YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Mükemmellik ayrıntılarda gizli

Mükemmellik Ayrıntılarda Gizli

Mükemmellik ayrıntılarda gizli

1991 yılında göl sahilindeki kendisine ait binayı 6 odalı bir pansiyona dönüştürerek turizm işletmeciliğine başlayan Cem Arslan, Berlin 1972 doğumlu. Arslan, 21 yıldır İznik’in turizm sektörüne yaptığı katkılar ile adını altın harflerle yazdırdı.

İki yabancı bilen ve iki çocuk babası olan Cem Otel firma sahibi Cem Arslan “1972 Berlin doğumluyum. İlk ve ortaokulu İznik’te, liseyi Kabataş Erkek Lisesi’nde tamamladım. İyi derecede İngilizce ve orta derecede almanca biliyorum. Evliyim ve iki çocuğum var. 1991 yılında mülkü aileme ait olan binamızı 6 odalı bir pansiyona dönüştürerek turizm işletmeciliğine başladım. 1994 yılında işletmeme kahvaltı servisi yapabilmek için bir kafeterya ilavesi yaptım. 2003 yılında “Antik Restaurant” adı altında, müşterilerime akşam yemeği sunabileceğim bir mekan oluşturdum. İşletmemi geliştirmek adına yürüttüğüm bütün faaliyetleri, müşterilerime daha keyifli bir ortam yaşatabilmek için yaptım. Bu hedeflerle işletmemi yerel bir pansiyondan, uluslar arası bir otele çevirdim. Oda sayısını 10 standart, 3 aile ve 1 süit olmak üzere toplam 14’e çıkardım ve 35 yatak kapasitesi ile tam donanımlı yıl boyu hizmet verebilen bir işletme haline getirdim. Son olarak da geçtiğimiz yıl, harika bir göl manzarası eşliğinde, yerli ve yabancı bir çok mutfağın en otantik lezzetlerini sunduğumuz; 240 metrekare alan üzerinde 150 kişiye aynı anda hizmet verebilen “Teras Restaurant”ı hayata geçirdim.

Hali hazırda tüm bu aşamalardan geçen işletmemiz “Cem Otel” adıyla, medeniyetler başkenti olan şehrimize yolu düşen misafirlerimize, antik Askania gölünün kıyısında, tarih ve doğa ile kucaklaşan eşsiz bir konumda hizmet vermektedir. Otelimizde konaklama konfor ve kalitesini arttırmanın dışında damak tadını da hedefleyen bir anlayış içinde olduğumuzdan, restaurantlarımızda leziz tatlar sunabilmenin yollarını zorladık. Mükemmel lezzeti yakalamanın hijyen şartlarına harfiyen uymanın yanı sıra organik hammaddeler kullanmakla sağlandığına inandık. Bu yüzden mutfağımızın ağırlık noktasını oluşturan et ürünlerini organik koşullarda kendi çiftliğimizde kontrollü olarak üretmeye başladık.

