ADANA (İHA) - Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, fındık tüketimini artırmak için kullanılan ve "aganigi naganigi" gibi sözcüklerle ilgi uyandıran televizyon reklamının benzerinin, geçen yıl dalında çürüyen bu yılda satılmayan narenciye için de çıkış yolu olabileceği söyledi.
Barut, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin narenciye üretiminin önemli bir bölümünün gerçekleştirildiği Adana, Mersin ve Hatay'da üreticilerin geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ürünlerini satamadıklarını bu sorunu çözmek için çeşitli tedbirler alınması gerektiğini ifade etti. Türkiye'nin yaklaşık 2.5 milyon ton narenciye ürettiğini ve bunun 900 bin tonunu ihraç ettiğini, geri kalan 1.5 milyon ton narenciyenin ise iç pazarda tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Barut, "Narenciyenin her yıl dalda çürümesinin önüne geçmek için önümüzdeki en büyük model reklam olarak gösterilen ve fındığın iç pazarda tüketimini artırmaya yönelik reklamın benzeri de narenciye için de çıkış yolu olabilir. Fındığın insan sağlığına olan yararlarını konu eden ve ünlü sanatçı Özkan Uğur'un rol aldığı "aganigi naganigi" sloganının yer aldığı reklamın benzeri için narenciye tanıtım birliği kurulması gerekir. Bütün dünyada ürünün satılması için geçerli olan ilk kural ürünün tanıtılmasıdır. Bu da fındıkta olduğu gibi ilginç ve ürünü tanıtıcı bir reklamdan geçiyor" dedi.
Bu yıl ihracat primlerinin tatminkar olmadığını, nakit ödeme yapılmadığını ve ihracatın düşük olduğunu söyleyen Barut, "Narenciye tüketiminde hala bir açılma yok. Mandalina 20, portakal, 25 YKr'ye satılmasına rağmen alıcı bulamıyor. Buna karşılık büyük kentlerde birkaç YTL'ye satılan portakal, mandalina ve limon, üretim bölgelerinde 10 katı daha az fiyattan bile alıcı bulamıyor. Bütün bunlar yetmiyor gibi iç piyasada tıkanan satışa karşın dış pazarda da rekabet gücümüz yok. Tek dayanak olarak gösterilen ihracat primleri tatminkar değil, üstelik zamanında ve nakit olarak ödenmiyor. Dalında çürüyen servetin sadece üreticinin değil, ülke ekonomisinin de olduğu dikkate alınmıyor" şeklinde konuştu.
Barut, günümüz toplumunun artık televizyon bağımlısı haline geldiğini, yapılan araştırmalarda reklamların tüketici üzerindeki etkilerinin de bilimsel olarak kanıtlandığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Öyleyse bu imkanı neden kullanmayalım? Son dönemlerde tüm televizyon kanallarında sıkça yer alan ve "aganigi naganigi" gibi argo sözcüklerle ilgi uyandıran fındık reklamını son yılların en etkili reklamı olarak görüyoruz. İki kadın sohbet ediyor. Birinin kocası ateşi, diğerinin kocası ise fındığı bulmuş. Burada fındığın kişiye enerji ve güç veren özelliği vurgulanmaya çalışılıyor. Oysa, yine bilimsel araştırmalara göre C vitamini deposu olan narenciye ürünleri de fındıktan geri kalmaz. Güç, enerji ve zindelik vermesinin yanında C vitamini deposu olan narenciye ürünlerinin sağlığa faydaları yeterince bilinmiyor. Biz bunları ilgi çekici reklamla halkın beynine yerleştirmeliyiz. Aksi takdirde narenciye üreticisi, bugünü arar hale gelecek."
Kamuoyunda narenciyeyi tanıtacak kampanyalar yürütülmesinin şart olduğunu dikkat çeken Barut, "Başta limon olmak üzere narenciye ürünlerinin, yemeklerde alınan gıdalardaki vitamini enerji maddesine dönüştürme özelliği var. Bu meyve vücutta enerji oluşumuna büyük katkı sağlıyor. Vücudun örtü dokusunu, bağ dokusunu ve iç organları örten dokuları sağlam ve sağlıklı kılıyor. Narenciyeden konserve, reçel, meyve suyu ve dondurulmuş reçel yaparak da yararlanmalıyız. Ancak en önemlisi ürettiğimizi Narenciye Tanıtım Birliği kurarak tanıtmalıyız. Aksi taktirde narenciyeyi üretip kafamızı kuma gömmenin kimseye faydası yok. Çağa ayak uydurarak ürettiğimiz ürünü tanıtmalıyız" diye konuştu.