ANKARA (İHA) - Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a türban yasağı ve Cumhurbaşkanlığı seçimi konusundaki Anayasa değişikliğinde işbirliği teklifi yaptı.
Mumcu bugün Parti Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenledi. Türban yasağı konusundaki Anayasa değişikliği hakkında referanduma gidilmesi tartışmaları hakkında açıklamalarda bulunan Mumcu, türban konusunun toplumu gerdiğini söyledi. Geçtiğimiz haftalarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gerekirse bu konuyu referanduma götürebileceklerini açıkladığını anımsatan Mumcu, "Böyle bir türban referandumu Türkiye'yi toplumsal açıdan bugün varolduğundan daha büyük bir gerginlik ve ayrışmanın içine sürükleyebilir" dedi. Türkiye'nin en öncelikli konusunun sosyal barışın sağlanması olduğunu kaydeden Mumcu, "Türkiye, hak aramak adına da olsa, eline Kur'an'ı alıp Cumhurbaşkanlığı'na yürüyen insanlardan oluşan bir manzarayı haketmiyor" şeklinde konuştu. Türkiye'nin kendi sorunlarını Anayasal çözümlerle çözüme kavuşturma imkanına sahip olduğunu ifade eden Mumcu, geçen hafta Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir kılık kıyafet tartışması olarak yaşandığını kaydetti.
Mumcu, "Türkiye, Cumhurbaşkanlığı meselesini tartışacaksa, bir sistem sorunu olarak tartışmalıdır" diyerek, 12 Eylül dönemi mirası olduğunu söylediği Cumhurbaşkanlığı sisteminin dünyada başka bir örneği olmadığını söyledi. Son 2.5 yılda AK Parti'nin bu konuda çözüm girişiminde bulunduğunu, ancak girişimlerin genellikle toplumsal mutabakatın bulunmadığı gerekçesiyle yarım kaldığını belirten Mumcu, bu tartışmaların özellikle CHP ve AK Parti arasında dokunulmazlık tartışmasında kilitlendiğini kaydetti. CHP'nin Meclis'te kilit rolünün değiştiğini de vurgulayan Mumcu, şunları kaydetti:
"İktidar partisinin sandalye sayısıyla Anavatan'ın sandalye sayısını topladığımızda Anayasa'yı değiştirecek üçte iki çoğunluğun olduğunu görüyoruz. Biz diyoruz ki, eğer hükümet, Türkiye'nin çözüm bekleyen sorunlarını Anayasa ile çözmek konusunda istekli ise biz varız ve hazırız. Referandum gibi Türkiye'yi sebepsiz bir tartışmanın ortasına sürükleyecek bir mekanizmayı zorlamayalım. Çünkü üçte ikiden az bir çoğunlukla yapılan Anayasa değişiklikleri otomatik olarak referanduma gitmek zorunda. Gelin, Anayasa'da YÖK'le ilgili bir değişiklik yapalım. Çünkü üniversitelerde başörtüsü yasağını getiren tek hüküm YÖK yönetmeliğidir. Türk mevzuatında öğrencilerin başörtüsü takmasını yasaklayan başka bir hüküm yoktur. Tabii ilk ve orta öğretimin bu tartışmanın dışında olduğu unutulmamalıdır. Gelin YÖK'Ü değiştirelim, gelin Türkiye'yi çağdaş bir üniversite yapısı ile buluşturalım. Gelin üniversiteleri idare ve mali açıdan özerk, akademik açıdan özgür kurumlar haline getirelim. Bunu yapınca başörtüsü sorununu da zaten çözmüş olacağız. Türkiye'yi sadece başörtüsünden ibaret bir tartışmaya sıkıştırmayalım."
"ZAMANI GELİNCE YAPARIZ' DEMEK HALKA SAYGISIZLIKTIR"
Sistemin akıl dışı olduğunu da kaydeden Mumcu, çözüm için işbirliğine hazır olduklarını söyledi. Türkiye'nin sorunlarının sistem sorunları olduğunu belirten Mumcu, "Gelin sistemi değiştirelim. Demokratik yollarla bunu yapabiliriz. Bunu yapabilecek sayımız, gücümüz var. Eğer niyetimiz de varsa bunu hemen yapabiliriz. 'Zamanı gelince yaparız' demek halka karşı saygısızlıktır. Zamanı şimdidir. Şimdi değilse ne zaman?" açıklamasında bulundu. Cumhurbaşkanlığı'nın sorumlu bir kurum haline getirilmesi gerektiğini belirten Mumcu, "Yetkilere sahip ama sorumlu olmayan bir anlayış, çağdaş hukuk ve demokrasiyle bağdaşmaz. Adına yarı başkanlık ya da başkanlık diyeceğimiz, ama Cumhurbaşkanı'nı halkın seçtiği bir sisteme yönelelim. Önümüzdeki sonbahar geç olabilir. Geç olmaması için ANAVATAN bu anahtar konumunu Türkiye'nin hizmetine sunmaya hazırdır" diye konuştu.
Mumcu ayrıca, Başbakan Erdoğan'dan randevu istediğini ve kabul etmesi durumunda konuyu ayrıntılı olarak anlatacağını bildirdi. Daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplandıran Mumcu, CHP'nin uzlaşma konusunda dokunulmazlıkların kaldırılmasını bir şart olarak sunmasının hatırlatılması ve ANAVATAN'ın da bir şartı olup olamayacağının sorulması üzerine, dokunulmazlıklar konusundaki tutumlarının belli dolduğunu belirtti. Mumcu, "Biz yasama dokunulmazlıkların sınırlandırılmasından yana olan bir partiyiz. ANAVATAN olarak önerimiz, yasama dokunulmazlığını koruyalım ama yürütmenin dokunulmazlığını kaldıralım. Zaten meseleye Cumhurbaşkanlığı sistemini de içine alacak şekilde, Türkiye'yi yarı başkanlık sistemine götürecek şekilde bir çözüm içinde bakıyorsak yasamayla yürütme arasına bir mesafe koymak zorunluluğu kendiliğinden gelecektir" dedi. "Türban sadece üniversitelerde mi serbest olmalı?" sorusuna ise Mumcu, "Sorunun yoğun olarak yaşandığı alan yüksek öğretimdir. Üniversitede rektör de dekanlar da vatandaş ve öğrenci de çaresizdir. Bunun çaresi TBMM'de vardır. Yokmuş gibi davranmayalım. Tabii ki ilk ve orta öğretim bu kapsama alınamaz. Bunun nedeni, Anayasa'da getirilen laiklik prensibidir. Reşit olmayan bireyler üzerinde baskı ve yönlendirme anlamına gelebilecek düzenlemelerin yanında olmayacağız" cevabını verdi. Kamusal alan sorununun çözümünün de son derece basit olduğunu dile getiren Mumcu, "Bu ayrımı hizmet alan ve hizmet veren üzerinden yaptığınızda mesele laikliğe de uygun bir perspektifte çözülür" dedi.
"Cumhurbaşkanı adayı olacak kişinin eşinin kılık kıyafetini tartışmak, karşı karşıya kalınan sorunlar karşısında meleklerin cinsiyetlerini tartışmak gibidir" dilen Mumcu, Mevcut Anayasa ve yasalar kimin cumhurbaşkanı olup olamayacağını söylüyor. Sayın Başbakanın 40 yaşını doldurmuş, üniversite mezunu her vatandaş gibi cumhurbaşkanı adayı olma hakkı vardır" şeklinde konuştu. Kamusal erkte bulunulan hiçbir yerde dini ya da ideolojik simgeler taşınamayacağını belirten Mumcu, bunun dışında hakların ve özgürlüklerin referandum konusu edilmesinin ayıp olduğunu söyledi. Mumcu, "Her şeye rağmen Cumhurbaşkanının bu yönde yapılacak Anayasa değişikliklerini referanduma götürme yetkisi vardır. Ancak bu, siyasetin güdülediği ve mecbur bıraktığı bir referandum olmayacağından riskleri daha az bir süreç olacaktır" dedi.
Baykal'la görüşüp görüşmediği sorulan Mumcu, Erdoğan'dan gelecek yanıtı beklediğini ve uzlaşma olması durumunda şık olanın görüşmenin Başbakan tarafından yapılması olduğunu söyledi.
Yaşanan Cumhurbaşkanı Resepsiyon krizleri hatırlatılan Mumcu, "O tartışmada kamusal alan tanımı da yanlış. Devlete ait alanlar kamusal alandır diyemeyiz. Önemli olan kişinin bulunduğu yerde ne olarak bulunduğudur. Hizmeti alan mı veren mi olduğudur" dedi. Mumcu, İran'da kadınlar açılırken Türkiye'de kapanma süreci yaşandığı tespitinin de yanlış olduğunu kaydetti.