İSTANBUL (İHA) - Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) "ailenin ve toplumun geleceğin korunması" amacıyla Türk Ceza Kanunu'na (TCK) eklenmek istenen zina suçunun olumlu ve gerekli bir çalışma olmakla beraber AB'nin gösterdiği tepkinin anlamsız, çelişkili ve hukuki mantıktan uzak kaldığını bildirdi.
MÜSİAD'dan yapılan yazılı açıklamada, TCK'ya eklenmek istenen zina suçuyla ilgili tartışmaların insan hakları ve toplumsal geleceğin korunması çerçevesinde yapılması gereğine işaret edildi. Zina kavramının birtakım önyargılarla, hezeyanlarla ele alınmaması gerektiği ifade edilen açıklamada, "Devletin yatak odasında ne işi var denerek yapılan çalışmalar hedefinden saptırılıyor. TCK'na eklenmek istenen zina suçu, evlilik akdi yapmış olanları kapsayan ve evlilik akdinin başlıca hükmünü ihlal eden bir davranışın cezalandırılıp cezalandırılmayacağı ile ilgilidir" denildi. MÜSİAD'dan yapılan açıklamada daha sonra şunlara dikkat çekildi:
"Türk toplumunun gelenek, görenek ve dini inancına göre zina, toplumsal vicdanı yaralamakta, toplumun temeli olan aile kurumunu sarsmaktadır. Bu nedenle gelecek nesillerimizi tehdit eden bir virüs gibi algılanmalıdır. Böyle bir tehdide karşı yasal düzenleme yapılması da son derece doğal ve hukuk felsefesi açısından gereklidir. Ayrıca Türk Medeni Kanunu'nda boşanma nedeni sayılan bir durumun TCK'da da suç olarak düzenlenmesi bir çarpıklığı ortadan kaldırdığı gibi töre cinayetlerine karşı da caydırıcı olacaktır."
TCK'nda evli olan birinin, bu evliliği sürdüğü sürece resmi veya dini bir törenle yeniden evlenmesi suç olarak tanımlandığı, aynı kişinin bir başkası ile herhangi bir tören yapmadan uzun veya kısa süreli beraber yaşama girişiminde bulunması hakkında tek bir hükmün bulunmadığı vurgulanan açıklamada, "Eğer devlet evlilik akdini kendi hukuku içerisinde tanımlıyor ise bu akde aykırı durumları da ele almak durumundadır. Her sözleşme ihlali gibi zinanın da bir suç olarak tanımlanması gerekmektedir. Bu suça biçilecek ceza ise şüphesiz ki, ayrı bir tartışma konusudur. Zira ceza kavramı, içinde caydırıcılık unsurunu da taşıması gerektirdiğinden, zina suçunun cezası da sosyal yapı ve kamu eğilimleri göz önüne alınarak ayrıca tanımlanmalıdır. Zina tüm semavi dinlerde günah olmasının ötesinde, toplumsal bir ayıp ve suç olagelmiştir. Bugün de tüm dünyada evli olan çiftlerin eşlerini aldatması, kamu vicdanında bir suç olarak telakki edilmektedir. Yoksa bunlar kamuoyunda skandal olarak değerlendirilmez, magazin basınına malzeme olmazdı" denildi.
TCK'na eklenmek istenen zina suçunun, devletin yatak odasına girmesiyle hiçbir ilgisi olmadığı vurgulanan açıklamanın son bölümünde şu ifadelere yer verildi:
"Evlilik akdi hukuki dairede tanımlamak istendiği için, gayet çağdaştır. Çağdışı suçlamasının kendisi çağdışı bir yaftalama çabasıdır. Ayrıca birçok üye ülkede derogasyonları kabullenen AB'nin de bu konuda yapılan hukuki düzenleme çalışmalarına tepki göstermesi anlamsız, çelişkili ve hukuki mantıktan uzaktır."