Balbay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, 2 Haziran'da Silivri Cezaevi'nde Sözcü gazetesi muhabiri Gökmen Ulu, Cumhuriyet gazetesi yazarları Hakan Kara, Güray Öz ve Musa Kart ile görüştüğünü anlattı.
Silivri Cezaevi'nde güneşin, en uzun günde bile öğleye doğru doğduğunu, ikindiden hemen sonra battığını ifade eden Balbay, cezaevinin havalandırma bölümünün mukavva kutuya benzediğini, bu kutunun içine güneş girebilmesinin zor olduğunu bildirdi. Balbay, güneşin Silivri Cezaevi'ne kasımın 3. haftası veda ettiğini, şubat ortasına kadar da doğmadığını vurguladı.
Silivri Cezaevi'nde mektuplaşmanın, heyet görüşünün, bilgisayarın yasak olduğunu, telefonla görüşmenin haftada birden 15 günde bire indirildiğini belirten Balbay, ziyaret ettiği Ulu, Kara, Öz ve Kart'ın "Gazetecilik yaptık, mesleğin gereklerini yerine getirdik" duygusunda olduklarını söyledi.
Sözcü gazetesinin zaptında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz günü akşam saatlerinde Marmaris'te olduğuna ilişkin internet sayfasındaki haberin delil olarak gösterildiğini belirten Balbay, Gökmen Ulu'nun 15 Temmuz günkü bu haberinden bir gün önce, Marmaris Postası gazetesinin aynı haberi yaptığını anımsattı.
Balbay, Ergenekon soruşturmasının başlatılmasında önemli rol oynayan Fehmi Koru'nun, Sözcü'ye yönelik operasyonun başlatılmasında da aynı rolü oynadığını savundu.
Cumhuriyet gazetesi iddianamesini yazanın, belge olarak kabul edenin hukuk bilgisinden şüphe ettiğini, bunu reddettiğini dile getiren Balbay, elindeki iddianameyi ve Sözcü gazetesi zaptını yere attı. Balbay, "Bu iddianameleri kabul etmiyorum. Bunlar iddianame değildir. Çöpe atsan hurda değeri vardır." dedi.