Meclis Göç ve Uyum Alt Komisyonu Başkanı Atay Uslu, dünyada farklı ülkelerde 300 milyona yakın göçmenin yaşadığını belirterek, "Eğer mülteciler bir devlet kursaydı, dünyanın 20. büyük devleti olurdu." dedi.
TBMM'de "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 70. Yılında Mülteciler, Göçmenler ve Uyum Politikaları-Fırsatlar, Zorluklar, Çözümler" konulu sempozyum düzenlendi.
Sempozyumda açılış konuşmalarının ardından, Atay Uslu'nun moderatörlüğünde sunumlar yapıldı.
Uslu, göçün yalnızca bu çağın sorunu olmadığını vurgulayarak, "Göç geçmişten bugüne bütün ülkelerin sorunu oldu." ifadesini kullandı.
Dünyadaki yeni krizler ve savaşların göçleri tetiklediğine dikkati çeken Uslu, "Dünyada farklı ülkelerde 300 milyona yakın göçmen yaşıyor. 67 milyon göçmen ise kendi ülkesinden zorla başka ülkeye göçmek zorunda kalmış insanlar. Eğer mülteciler bir devlet kursaydı, dünyanın 20. büyük devleti olurdu." diye konuştu.
Uslu, İkinci Dünya Savaşı'nda en çok sığınmacı veren coğrafyanın Avrupa olduğunu ifade ederek, bu savaştan 50 yıl sonra İran-Irak savaşı sırasında en çok sığınmacı alan ülke Suriye iken, bugün Suriye'nin en çok sığınmacı veren ülke konumuna geldiğini söyledi. Atay Uslu, herkesin sığınmacı olabileceğini belirtti.
Atay Uslu, bütün ülkelerde hep sığınmacılardan şikayet edilmesine rağmen, sığınmacıların sorunun kaynağı değil mağdurları olduğuna işaret etti.
Türkiye'nin bugün bu süreci çok iyi bir yönettiğini kaydeden Uslu, "2011'de mülteci akını başladığında süreç, kriz süreciydi ama 2018'den itibaren Türkiye uyum sürecine geçti, kurumlarımız bu soruna hazır hale geldi." değerlendirmesini yaptı.
- "Zorunlu göç zorlu bir alan"
Türk Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezinden Prof. Dr. Murat Erdoğan, zorunlu göçlerin, giden insanlar için de onları kabul eden ülkeler için de her zaman zorlu bir alan olduğunu söyledi.
İnsanların ülkelerinde gördükleri eziyetlerin başka ülkelere göç etmesine neden olduğunu ifade eden Erdoğan, dünyada göçmenlere bakış açısında farklılıklar olduğunu, nitelikli göçmeni herkesin almaya çalıştığını ama sığınmacıyı almak istemediğini dile getirdi.
Erdoğan, Türkiye'nin göç haritası hakkında bilgi verdi.
İstanbul'a yıllar boyunca çok fazla insanın göç ettiği haritayı gösteren Erdoğan, son yıllarda bu durumun değiştiğini, geçen yıl İstanbul'a 400 bin kişi gelirken, giden kişi sayısının 420 bin olarak gerçekleştiğini belirtti.
Murat Erdoğan, yabancı mülteci sorununu çözmek için yerel inisiyatifin artırılması gerektiğini söyleyerek, Ankara'dan Hatay ya da Şanlıurfa'daki durumun tam olarak bilinemeyeceğinin altını çizdi.
Türkiye'de mültecilerin daha çok sınır bölgelerinde bulunduğunu anlatan Erdoğan, "En fazla mülteci İstanbul'da var ancak oradaki mülteci sayısı, İstanbul'un nüfusunun sadece yüzde 4'ü. Kilis'te ise Türk nüfusundan daha fazla mülteci var. Ancak buna rağmen Kilis devletten Türk nüfusu kadar para alıyor." diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'de yaklaşık 4 milyon, Almanya'da ise yaklaşık 500 bin mülteci yaşadığını aktararak, şunları kaydetti:
"Almanya'da üniversitede okuyan mülteci sayısı 25 bin, bizde ise 20 bin. Biz bu sayıyı artırmalıyız. Mülteciler Türkiye'de kalacaklar, kendimizi buna göre hazırlamamız lazım. Eskiden kültürel benzerlik olduğu zaman, 'yerel nüfus ile mülteciler kaynaşır' denilirdi ama mülteci sayısı çok fazla olduğu zaman, kardeşiniz bile olsa tedirgin olursunuz. Bu yüzden mülteci nüfusunun, ülke içinde daha dengeli dağıtılması lazım."
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Ofisi Temsilci Yardımcısı Jean Marie Garelli ise dünyada en yüksek sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke olan Türkiye'de bu konuşmayı yapmasına fırsat verildiği için teşekkür etti.
İnsan haklarına saygının, bulundukları ülkelerdeki sığınmacı haklarının korunması için de önemli olduğunu vurgulayan Garelli, Dünyada 25 milyon mültecinin güvenli yerlere ulaşmak için ülkelerini terk ettiğini söyledi.
Garelli, mülteciler ve göçmenlerin benzer rotalardan farklı yollarla göç ettiğini kaydetti.