“Tütün kırarak büyüttüm ben evlatlarımı, hepsi de aslan gibi. Memnunum hepsinden” diyen Zekiye İnce, en büyük çocuğu olan İnce’den “Hep iyi bir çocuktu. Çok dürüsttür, lafı hep ağzında, içi dışı bir. Hile hurda bilmez. Çok sever herkes onu” diye söz etti.
'MUHARREM İÇİN ÜZÜLÜYORUM'
Sözcü'den Özlem Gürses'in sorularını yanıtlayan Zekiye İnce'nin açıklaması şöyle:
– Teyzecim, dün gece hastanedeymişsiniz sabaha kadar… Geçmiş olsun. Ne oldu?
İnan hiç iyi değildim, hatta size “Gelmeyin” diyecektim ama ayıp olmasın diye artık… Muharrem için üzülüyorum. Gördün mü cami fotoğraflarını, güya camiye bisikletle girmiş, içeride halay çekmiş, zeybek oynamış. Gördün mü onları? Hiç olacak iş mi? O bisikleti ona meydanda vermişler, o halayı da torunumun düğününde, şu karşıki meydanda çekmişti…
'BİZ İNANÇLI BİR AİLEYİZ'
– Biliyoruz hepsini. Merak etmeyin herkes de biliyor, o fotoğraflar montaj, sıkmayın canınızı…
Evet, yapmaymış onlar. Ben de biliyorum ama yine de üzülüyorum işte, kafayı takıyorum. Biz inançlı bir aileyiz, işte görüyorsunuz. Benim çocuklarım dindardır, CHP'li olunca niye böyle yapıyorlar? Din iman, camiler sadece AK Parti'ye mi ait? Orucunu tutar, fitresini verir, zekatını verir Muharrem. Şimdi olmuş da değil, hep böyle. Ayrıca herkesin dini kendine, ne kadar ayıp şeyler bunlar.
'SADECE AK PARTİ Mİ MÜSLÜMAN?'
– Umreye de gitmiş…
Gitti tabii. Hatta başka siyasiler, bakanlar filan da vardı yanında. Kızım Meryem de gitti. Sadece AK Parti mi Müslüman?
– Eyüp Sultan'a gitti diye de haber yapmışlar…
Ya, gördün onu da değil mi? Muharrem küçücük çocuktu Eyüp Sultan'a gittiğinde… Annem yaşıyordu Hasköy'de, sık sık ziyaret ederdik. Herkesin kendine göre Müslümanlığı var, bilemezsin. Çok namaz kılanlar biliyoruz, evde gelinlere, komşusuna yapmadığı kalmaz. Benim çocuklarım asla kul hakkı yemez, yemedi. Bak sana bir hikaye anlatayım; kayınpederim bu köyün en bilgili hocasıydı, herkes ona gelirdi danışmaya. Muharrem 4 aylık filan, kucağımda onunla arka tarafta yürüyordum, komşunun ağacından kirazlar sarkıyor, elimi uzattım 3-5 tane yiyeceğim… Kaynatamın sesini duydum “Güllü, n'apıyorsun kızım?” O bana Güllü derdi. Döndüm baktım, pencerede. “Baba kiraz yiyecektim…” dedim. “Bırak kızım, uygun düşmez hiç…” dedi. Kulağıma küpedir ömür boyu. Çocuklarım da tek lokma haram yememiştir.
– Siz bu köye gelin mi geldiniz?
Yok, zaten bu köylüyüm. Annemler de babamlar da aslında Rizeli ama yıllar önce göçmüşler buraya Çayeli'nden. Babam kaptandı, denizci yani. Ben burada doğdum. Şerif Bey'le aynı köy çocuğuyuz biz.
– Onlar nereden gelmiş?
Şerif'in büyük dedesi de 13 yaşında gelmiş buraya Yunanistan'dan. 57 yıl evli kaldık biz, 2 sene önce kaybettik eşimi, çok sevilen sayılan bir insandı. 25 yıl kayınpederlerimle yaşadım, gençliğim bak şu evde geçti (Karşıdaki evi göstererek) 4 çocuğumu da orada doğurdum. Şimdi 4'ü de aslan gibi, memnunum hepsinden de…
– Nasıl geçinirdiniz?
Tütüncüydük biz. Bu köy hep öyleydi zaten. Denizin kıyısındaydı tarlalarımız. Çok zordur tütün, bilir misin? Gece 3'te kalkılır, sabaha karşı gidilir tütün kırmaya. Beygir arabasıyla giderdik biz. Ben çocuklarımı şımartarak büyütemedim, hep çalıştık biz, hep. Dedeye nineye bile bırakamazdık, onlar da tarlada… Ben tütüne giderdim, Şerif önceleri hayvancılık yapıyordu, sonraları bir kamyon aldı, yıllarca kamyonculuk yaptı.
– Yetiyor muydu geçim için?
Ben hiç bilmezdim para pul, hâlâ da bilmem. Büyüklerimiz vardı başımızda, öyle böyle yetiriyorduk işte…
– Muharrem Bey ilk çocuğunuz değil mi?
