İZMİR (İHA) - Siyasi ve ekonomik gelişmeleri değerlendiren Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) İzmir Şubesi Başkanı Mustafa Altınok, 2004 yılının Türk ekonomisinin yönünü belirleyeceğini ifade ederek, hükümete düşen görevin, Türkiye'nin önüne cumhuriyetin 100. yıldönümüne denk gelen bir "2023 vizyonu" koymak olduğunu savundu.
MÜSİAD İzmir Şubesi'nin yeni taşındığı İzmiroğlu İş Hanı'ndaki merkezinde, siyasi ve ekonomik gelişmeleri değerlendirdiği bir basın toplantısı düzenleyen Mustafa Altınok, ekonomik politikalarda 2004 yılında yapılacak uygulamaların Türk ekonomisinin yönünü belirleyeceğini belirterek, "İstatistiklerdeki ekonomik iyileşmenin vatandaşlar tarafından da hissedilebilmesi, sürdürülebilir ve yüksek büyümenin sağlanması, geleceğimizi tehdit eden işsizliğin azaltılabilmesi ve yapısal reformların sürdürülebilir olması için Ekonomide Yeniden Yapılanma Programı'nın uygulamaya konulması gerekmektedir. Sürdürülen ekonomi politikaları, bizim reel sektör olarak beklentilerimizi karşılamıyor. Türkiye ekonomisinde büyümenin kalıcı hale gelmesi, makro ekonomik istikrarın güçlendirilmesi için yeniden yapılanma şarttır" dedi.
Türkiye'nin uzun süredir bazı sorunları çözümsüz hale getirerek insan, para ve itibar kaybettiğini, toplumsal travmaların ekonomik maliyetinin yüksek olduğunu kaydeden Altınok, teröre 100 milyar dolar, batık bankalara 23 milyar dolar, kamu bankalarının görev zararı karşılığı 25 milyar dolar, siyasal ve ekonomik istikrarsızlığın bedeli olarak son 20 yılda yurt dışına 200 milyar dolar para aktarmış bir ülkenin hala ayakta kalabildiğini ifade etti.
"TÜRKİYE BİR GELECEK RÜYASI İNŞA ETMEK ZORUNDA" 2003 yılına, başlıca ekonomik performans kriterleri açısından bakıldığında bardağın yarısının dolu, diğer yarısının ise boş olduğunu vurgulayan Mustafa Altınok, "2003 yılı için bu iyi kriterler demek olsa da 2004 yılında her şeyin iyi gideceği demek değildir. Aş, iş, ekmek konusunda problemler sürüyor. Açık işsizlik yüzde 11.5, gizli işsizlikle beraber işsizliğin yüzde 15'leri aştığı bilinmektedir. Ara malı ithalatındaki artış, iç pazarda üretici konumundaki sanayi sektörlerini tehdit altına almıştır. Döviz kurundaki gerçekçi olmayan aşırı değer kaybı nedeniyle ihracatçı, pazar kaybetmemek için adeta cepten yemiştir. Bütçe, sosyal fonksiyonlarını kaybederek bir borç ödeme bütçesine dönüşmüştür. Türkiye'de 100 birimlik verginin 15-17 birimi toplanabilmekte, böylece vergi kaçırma oranları yüzde 80'leri bulmaktadır. Dolaylı vergiler, alıp başını gitmektedir. Başlıca sanayi girdileri olan enerji, petrol ve benzerleri üzerindeki vergiler ise aklın ve mantığın ötesindedir" diye konuştu.
MÜSİAD İzmir Şubesi Başkanı Mustafa Altınok, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu kadar yüksek işsizliğin olduğu bir ülkede, istihdam yaratanlar teşvik edilmek bir yana, çeşitli vergi ve yükümlülüklerle cezalandırılmaktadır. Bütün bu vergi yükü, maliyetler ve bürokratik zorluklar, kayıt dışı ekonomiyi adeta körüklemektedir. Bu koşullar altında toplumsal barışın sağlanması ve sürdürülebilir bir büyüme trendi yakalanması mümkün değildir. Türkiye artık bir gelecek rüyası inşa etmek zorundadır. Bu gelecek umudunun, bireylerde bir heyecan karşılığı olmalıdır. Hükümete düşen görev, Türkiye'nin önüne Cumhuriyetimizin 100. yıldönümüne denk gelen bir 2023 vizyonu koymak olmalıdır."
2023 VİZYONU İÇİN 23 ÖNERİ Altınok, Türkiye'deki firmaların, Gümrük Birliği anlaşması gereğince, 2004 yılından başlamak üzere, ürünlerine Avrupa kalite standardı işareti olan "CE" ibaresi koymak zorunda olduğuna dikkat çekti. Türkiye'de bu belgeyi verecek bir kuruluş bulunmadığını, Türk firmalarının bu belgeyi alabilmek ve ürünlerine "CE" işareti koyabilmek için Avrupa'daki kuruluşlara 142'şer bin dolar ödemek zorunda kaldığını ifade eden Altınok, ekonomide acilen uygulamaya konulması gereken hususları şöyle sıraladı:
"Rekabetçi bir ekonomik yapının sağlanabilmesi için yatırım, üretim ve ihracatı teşvik edecek istikrar ve karlılık ikliminin sağlanması, hammadde, enerji, SSK, vergi yükleri gibi girdi maliyetlerinin acilen düşürülmesi, bürokratik engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Reel sektörde büyük ölçekli firmaların, KOBİ'leri yutarak tröstleşme sürecine girmesi karşısında rekabet mevzuatı etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Ekonominin temel dinamosu olan KOBİ'lere yönelik kolaylaştırıcı destekler artırılmalıdır. Vergi reformu yapılarak, vergi oranlarının düşürülmesi ve yeniden değerlendirmenin gerçekleştirilmesi suretiyle, kayıt dışı ekonominin radikal önlemlerle küçültülmesi, vergi yükünün geniş kesimlere daha dengeli bir şekilde dağıtılması, genel KDV oranının yüzde 18'den en az yüzde 15'e indirilerek, AB ülkeleri ortalaması düzeyine getirilmesi gerekmektedir.
