış bulunmaktadır.
Bizim işbirliği alanımıza, çok daha kapsamlı bir çerçevede bakmamız lazımdır. Buna bir bölgesel coğrafya ile yaklaşılacaksa, mesela, bunun en azından ‘Büyük Orta Doğu' diye adlandırabileceğimiz ve Orta Kuzey Afrika'dan Hazar Denizi Havzası ve oradan da Orta Asya'ya kadar uzanan bir bölge olarak ele alınması lazımdır.
-TEZKERENİN GEÇMEMESİ FACİA OLDU-
1 Mart'ta, ABD ağır silahlı kara birliklerinin Irak'a gitmek için Türkiye'den geçmesine izin verecek olan tezkerenin TBMM'de reddedilmesi bir facia olmuştur. Hatta, hem Hükümet içinde, hem de iktidar partisi saflarında birçok insan, bunu bir de, demokrasinin zaferi olarak ilan etmiş ve böylece halkın özlemleri ve iradesini yerine getirdiklerini ifade etmişlerdir.
-TERÖRLE MÜCADELEDE ABD'YE DESTEK VERİLMEDİ-
11 Eylül'deki inanılmaz terör saldırısından sonra, ABD ve bütün dünya, uluslararası terörizmin ne olduğuna hep birlikte şahit olduk. Tüm dünyanın görevi, elbette, bu teröre ve terör destekçilerine karşı koymak olmalı idi. Bu yeni nefret ve çatışmaya karşı koyma yollarının bulunması acil hale gelmiştir. Çok haklı olarak, ABD bu konuda başı çekmiştir. Bu çok büyük bir görev ve mücadeleydi. Hiç kimse veya hiçbir ülke bu yükü tek başına kaldıramaz. Ancak, maalesef, genel olarak uluslararası toplum ve AB'deki bazı çok önemli ülkeler; Türkiye de dahil en güvenilir müttefikleri bile, ABD'ye bu konuda yeterli desteği vermiş sayılmazlar.
-BÜYÜK ORTADOĞU-
Büyük Ortadoğu'dan söz ederken, Türkiye ve İsrail'in, bu bölgedeki yegane iki demokratik ülke ve açık toplum olduklarını da ayrıca ifade ve bunun önemine de işaret etmemiz lazımdır. İsrail ve Filistinliler arasındaki barış, çözülmesi gereken acil bir problemdir.
Türkiye-İsrail işbirliği'ni, yeni Büyük Orta Doğu'nun yeniden şekillendirilmesinde, ABD'nin stratejik planlamaları için de çok önemli bir avantaj olarak da gördüğümü ifade etmek istiyorum. Türkiye'nin İsrail'e karşı tarihi veya popüler bir düşmanlığının olmaması, en azından bu bölgede, herkes için büyük bir şanstır. Bu bakımdan, bölgemizin ABD öncülüğünde demokratikleştirilmesi gayret ve çabalarında, kuvvetli bir Türkiye-İsrail dostluğu ve işbirliği çok büyük roller oynayabilecek önemdedir.
-TÜRKİYE'DE ‘ILIMLI' DİN ANLAYIŞI HAKİM-
Türkiye'de hakim olan din anlayışı hoşgörülü ve ılımlıdır; ve sosyal hayatı da geri döndürülemeyecek bir şekilde moderndir. Bizim, diğer İslam ülkeleriyle aramızdaki büyük farklardan birisi budur. Türkiye şimdi, dini ve etnik çeşitlilik ihtiyaçlarına tam uyum sağlamak için demokrasisini daha da geliştirmek ve eksikliklerini gidermek gayretleri içindedir. Bu durumun, ABD'nin diğer Müslüman ülkelerle ilgi ve ilişkilerinde, Türkiye'nin yardım etme ve katkıda bulunma kabiliyetini daha da arttıracağına inanıyorum.
Ankara, artık yeni bir pozisyona geçmeli, ve yeni Orta Doğu'nun şekillendirilmesinde daha aktif bir rol almalı ve oynamalıdır. Bu durum, Amerika'nın bu bölgeyi yenileştirme-değiştirme kapasitesini de müspet yönde artıracaktır."
-BAYKAL: "1 MART TEZKERESİ EN BÜYÜK İFTİHARIMIZDIR"-
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 1 Mart tezkeresiyle ilgili izledikleri politikayı eleştirenlere tepki göstermiş, görüşlerini şöyle açıklamıştı:
"Eğer 1 Mart (tezkeresi)geçmiş olsaydı, bugün yabancı askerler Güneydoğu'da egemen bir güç olmaya devam edecekti, oradaki terör olaylarını takip etme imkanı dahi bulamayacaktık. Türkiye'nin ulusal bütünlüğü çok ciddi şekilde tehlikeye girecekti. 1 Mart tezkeresine hayır demiş olmayı hala savunuyor muşuz? Ne demek hala savunuyorsunuz. En büyük iftiharımızdır."
Baykal, yaptığı konuşmalarda Büyük Ortadoğu Projesi'nin de ne Türkiye'ye ne de bölgeye fayda getirmeyeceğini belirtmiş, projeyi eleştirmişti.