Evet. Çok iyi çocuktu hep. Çok dürüsttür, lafı hep ağzında, içi dışı bir. Hile hurda bilmez. Hep çok iyi konuşurdu, şiir yazardı, çok sever herkes onu.
– Siz ona şiirleri için bir şey dermişsiniz?
Soğan sergisi değil, Allah vergisi (Gülüyoruz)
– Gençliğinde hiç engel olmaya çalıştınız mı siyasete girmesine?
Çok. Ama dinlemez ki beni… Kendimle ilgili bir şey olsa dinler. Desem ki “Kömürüm bitti, gazım yok” hemen ilgilenir. Ama bu onunla ilgili. Çok dedim “Girme oğlum bu işlere, zor” dedim… Hele şimdi bu cumhurbaşkanlığına hepten çok dedim ama…
– İstemediniz mi? Neden?
Hiç istemedim. Baksana… O kadar yük alınır mı üstüne? Yaparsın yaparsın, bir tanecik yapamazsın, kötü insan olursun hemen. Ama o çok istedi, başardı da.
"4 koyunu var Muharrem'in, mal varlığını eksik söylemiş"
– Siz hâlâ bu evde oturuyorsunuz, neden?
Güzel burası, eşim dostum, çocuklarım hep burada. Bahçem var, çiçeklerim var. Neyim eksik ki? Keyfim yerinde.
– Muharrem Bey mal varlığını açıkladı, köydeki evini de söyledi. Orayı da gezdik az önce…
Bir şeyi eksik söyledi ama. 4 koyunu var Muharrem'in, onu yazmamış mal varlığına!
"Oğlumla konuşmadık"
– Biliyorsunuz Tayyip Bey açıklama yaptı, dedi ki “Muharrem Bey'in açıklamaları annesini çok üzmüş.”
Hangi açıklamaları ?
– Diyor ya oğlunuz “Tayyip Bey FETÖ'den icazet aldı” diye…
Hiç konuşmadık oğlumla bu konuyu, nereden çıkarmış ki… Nereden biliyormuş o benim Muharrem'le ne konuştuğumu? Yoksa bunlar telefonlarımızı mı dinliyorlar?
– Ne dua ediyorsunuz hem oğlunuz hem Türkiye için?
“Allahım” diyorum “Muharrem kulunu kazadan beladan, kötü insanlardan, en çok da kıskanç insanlardan koru.” Hiçbir damga yemeden, hayırlısıyla başarsın diyorum. Güvenim sonsuz da… Evlat çok tatlı, ona hiç kötü bir şey densin istemiyorum. Muharrem'i, çocuğumu Allah'a emanet ettim artık. Türkiye için de “Vatanımızı koru” diyorum. Tamam diyorum yani!
"İnançlı bir aileyiz, Müslümanlığı AKP'den öğrenmiş değiliz"
– Biraz kendinizi anlatsanız…
İlkokul mezunuyum, ev hanımıyım. 2 kızım var, biri yüksek mimar, öteki işletme ve insan kaynakları okudu. İki torunum var. Yalova Merkez'de yaşıyoruz.
"Evin işi bendeydi"
– Çocukken tüm kardeşler de ev de size emanetmiş, öyle mi?
Ben 12 yaşında evin her işini yapıyordum, zaten eğitimim o nedenle yarım kaldı. Annemler tütüne giderken evin işini söylerdi bana; “Ayranı çalkalayacaksın, bulaşıkları yıkayacaksın, kazan kaynatıp çamaşırları yıkayacaksın…”
– Bir de meşhur baklava hikayeniz varmış…
Ya, sormayın! 13 yaşında “Ev baklavası yap” dediler bana, yapamadım tabii, pişmemiş tam. Beğenmediler “Bu ne biçim baklava” diye… Annem kızdı “Şekeri ziyan ettin” diye, Muharrem abim “Bağırma çocuğa, ne bilsin o baklavayı” diye korumuştu beni…
"Umreye gittim"
– Ağabeyiniz cumhurbaşkanı adayı, her gün bir haberi çıkıyor…
Evet, biz de takip ediyoruz. Bazı haberlere üzülsek de…
– Hangilerine?
Bizlerin inancı ile ilgili olan haberlere sıkılıyoruz. Biz inançlı bir aileyiz, ben umreye gittim, aslında hacca gitmek isterdim ama sıra gelmedi. Küçüklüğümüz Eyüp'te geçti, anneannem otururdu orada. Eyüp Sultan'a da sık sık giderdim. Yani Müslümanlığı AK Parti'den öğrenmiş değiliz ki…
– Ne diliyorsunuz hem ağabeyiniz hem Türkiye'nin geleceği için?
Ağabeyimle hep gurur duydum, Türkiye için de en iyisini yapacağına inanıyorum. Ülkem için ise huzur, birlik, sağlık diliyorum. Kısaca ‘Tamam' diyorum yani!
Elmalık Köyü meydanında 3 kahvehane var, 3'ünde de İnce posterleri asılı. Köyün değerli öğretmeni Necip hoca gazetelerini hep burada okuyor. Ve bizi görür görmez de “eğitim” diyor “Türkiye'nin en acil sorunu eğitim…”