Dahilde işleme rejimi suistimal edilmekte olup, bu suistimal haksız rekabet getirmektedir ve önlenmelidir. Kalitesiz ve tüketime yönelik ürünlerde, Dünya Ticaret Örgütü'nün yetkileri çerçevesinde Çin'den ithalat zorlaştırılmalıdır. Yatırımı Teşvik Kanunu revize edilerek ilçe, bölge ve sektör bazında yeniden düzenlenmelidir. İç piyasanın canlanması için özellikle inşaat ve tekstil sektörlerinde yeni tedbirlere ihtiyaç vardır. Enerji maliyetinin düşürülmesi konusuna mutlaka çözüm getirilmelidir. Tdürkiye'de "CE" işareti verecek kuruluşların olması için çalışmalar yapılmalıdır. Bürokraside hantallığa yol açan aşırı yetkiler bölgelere kaydırılmalı, yerli ve yabancı sermayenin cezbedilmesi için özelleştirme ve dolaysız yatırımlara uygun yatırım ortamı oluşturulmalıdır."
Mustafa Altınok, hazırladıkları önerilere şöyle devam etti:
"İlk ve orta öğretim ile yüksek öğretim sistemimizin '2023 Vizyonu'nu gerçekleştirmeye yönelik olarak, çağdaş bir yapıya kavuşturulmasını, meslek liselerinin sayısının artırılmasını talep ediyoruz. Sanayi ve hizmetler sektöründe son yıllarda hızla artan vasıflı eleman ihtiyacı karşısında, meslek eğitimi sisteminin kalitesi yükseltilmelidir. Tüm meslek lisesi mezunlarına, üniversiteye girişte 1998 yılından bu yana uygulanan katsayı eşitsizliği ve adaletsizliği sona erdirilmeli, meslek liseleri özendirilmelidir. Arz açığı olan pamuk, ayçiçeği, mısır, soya ve kaliteli buğday üretimine destek primi verilerek, üretim artışı teşvik edilmelidir. GAP Projesi'nin tamamlanma süreci hızlandırılmalıdır. Organik tarım ürünlerinin üretim ve ihracatı teşvik edilmelidir. 'E-devlet Projesi' hızla tamamlanmalıdır. Eğitimde ve sanayide bilgi teknolojisi ve AR-GE yatırımları teşvik edilmelidir. Stratejik bir sektör olarak, yazılım teknolojisi ve bilişim sektörü ihracata yönelik desteklenmelidir."
Altınok, önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde bu önlemlerin alınmaması halinde, ekonominin gidişinin çok kötü olacağını ileri sürdü.
"İZMİR'DE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK" İzmir'de yatırım yapmak isteyen işadamlarının belediye tarafından engellendiği yönündeki iddialara da değinen Mustafa Altınok, Türkiye'nin büyük ekonomik sorunlar içinde bulunduğu ve İzmir ekonomisinin beklenen gelişmeyi yakalayamadığı bir dönemde bu tartışmaların yaşanmasının kendilerini üzdüğünü söyledi. İzmir'in bu tartışmayı hak etmediğini savunan Altınok, "Bizim bu konudaki talebimiz; belediyelerin yasal sorumluluklarını yerine getiren tüm yatırımcılara destek olmaları, bürokrasiyi azaltmaları ve İzmir ekonomisinin gelişmesi için çaba göstermeleridir. Yatırımcılar için tüm olanaklar seferber edilmeli, her türlü kolaylık sağlanmalıdır. Statükocu anlayışla bir yere varılamaz" açıklamalarında bulundu.
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Altınok, İzmir'in Türkiye'nin 3. büyük kenti olmasına rağmen, ekonomideki yeri itibarı ile bugün 6. hatta 7. sırada bulunduğuna, Antep ve Konya'nın gerisinde kaldığına işaret ederek, "MÜSİAD olarak biz, İzmir'in problemlerinin çözümü için Ankara çıkartmasını şu anda başlatmış bulunuyoruz. 4 bakan ile randevu alındı. İzmir'de sürekli bir çekişme var. Bu çekişmeler minimuma inmelidir. 'Nasıl olamaz' diye değil de 'Nasıl olur' diye yatırımcının karşısına çıkılsın. Nasıl olur, yatırım İzmir'e nasıl gelir. Büyükşehir Belediye Başkanı'nı da ziyaret edeceğiz. Büyükşehir Belediyesi'nde 'Nasıl olmaz komisyonları' var" ifadelerinde bulundu.
Kendisine Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) İl Başkanlığı'nın teklif edildiği hatırlatılarak, bu görevi kabul edip etmeyeceğinin sorulması üzerine Mustafa Altınok, sahibi olduğu işletmelerin çok büyük işletmeler olmadığını, beşeri ilişkiler ile işlerinin yürüdüğünü, böyle bir görevi kabul etmesi halinde zaafiyete uğrayabileceğini belirterek, sanayici olarak kalmak istediğini, siyaseti düşünmediğini söyledi.