Doç. Dr. Ata, yaptığı açıklamada, teknolojinin en son geleceği noktanın nanoteknoloji olduğunu ve nanoteknolojiyle tıpta büyük gelişmeler sağlanacağını belirtti. Nanoteknoloji sayesinde ameliyatsız bir dünyanın mümkün olacağını kaydeden Ata, "Nanoteknoloji tıpta önemli bir yere ulaşacak. İnsanları sağlığına kavuşturmak için doktorların nanoteknolojiyi öğrenmeleri gerekiyor.Nanoteknoloji ile ameliyatsız bir dünya mümkün olacak. Müdahale için illa kesmek gerekmeyecek. Nano cihazlarla gerekli lokal bölge müdahalesi sağlanabilecek" dedi.
Nanoteknolojinin tıpta kullanımı ile kanser hastalığının ortadan kalkacağını vurgulayan Ata, "2020'lere kalmaz kanserde büyük gelişmeler sağlanacak. Şu aşamada hastalar, kanserden olmasa bile yan etkilerden hayatını kaybediyor. Hasta, kemoterapi ile iki ölümden birine zorlanıyor. Kemoterapi isminin 'ilaçlı zehirlenme' şeklinde değiştirilmesi gerekir.Artık DNA ve protein ölçeklerinde sadece kanserli bölgeyi, tümörü hedef alan moleküler tedavi mümkün olabilecek. Şimdiden manyetik nanoparçacıkların büyük kanser hücrelerine nakledilmesiyle saniyede 100 bin defa değişen manyetik kutuplaşma sonucu kanser hücreleri iç ısınma yoluyla parçalanabilmektedirler. Yani kemo yerine termo tedavi yapılacak. Aynı zamanda tümör içi kan damarlarını yok edici genler bulunmuştur." diye konuştu.
Nanoteknolojinin endüstri sektörüne büyük yenilikler getireceğini anlatan Ata, "Endüstri günümüze kadar yukarıdan aşağı tarzında imalat yapmıştır. Yani büyük kütlelerden küçüklere, talaşlı veya talaşsız imalat yöntemleri kullanarak indirgenme yapılmıştır.Nanoteknolojiyle küçükten atom veya nano ölçeklerden büyüğe geçiş olacaktır. Tam tersi bir yaklaşım olan aşağıdan yukarı yaklaşımla istediğimiz netlikte cisimler hiçbir kayıp ve atık olmadan imal edilebilecektir. Bu durumda imalat, enerji ve malzeme yönüyle çok az maliyetli olacaktır. Kısaca kırılmayan gözlükler, parçalanmayan bardaklar imal edilecektir" ifadelerini kullandı.
Nanoteknolojinin enformasyan, enerji, biyoloji ve yeni malzemeler gibi dört ana çalışma alanı olduğunu belirten Ata, nanoteknolojinin olumlu yönlerinin yanı sıra olumsuz yönlerinin de bulunduğunu dile getirdi. Ata, "Nanoboyut, insan vücudu bağışıklık sisteminin yabancı cisim tanıma ve imha sınırı olan 200 nanomerte altında olduğundan her şey damar kan hücre duvarı sınırları tanımadan vücuda girer ve beyin dahil her bölgede vize istenmeden serbest dolaşır. Bu durum gerek beyinde, gerekse organlarda büyük hasara neden olabilir. Ayrıca nükleer silah konusunda etki alanı büyük silahlar yapılabilecektir" dedi.
Nanateknolojiye ne zaman geçileceğinin bilinmediğini belirten Ata, "Bu bir süreçtir ve her gün ilerleme kaydedilmektedir. 2020'de birden geçilecek diye bir tarih verilemez" şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Ali Ata, Türkiye'deki nanoteknoloji çalışmalarının yetersiz olduğunu da ifade ederek, "Henüz firmalarımız bu süreci idrak edebilmiş değiller. Ancak hızla ilerleyen sürece uyum sağlanamazsa rekabette sıkıntılar kaçınılmaz olacaktır" dedi.
Ata, nanoteknoloji ile sosyal hayatta da büyük değişikliklerin yaşanacağını sözlerine ekledi.