“Cem Otel” olarak, İznik turizmine katkıda bulunan birçok projenin gönüllü destekçisi olduk. Örneğin; Coşkun Aral’ın çektiği “Şeker Çocukları” programına, İz TV için hazırlanan “Wilko’nun Karavanı” belgeseli’ne, Çağan Irmak’ın yönettiği Kabuslar Evi Filmi’nin ‘Takip’ Bölümü’ne, Coşkun Aral’ın “Ateş ve Toprağın Sırrı” belgeseline, Su Yücel’in “Suyun Seferi Mavinin İçinden” programına sponsor olduk. Bunların yanında otelimde ağırladığım ünlü konuklarla da gerek yerel basında, gerekse magazin basınında defalarca yer alarak İznik’in tanıtımına katkı verdik. Milliyet Gazetesi, Almanya’da yayınlanan Gençlik Dergisi, Seda Sayan’ın Seda Dergisi, Hürriyet Gazetesi Seyahat Eki, Olay TV İznik Belgeseli, NTV-Yakın Yerler Belgeseli gibi pek çok ulusal yayın organında otelimiz hakkında yayınlar yapıldı. Yirmi yıllık iş hayatında, gerek yerli gerek yabancı olsun müşteri kitlemi sürekli arttırdım. İş hayatımda hep ileriyi hedefledim ve yarınları düşledim. İnsanı odak alarak yürüttüğümüz hizmetler, müşterilerimiz tarafından teveccühle karşılandığından huzur, konfor ve kalite prensiplerimize daha sıkı sarıldım.” Dedi. Mükemmelliğin ayrıntılarda gizli olduğuna inanan bir girişimci olarak başarıyı bütün detayları planlayarak elde ettiğimi düşünüyorum. Sürekli müşteri memnuniyetini kaliteden asla taviz vermeyerek oluşturuyoruz. Bunun içindir ki sektörümüzün en sıkıntılı olduğu kış aylarında bile otelimiz %50 doluluğa ulaşmaktadır. Kentimizin tarihi kökleri antik çağlara dayanmaktadır. Faaliyette bulunduğum turizm sektörü açısından bunun önemi ve avantajı malumdur. Fakat İznik turizmi, bizler gibi işletmelerin ferdi çabalarıyla hak ettiği yere ulaşamaz. Bürokratik sorunlarla boğuşmak zaman kaybından öteye bir işe yaramıyor. Medeniyetlerin kavşağında yer almış şehrimizde tarihi buluntuların gün yüzüne çıkarılması ve bunların korunması elbette çok önemlidir. Peki bu alanları ziyarete gelen turistler, İznik’te nasıl ve nerelerde zaman geçireceklerdir. Bu en çok ihmal edilen konudur. Yetkililerin ve girişimcilerin bir araya gelerek ortak akıl oluşturması ve hedeflerini belirlemesi gerekmektedir. Böylesi bir toplantının İznik Ticaret Odası önderliğinde gerçekleştirilmesi çok isabetli olacaktır. Turistlerin yürüyeceği yollar, yönlendirme tabelaları, şehir içindeki ulaşım şekilleri, yemek yiyeceği alanların kalitesi ve hijyeni, dinlenme ve konaklama imkânları gibi konular tek tek ele alınmalı ve belli bir standardizasyona kavuşturulmalıdır. Bildiğiniz gibi Roma ve Bizans döneminden kalma tarihi eserlerimiz dolayısıyla yabancı turistler, Türkiye’deki seyahat programlarına ilçemizi muhakkak dâhil ediyorlar. Ancak ben yerli turistlerimiz için İznik’i bir cazibe merkezi haline getirecek bir önerimi gündeme taşımak istiyorum. Bu önerim şudur: İslam inancında, insanı ruhi ve ahlaki anlamda olgunlaştırıp, yaratıcısı olan Allah’a yaklaştıran yollar arasında en kestirme olanı “Tasavvuf” yaklaşımıdır. Bu bağlamda, bütün İslam coğrafyasında olduğu gibi Anadolu’da da tasavvuf düşüncesini işleyerek onu şekillendiren âlimler yetişmiştir. Uzun bir uğraş sonunda Orhan Bey tarafından 1331 yılında fethedilen İznik; genç Osmanlı Devleti’nin başşehri olduğu gibi, “Süleymanpaşa Medresesi”nin tesisiyle birlikte ilim ve irfanında merkezi haline gelmiştir. İznik’imizde hala ayakta duran bu medresenin ilk müderrisi olarak atanan Davud’el Kayserî, az önce bahsettiğim tasavvuf düşüncesini sistemli hale getiren ve Şeyh’ül Ekber (en büyük şeyh) namıyla anılan Muhyiddin İbn Arabi’nin ikinci nesil halifesi olan Kâşanî’nin talebesidir. Davud’el Kayserî, İbn Arabî’nin eserlerine yazdığı şerhlerle “Tasavvuf” düşüncesinin Anadolu’da anlaşılmasına ve akabinde yerleşmesine büyük katkılar sağlamıştır. İznik’te yaşamış diğer büyük bir mutasavvıf da Eşrefzade Abdullah Rumî’dir. Eşrefzade Rumî, Pir-i Evvel (birinci rehber) kabul edilen Abdülkadir Geylani’nin kurmuş olduğu Kadirilik yolunun halifelerinden Hacı Bayram Veli’nin öğrencisidir. Ulaştığı seviye dolayısıyla kendisine Pir-i Sani (ikinci rehber) ünvanı verilmiştir. Kısaca anlatmaya çalıştığım gibi İznik, Bursa, İstanbul, Sakarya ve Bilecik’e yakınlığı sebebiyle, sadece ticari yolların değil, üzerinde yaşayan âlimler sebebiyle İslam düşüncesinin de kavşağı olmuştur. Kendimize sormamız gereken bizim bu alimleri ve fikirlerini yeterince tanıtıp tanıtmadığımızdır. Benim önerim; İznik’te düzenlenen ve herhangi bir teması olmayan festivale harcanan para ve emeğin hiç olmazsa bir bölümünün, “Tasavvuf Haftası” ismiyle tertip edilecek etkinliklere aktarılmasıdır. Böylece hiç olmazsa senede bir kez, Davud’el Kayserî ve Eşrefzade Rumî’nin şahsı ve eserleri çerçevesinde tasavvuf düşüncesi geçmişte olduğu gibi bugünde İznik şehrinde dile getirilmiş olur. Bu etkinlikler de ana mekan olarak, şehrimizde halen ayakta bulunan Süleymanpaşa Medresesi’nin kullanılması ayrı bir güzellik olacaktır. Derginiz aracılığıyla, Kaymakamlık başta olmak üzere, Belediye Başkanlığı ve Müftülük gibi yetkili bulunan diğer kurumlarımıza bu önerimi aktarıyorum.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler