MYNET / ÖZEL HABER CHP'de yeni dönemin adı Özgür Özel oldu. 14-28 Mayıs yenilgilerinin hemen ardından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun başlattığı 'değişim' rüzgarı Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlık koltuğuna veda etmesiyle önemli bir eşiği atlattı. Gazeteci Fatih Portakal, Mynet'e özel yaptığı açıklamada Özgür Özel'in kazanmasında Ekrem İmamoğlu'nun rolüne ayrı bir parantez açarak "Özgür Özel'in zaferi gibi görünse de arkada büyük bir ivme kazandıran kişi Ekrem İmamoğlu" değerlendirmesinde bulundu.
Fatih Portakal'ın gündem yaratacak yorumlarından biri de yerel seçimlerde ittifak kapısının yeniden aralanıp aralanmayacağı yönünde oldu. "Kemal Kılıçdaroğlu olsaydı ittifak olması çok zordu, Özgür Özel ile bu kapı biraz aralandı" ifadelerini kullanan Portakal, önümüzdeki 1 aylık sürece dikkat çekti. İşte Fatih Portakal'ın gündeme damgasını vuracak açıklamaları:
"Ben değişimin olmasını isteyenlerdenim. Sadece Cumhuriyet Halk Partisi olduğu için değil. Seçimden mağlubiyetle çıkmış, seçmenini mutlu edememiş, umutlandıramamış, isteneni veremeyen tüm partilerin değişimde olması gerektiğini düşünenlerdenim.
Değişim olmazsa maalesef gelişim de olmuyor. Statükoya bağlandığınız zaman ister istemez aynı çizgide devam ediyorsunuz ve ülkede daha güçlü olan parti iktidarda kalmaya devam ediyor. Hem merkezi yönetimde hem yerel yönetimlerde böyle bir sonuç ortaya çıkıyor.
Burada değişimin olması bence çok önemli. CHP eğer Kemal Kılıçdaroğlu ile gidecek olsaydı değişen bir şey olmayacaktı. Zaten bu 14 ve 28 Mayıs hüsranından sonra seçmen arasında da çok büyük kopuş yaşandı. Çünkü seçmeni bir şekilde değişime inandırdılar ama değişmedi, iktidar aynı şekilde yoluna devam ediyor. İktidarın hesap vermeden yoluna devam etmesi, olmayan muhalefetin sorunundan kaynaklanıyor. Bir değişim olmasaydı mart ayında başta CHP olmak üzere birçok parti ağır bir yenilgiyle çıkacaktı, bunu görmemek mümkün değil.
CHP ve Türkiye'deki siyasi partilerin iç yapılanması hep lider ağırlıklıdır, liderin sözü geçer. Ama biat etmeyen bir delege yapısıyla karşı karşıya kaldık. Liderine biat etmeyen bu delege yapısı, Kılıçdaroğlu'nun görevi bırakmasına neden oldu. Öncelikle kurultay delegelerini tebrik etmek gerekiyor çünkü ülkenin çıkarlarını düşündüler.
Gelelim bugüne; iki tur yapıldı, iki turda da Özgür Özel seçildi. Kurultay delegelerinden fazlasıyla oy aldı ve iki turlu bu seçimden galibiyetle çıktı. Değişim iyidir, en azından umutsuz seçmen kitleleri üzerinde bir heyecan, umut getireceğine inanıyorum.
Özgür Özel iyi midir kötü müdür, iyi sonuç elde eder mi etmez mi, bunu zaman gösterecek. Bu kurultay bittikten sonraki ilk durak, iki hafta sonra yapılması düşünülen tüzük kurultayı. Tüzük kurultayında, Özgür Özel'in yönetim kabiliyetini ve gerçekten samimi şekilde parti içi demokrasiyi getirmek istiyor mu istemiyor mu, bunu göreceğiz.
Tüzük kurultayından sonra Özgür Özel'in yönetim tarzı hakkında bilgi sahibi olacağız. Gerçekten tüzük kurultayında politbüro oluşturulmuyorsa, o da CHP'deki geleceğini uzun yıllar koltukta oturmak olarak görmüyorsa, herhangi bir başarısızlık karşısında gerekli adımları atabileceğini hissettiriyorsa tüzük kurultayında onu görmüş olacağız. Tüzük kurultayında en önemli göstergelerden bir tanesi de tabandan tavana bir yapılanma, örgütlenme olup olmadığını görebilmek.
Tüzük kurultayı bize bunların şifrelerini verecek. Gerçekten parti içi demokrasi istiyorsa o tüzük kurultayında ön seçimler gelecek mi gelmeyecek mi, mahalle delegelerinden ta milletvekili seçimine kadar ön seçim uygulamasını koyacaklar mı koymayacaklar mı, yaşayıp göreceğiz. Ondan sonra Özgür Özel'in yönetim tarzı hakkında bilgi sahibi olabiliriz diye düşünüyorum. Değişim olduğu için bakmak gerekiyor olaya, olması gereken değişim gerçekleşti.
Ekrem İmamoğlu'na da ayrı bir parantez açmak gerekir. Zeydan Karalar'dan Özlem Çerçioğlu'na, Osman Gürün'den Tunç Soyer'e, Bülent Kerimoğlu'ndan daha diğerlerine CHP'nin birçok ağır topu Kılıçdaroğlu'nun arkasında durdu diye biliyoruz, Özgür Özel'e destek vermediler diye biliyoruz. Hatta Mansur Yavaş bile rengini çok belli etmedi. Rengini en belli eden, 'değişim' diyen kişi Ekrem İmamoğlu'ydu. Aslında bu, Özgür Özel'in zaferi gibi görünse de arkada büyük bir ivme kazandıran kişi Ekrem İmamoğlu. İmamoğlu'nun da hakkını teslim etmek gerekiyor.
