*MAÇIN CANLI ANLATIMI İÇİN TIKLAYINIZ
Serhat Ulueren (Vatan)
Denizli ile acele görüşüp üçe, beşe bakmadan anlaşıp yarın göndereceksin. Selçuk, Yasin ve Sabri’yi kadro dışı bırakıp sezon sonunda göndereceksin. Sneijder ve Muslera’da para indirimine gideceksin, kabul etmezlerse satış listesine koyacaksın. Ve başarıya aç, isimli-isimsiz oyuncular transfer edeceksin. Yönetim mi? Ortada zaten yönetemeyen bir yönetim olduğuna göre onlar da bırakıp gitmeli mertçe...
Zaman, tembel olan Denizli’yi daha da tembelleştirmiştir. G.Saray’dan da, Milli Takım’dan da iyi tanırım Denizli’yi. Gerçekten ağır, ürkek, üşengeçtir, hastalık hastasıdır Denizli. İyi bir taktisyendir ama kendini yenileyememiştir. Teknolojiyi kabul etmemiş ve lügatına almamıştır. Hiçbir gence yatırım yapmamış, kimseyi parlatamamıştır.
Peki ya Denizli’nin göreve gelirken, Hamza Hamzaoğlu’nun gidişine sessiz kalanlar, ya da “Zaten Hamza mı bizi şampiyon yaptı, kupaları aldırdı. Biz sahada oynadık ve kupaları kazandık, Hamza başarıyı kendine maletti” diyen futbolculara ne diyeceğiz şimdi. Özellikle de bu sözleri sarf eden Selçuk’u görmezden, mi geleceğiz.
Sevgili Denizli, Avrupa’da rezil oldun. Üstelik taraftarını da sefil ettin. Ligde zaten yoktun ama haftalardır insanları kandırıyordun. Ne diyordun? ”Bizsiz bu yarış olmaz. F.Bahçe ve Beşiktaş tökezleyecek, bizim şansımız en az onlar kadar... Arkalarına baktıklarında bizi (G.Saray) görecekler ve korkacaklar...”
Erman Toroğlu (Fotomaç)
Galatasaray'ın bu duruma düşmesinin tek sorumlusu vardır. Kulüp başkanıdır. Çünkü çok şeyi o tek başına yapmaya kalktı. Hamza'yı da gönderen oydu. Mustafa Denizli'yi de getiren oydu. Hamza'nın takımına bakın, Mustafa'nın takımına bakın. Sakın bazı şekilde de insanları aldatmayın.
Neymiş efendim, Galatasaray'ın kadrosu zayıfmış, Galatasaray'ın kadrosuna transfer lazımmış. Beyler! Bu takım geçen sene üç kupayı birden aldı. Aynı kadro değil mi ki takviye de oldu. Bir tek son bir ayda Burak Yılmaz gitti. Onun da zaten varlığı ile yokluğu belli değildi.
Hakan Ünsal (Hürriyet)
Gaziantep karşısında sıradan, kabullenmişliği devam eden, reaksiyon göstermeye cesaret edemeyen ve sadece Muslera ile ayakta kalmaya çalışan bir takım izledik dün gece. Ama bu karşılaşmaların ve kabus sezonun sonunda gidenler de olur. Bu gitmelerin dönüşü yok ve inanın çok pişmanlık duyarsınız.
Avrupa Kupası’nda Lazio karşısında hayal kırıklığı seviyesinde bir oyun ve toprağa gömülmüş ruh hali ile kaybeden Galatasaray için her geçen maç ve hafta daha fazla kötüye giden bir sürecin köşe taşıydı. Kalan haftalarda kaybedilecek her maç, konulmayan her mücadele, yapılmayan her müdahale önce oyunculara sonra Mustafa Hoca’ya sonunda da yönetime ciddi stres ve baskı olarak yansıyacak.
Cüneyt Tanman (Bugün)
Umut sadece çok koşuyor. Bence sorun bu. Ondan istenmesi gereken gol bölgesinde diri kalması olmalı. Dün kaleye şutu yok. 2-0 mağlupken Linnes-Carol değişikliğini de tuhaf.
Aslında kenarda oturanlar, ilginç değişiklikler, yanlış mevkide oynatmalar bana Prandelli’nin dönemini hatırlatıyor. Denizli’nin kafası karıştıkça takım da arapsaçına dönüyor. Kısacası, Galatasaray adına tablo gerçekten içler acısı…
Tanju Çolak (Star)
Üzerinizdekinin Galatasaray forması olduğunu unutmuşsunuz. Takım olarak yenilebilirsiniz. Ancak bu kadar mücadeleden uzak olmanız asla kabul edilemez. Savunma içler acısı, Gaziantepli hangi futbolcu atağa kalkarsa elini kolunu sallaya sallaya kalenin önünde bitti. Yazık çok yazık.
Ahmet Çakır (Zaman)
Bu bir utanç dizisi… Futbolla ilgili durumların bu kadar büyütülmesinden yana değilim ama başka nasıl anlatılır ki… Galatasaraylı futbolcular bu yenilgilerin, birkaç hafta sonra 8.liğe demir atma ve ne yapsan oradan çıkamama anlamına geldiğini umursamaz gibiler.
Oynuyormuş gibi yapmayı yeterli görebiliyorlar. Birkaç adam çırpınıp duruyor, ötekiler de teknik direktörleriyle birlikte bu faciayı seyrediyor. En çok çırpınanı protesto eden taraftar da bu utanç tablosunu tamamlıyor… Maç iyi ki Arena'da değildi. Neler olabileceğini kolaylıkla tahmin edebilirsiniz ama o gün de pek uzak gözükmüyor….
Levent Tüzemen (Takvim)
Galatasaray gemisinin limana yanaşacak gücü yok Mustafa hocam. Takım seninle bir sinerji yakalayamadı. Belki de oyuncular seni istemiyor. Çünkü sahada hiçbir futbolcu "Hoca'ya ayıp oluyor. Adam gibi oynayalım" inancıyla mücadele etmiyor.
Mustafa hocam kadroyla sık oynayarak Galatasaray'ı "Laboratuar" haline getirdin. Selçuk, Hakan Balta, Olcan, Sneijder, Podolski gibi oyunculara diş geçiremedin. Seni büyük hedeflere taşıyan cesaretini gösteremedin. Masaya yumruğunu vuramadın. Sırtını 'Beyefendiler Masası'nda oturanlara dayayarak ayakta kalacağını zannettin.