Her geçen gün mutsuzluk yaşayan insanların sayısında artış görülüyor. Pandemi, iş yerinde, okulda ve sosyal ilişkilerde görülen olumsuzluklar mutluluğu olumsuz etkiliyor. Mutsuzluk kişinin hayattan zevk almamasına neden oluyor. Mutlu olabilmek için olumsuzluklara odaklanmamak, küçük şeylerle mutlu olabilmek gerekiyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın mutluluğu elde etmeyle ilgili önerdiği 3A formülü dikkat çekiyor. Mutlulukta ‘Anlam, Amaç, Arkadaş’ın önemini vurgulayan Tarhan, mantıksal, duygusal ve sosyal zekânın mutlulukta dengeli kullanılması gerektiğinin altını çiziyor.
“Mutluluk, beklentilerimizle elde ettiklerimiz arasında sağlıklı ilişkiyi kurmayı başarmaktır” diyen Tarhan, her yaşın mutluluğu yakalayacak boyutu olduğunu, kişinin her mevsim bir bahçesi olması gerektiğine dikkat çekiyor.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, her yeni gelişmenin üzerine yeni bir şeyin eklenmesi gerektiğini de belirterek özellikle gelecek kuşaklara önemli görevler düştüğünü söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yeni kuşakların bunu daha ileriye götürmesi gerektiğini ve daha iyi geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizim hedefimiz olmalı. Bizim hedefimiz olmuşla yetinmek değil, yeni bir şeyler katmak olmalı.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, hastalıkların tedavisindeki gibi mutluluğun da bir reçetesi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsanlarda mutluluk arayışı ve mutsuzluk derdi var. Baktığımız zaman Sokrates’e, Aristo’ya, Platon’a kadar gidiyor. Tartıştıkları konular mutluluk konuları. Asıl fikir babası Sokrates. Aristoteles ise bunu yazı haline getirmiş.” dedi.
Geçici mutluluklarda kişinin bir süre sonra onu mutlu eden şeyin bitmesiyle hüzne kapıldığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Güzel günler geçince, onun bitişi bile insana hüzün verir. Hüznün bitmesi ise insana haz verir. Mutluluk durumsal değil, mutluluk bir süreçtir. Bu süreci yönetmek gerekiyor. Mutlulukta süreç yönetimini doğru yapabilmek önemlidir.” diye konuştu.
Mutlulukta süreç yönetiminin doğru yapılması için mutlulukla ilgili bir yaşam felsefesine sahip olunması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mutluluk, amansız yaşamak, canının her istediğini yapmak, duvarları yıkmak, zincirleri kırmak, kafana göre yaşamak değildir. Bu aldatıcı mutluluktur. Kapitalist sistem ve popüler kültür, tüketimi artırmak için bu mutluluğu teşvik ediyor. Kazan tüket çarkı içerisinde yaşamaya zorluyor. ‘Kazan, harca, eğlen, 5 gün çalış 2 gün eğlen’ diyor. Şu an ABD’de ortalama insanın hayatındaki yaşam felsefesi bu. Hafta sonu eğlenemezse, çocuğu hasta olursa ya da olumsuz bir şey olursa çok kötü hissediyor kendini.” dedi.
Hedonist mutluluğun insanı mutlu etmediğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hatta bu mutluluğu amaçlayıp da edinemeyenler için bir sendromdan bahsediliyor. Adı Kaliforniya sendromu. Kaliforniya Sendromu Kaliforniya’da çok yaygın olduğu için orada mutluluk araştırmaları da çok yapılıyor. Bizim için Antalya neyse, ABD için de Kaliforniya öyle, eğlence açısından. Oradaki insanlar birçok şeye sahipler, eğleniyorlar, çok hızlı yaşıyorlar. Bütün bunlar var ama insanlar yine mutlu değiller.” dedi.
Mutlu olmayan insanlarda ikinci bir özellik olduğunu, bunun da egosantrizm olarak isimlendirildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bencilliğin krallığındaki mutluluk sahte oluyor. Bencilce bir mutluluk arayışı, sahte bir mutluluk arayışı oluyor. Bencilliğin krallığında yaşıyorsanız mutlu olamazsınız. O an mutlu olursunuz ama sürdüremediğiniz ve kontrol edemediğiniz için elinizden kayıp gittiği zaman daha kötü olursunuz. Ünlü bir Amerikalı aktör var, açıklama yaptı, ‘Bu yaşlılık çok berbat bir şey, ötenazi istiyorum.’ dedi. Ötenazi Kanada’da serbest. Ötenazi için doktora başvuruyorsun. Bir çeşit intihar. Kişi hızlı yaşamış ama yaş ilerledikten sonra aynı şeyi devam ettiremiyor. Halbuki onun mutluluk felsefesi doğru olsa…” dedi.