Hatta görünmez kahraman kim diyecek olursak, evet vitrinde Özgür Özel görünüyor ama Ekrem İmamoğlu da CHP'deki yerini bence çok sağlamlaştırdı. Günün birinde Özgür Özel ile karşı karşıya gelirler mi, parti başkanlığı için böyle bir şey olur mu, bunu konuşmak için erken. İkisinin de potansiyeli var, ikisi de genç, enerjik, ihtiraslı tarafları var ama şu an ikisi de birbirine muhtaç gibi görünüyor. Muhtaçlıktan dolayı öncelikle yerel seçimi atlatmayı düşünüyorlar.
Az önce saydığım isimler ne olur, yerel seçimde onlarla yola devam edilir mi veya Özgür Özel'in bir tasarrufu olur mu, onu da zaman gösterecek. Ama Özgür Özel'in böyle bir şeyin içine girmemesi gerekiyor, başkanlar başarılıysa arkasında durması gerekiyor. Gereksiz kıskançlık, öfke, siyasi rövanş içerisinde olmaması gerekiyor. Bunların hepsi birikecek, biz 3-4 ay içinde Özgür Özel'in parti içindeki duruşunu, yönetim tarzını ve CHP'deki yapılanmayı göreceğiz.
Bir de yapacağı muhalefetle Erdoğan'ın karşısında tutunup tutunamayacağını da hissetmiş olacağız. Erdoğan karşısında yapacağı muhalefet acaba Erdoğan'ı yıpratacak mı, Erdoğan kesiminden oy alabilecek mi, Erdoğan'ın seçmen kitlesini etkileyebilecek mi, hepsini zaman içerisinde görmüş olacağız.
Eğer değişim olmasaydı yaklaşan yerel seçimlerde CHP'yi çok kötü bir sonuç bekliyordu. Şimdi bu değişim en azından bir heyecan getirdi seçmene. Sandığa küsmüş, gitmek istemeyen, alternatif düşünen seçmen 'Dur bir dakika. Şu adama bir bakalım, en azından radarımızda dursun' dedi. Değişim olmasaydı mart ayında sandıktan hezimetle çıkacak olan CHP'nin durumunun önüne biraz geçmiş oldu. Heyecan geldi ama temkinli bir heyecan. Çünkü Özgür Özel kapalı kutu. Geçmişten siyasetini, heyecanlı, ateşli taraflarını, muhalefetini biliyoruz ama lider olduğunuzda bambaşka oluyor, A takımı çok önemli.
En önemlisi, halkı inandırabilecek misiniz CHP olarak... Kemal Kılıçdaroğlu bunu başaramadı. Acaba Özgür Özel içinde 'halk' geçen bu partiyi halkla birleştirebilecek mi, halka dokunabilecek mi, anlattıklarını halk anlayabilecek mi, önemli olan o. Ancak bu şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısında tutunabilir. 3-4 ay sonra tüm bu sonuçları alacağız. İleride CHP çok daha büyük yarışlara da gebe olacak. Heyecanlı ve çok ses getirebilecek bir döneme giriyoruz.
Kılıçdaroğlu 'Hançerlendik' diyerek bir kere ittifak kapısını kapatmıştı. Meral hanım da zaten o kapıyı kapattı 'Kendi adaylarımızla gireceğiz' diyerek. İttifaksız zor bir durumdan bahsediyoruz. Partilerin Cumhur İttifakı'na karşı bir ittifak yapması gerektiği ortada. Fotoğraf ortada, matematik ortada.
Yeni CHP'ye gelince; Meral Akşener'le ittifak yapar mı? Ben ikinci kanallardan mutlaka görüşme olacağını, diyaloğun kurulabileceğini tahmin ediyorum. O zaman Meral hanım da 'Ben eski iktidarı veya Kemal beyi kastetmiştim ama yeni isimlerle görüşebiliriz' diye bir açık kapı bırakabilir, savunma yapabilir. Özgür Özel de Meral Akşener de matematiğin farkında. Kemal Kılıçdaroğlu olsaydı ittifak olması çok zordu, Özgür Özel ile bu kapı biraz aralandı.
Tabii nasıl bir pazarlık olacağı, bu pazarlıkta hangi isimlerin öne çıkacağı önemli. Ama şu anda aklıma ilk gelen, Özgür Özel'in kafasında bunun olmadığı. Yani ilk başta Özgür Özel'in kafasında A takımını kurmak, tüzük kurultayını demokratik bir hale getirebilme çabasında olup olmadığını göreceğiz, ardından yerel seçimle ilgili hızlı bir çalışma. Bu çalışmada ona destek vermeyenlerin ne olacağı birinci soru. İkincisi; Ankara, İstanbul, Adana, Mersin gibi büyükşehirlerde yine ittifaka gidilir mi, bunu zaman ve tarafların karşılıklı açıklamaları belirleyecek. Önümüzdeki 1 aylık süreçte bence hem ana muhalefet partisinde hem de onunla geçmişte ittifak yapmış İYİ Parti'den gelecek açıklamalara bakmak gerekiyor. Grup toplantıları önemli. Buralardan bu sorunun yanıtını öğreneceğiz."