Sınırın Bangladeş tarafında bulunan Cox's Bazaar'daki BBC muhabiri, hükümetin aksi yöndeki talimatlarına rağmen polislerin zaman zaman geçişlere izin verdiğini bildiriyor.
İnsani yardım kuruluşları, yaklaşık 10 bin kişinin de iki ülke arasındaki tarafsız bölgede bulunduğunu belirtiyor. Bu kişilerin de sınırı geçmesi halinde, 70 bin kişinin sınırı geçtiği Ekim ayındaki çatışmalardan çok daha kötü bir insani durumun ortaya çıkacağı belirtiliyor.
BM kurumları ve insani yardım örgütleri, şiddetten kaçanların sığındığı yerlerde ciddi gıda ve tıbbi malzeme sıkıntısının ortaya çıktığını ifade ediyor.
Myanmar'ın batısında bulunan Arakan eyaletinde 1 milyondan fazla Müslüman yaşıyor. Nüfusun çoğunluğu Budist olan Myanmar'daki Müslümanlar, vatandaşlık da dahil olmak üzere birçok temel hakka sahip değil.
Bölgede Ekim ayından bu yana genel olarak çatışmaların durduğu, sakin bir dönem yaşanmasına karşın Ağustos ayı sonunda 20'den fazla karakola düzenlenen baskınlar çatışmaların yeniden başlamasına neden oldu.
Karakollara düzenlenen baskını, kuruluş amacını "devletin Müslümanlar üzerinde uyguladığı zulmü durdurmak" olarak açıklayan Arakan Rohingya Kurtuluş Örgütü (ARSA) üstlendi. Myanmar hükümeti ise ARSA'yı "terör örgütü" olarak nitelendiriyor ve Müslümanlara baskı uygulanmadığını savunuyor.
Myanmar hükümeti, yaşanan çatışmalarda ve ordunun müdahalesi sonucunda yaklaşık 400 kişinin hayatını kaybettiğini ve 11 bin 700 gayrimüslimin de tahliye edildiğini açıkladı.
Hükümetten Cumartesi günü yaptığı açıklamada da şiddetten sorumlu tuttuğu ARSA'nın Müslümanlara ait 2 bin 400 evi kundakladığı ifade edildi.
Ancak İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), ev ve köylerin yakılmasından güvenlik güçlerinin sorumlu olduğunu söyledi.
HRW, uydu görüntülerine ve Bangladeş'e kaçan Müslümanlarla yaptığı görüşmelere dayandırdığı değerlendirmesinde, yaşanan yıkımın "ilk etapta düşünülenden çok daha kötü" olduğunu belirtti.
İNSANİ DURUM DAHA DA KÖTÜLEŞİYOR
Gereken çatışmaların yoğunlaştığı Arakan eyaletinin kuzeyinde gerekse de kaçan Müslümanların ulaştığı noktalarda insani durumun giderek kötüleştiği bildiriliyor.
UNHCR Sözcüsü Vivian Tan, gazetecilere yaptığı açıklamada, Bangladeş ile Myanmar arasındaki sınırın bir kısmını oluşturan Naf Nehri boyunca çadır kentler kurulduğunu ve buradaki kişilerin kamplara yerleştirilmeyi beklediğini söyledi.
Tan, "Mevcut kamplar neredeyse tam kapasiteye ulaştı ve gelenlerin sayısı giderek artıyor. Önümüzdeki günlerde çok daha fazla yere ihtiyacımız olacak" dedi.
Tan, kamplarda çok sayıda hamile kadın olduğunu belirterek, kamplara ivedilikle gıda ve tıbbi malzeme ulaştırılması gerektiğini vurguladı.
Myanmar'da da yaşanan çatışmalar gıda yardımlarının durdurulmasına neden oldu.
Dünya Gıda Programı, en yoğun çatışmaların yaşandığı Arakan eyaletinin kuzeyinde gıda dağıtım programını güvenlik durumunun kötüleşmesi nedeniyle askıya aldığını açıkladı.
Yapılan açıklamada, bölgede yerinden edilmiş durumdaki 250 bin kişinin gıda yardımı aldığı ve bu yardımların kesilmesinden doğrudan etkilenecekleri vurgulandı.