Yaşam felsefesinin mutlu olmada çok önemli olduğunu da vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yaşam felsefesi doğru şekilde yapılandırılırsa, bir insanın mutlu olmaması mümkün değil. ABD’de yapılan en son mutluluk araştırmasında, kişi başı gayrisafi milli hasıla, 1950 ile 2000 yılları arasında 20 bin dolardan 35 bin dolara çıkmış. Ama aynı tarihlerde yapılan mutluluk araştırmalarında çok mutluyum diyenlerin oranı %30’larda kalıyor. Hiç artmıyor. Onun üzerine ‘Para, mutluluğu satın almaz’ sözünü söylüyorlar. Maddi gücün olması, mutluluğu satın almıyor. Mutluluğu satın almak için muhakkak başka sermayeye ihtiyacın var. Bu da sosyal sermaye, duygusal sermayedir.” dedi.
Mantıksal zekanın, kişiyi zengin edebildiğini ancak sosyal ve duygusal zeka geliştirilmezse mutlu olunamayacağını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mutluluğun formülü, üç zeka alanını da güçlendirmek gerekiyor. Mantıksal zeka, duygusal zeka ve sosyal zeka. Kaliforniya sendromunun üçüncü belirtisine de dikkat çekmek gerekiyor o da yalnızlık. En sonunda mutsuzluk ortaya çıkıyor. Büyük depresyon, intihar olayları artıyor. Özellikle stres altında ve kriz durumlarında daha çok ortaya çıkıyor.” dedi.
“Mutluluk beklentilerimizle elde ettiklerimiz arasında sağlıklı ilişkiyi kurmayı başarmaktır” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Her insanın hayatında beklentileri vardır: Şuyum olsun, buyum olsun, şöyle bir hayata sahip olayım gibi. Onun dışında elde ettikleri ve edemedikleri var. Bunlar arasındaki dengeli ilişkiyi kurabilen mutlu olabiliyor. Elde edemediğine takılırsa mutsuz oluyor. Elde ettiklerinin, sahip olduklarının kıymetini bilse mutlu olabiliyor. Kişinin bu dengeyi sağlaması gerekiyor. Mutluluk, hareket halinde mutluluktur. Mutluluk, kovalandıkça, yakalanacak bir şey değildir. Mutluluk gölge gibidir. İnsan gölgesini yakalamaya çalıştıkça kaçar, yakalayamaz. Siz hedefinize giderseniz, renkli gölge arkanızdan gelir. Onu yakalamak istemeyeceğiz, hedefimize odaklanacağız, doğru yola doğru adımlarla gideceğiz.” dedi.
Sıradan şeylerden mutlu olmayı başarabilmenin önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuklarınla bir arada oturabilmek, bir çay içebilmek, sahip olduğun şeylerden mutlu olabilmek gibi şeylerin kıymetini bilmek mutlulukta çok önemli. Mutlu olabilmek için şükran duygusunun olması gerekiyor. Küçük şeylerden mutlu olabilmek gerekiyor.” dedi.
İnsanı mutluluktan uzaklaştıran üç kavram olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bunları açgözlülük, duygusuzluk ve hırs olarak sıraladı. “Doyumsuz, açgözlü ve bencil olan bir kimsenin mutlu olması mümkün değil” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu kişiler yetinemiyorlar. Daha fazla diledikleri için zalimleşiyorlar. Başkalarının haklarını da yemeye başlıyorlar. Zalim bir zengin oluyorlar ama yalnızlaşıyor ve mutsuz oluyorlar. Bu kimseler mutlu olamaz. Bunun için insanın yaşam felsefesini doğru oluşturması önemli. Kişi mutluluğu arıyorsa 3 A dediğimiz, anlam, amaç ve arkadaşının olması gerekir. Hayatın anlamı, amacı ve arkadaşının olması gerekir. İnsan ilişkisel bir varlık, tek başına yaşamaya göre programlanmamış. Sosyal bir varlık. Sosyal zekasını da geliştirmesi gerek dediğimiz, sosyal yapının bir parçası olmayı hedeflemesi gerekiyor. Benmerkezci bir insan oldukları için mutlu olamıyorlar. Başarılı, zengin oluyorlar ama mutlu olamıyorlar ve hayatlarının sonuna kadar yalnız kalıyorlar.” diye konuştu.