Kişilerde gündüz aşırı uyuma eğilimi yaratan narkolepsi hastalığı ile baş etmek tek başına mümkün değildir. Bunun için mutlaka bir uzmandan yardım almak gereklidir. Hastalığın seyri ilk başlarda bireyler tarafından tam olarak anlaşılamayabilir. Ancak ilerlemesi durumunda bireylerin yaşam kalitesini etkiler.
“Narkolepsi ne demek?” sorusuna verilebilecek en net cevap: “Kronik hale gelmiş uyku bozuklukları.” olabilir Narkolepsi teşhisi konulan hastalar genellikle uykuya çok zor geçerler ve kısa süre sonra uyanırlar. Üstelik bu uyanıklık hali de yeterli ve kaliteli uyku alımı sağlanmadığı için çok verimli değildir. Genellikle hastaların uyanık olduğu dönemlerde dikkat dağınıklığı ve odaklanma eksikliği gibi problemler ile karşılaşması muhtemeldir. Düzensiz uyku gün içerisinde hastaların ani uyuma isteği gibi şikayetlerinin olmasına yol açarken bireylerin yaşam kalitesini ciddi oranda etkiler.
“Hastalık nasıl seyrediyor?” sorusu pek çok kişinin aklına takılan sorulardandır. Esasında bu uyku bozukluğunun iki türü bulunur. Bunlardan ilki tıp dilinde katapleksi ismi ile anılan kas sisteminde hasarlara yol açan türüdür. Narkolepsi ve katapleksi aynı anda görülmesi sıklıkla rastlanan bir durumdur. Hastalar böyle dönemlerde istemsiz kas hareketleri sergilerler. Süreç sona erdikten sonra ise hastaların ciddi kas ağrıları meydana gelir. İstemsiz olarak yaşanan kas yoğunluğu sonrasında hastalar genellikle yorgun ve güçsüz olurlar. Bu durum sürekli devam ederek bireylerin ruhsal anlamda ciddi problemler yaşamasına neden olur. Katapleksi görülmeyen narkolepsi türü de vardır. Katapleksi görülen türü tip 1 olarak adlandırılırken katapleksi görülmeyen türü tip 2 olarak adlandırılır. Hastalığın görülmesi 10 yaştan başlayarak 30 yaşına kadar mümkündür. Kronik hale gelmesi ise uzun bir süreç sonucu olur.
Narkolepsi tedavi sürecinde en önemlisi bireyin yaşam kalitesini artırıcı faaliyetlerde bulunmasıdır. Psikolojik kökenli olduğu için kesin bir bitişi yoktur. Ancak klinik tedavi yöntemleri ile birlikte hastalığın seyrinin azaltılması amaçlanır. Tedavi için verilen ilaçların mutlaka bir hekim kontrolünde kullanılması önerilir. İlaçların dozu ve dozun artırılıp azaltılması doktorun önerisi ile mümkündür. Tedavi için kullanılan ilaçlar diyabet ve tansiyon hastası olanlarda bir takım yan etkilere sebep olabilir. Bu nedenle ilaçlar kullanılmadan önce mutlaka doktora sahip olunan hastalıklar hakkında detaylı bilgi verilmelidir. İlaçla tedavi yöntemlerinde genellikle bireyin günlük hayatta uyanık kalması amaçlanır. Bunun için beynin sinir sistemini uyarıcı ilaçlar verilir. İlaçlar ise bazı kişilerde anksiyete, mide bulantısı, baş dönmesi, baş ağrısı gibi yan etkilere yol açabilir. Genellikle doktorlar tedavi amaçlı verdikleri ilacın ilk başta miligramını düşük tutarak vücudun alışmasını sağlar. Daha sonra ise ilaç tedavisinde kontrollü olarak doz yükseltimi yapılır.
Narkolepsi tedavi edilmek için günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte çeşitli yöntem ve tekniklerde araştırılmaya devam ediyor. Ancak henüz kalıcı sonuçların elde edildiği bir yöntem geliştirilmemiştir. Hastalığın psikolojik kökenleri araştırılarak bireylere özel tedavi yöntemleri hekimler tarafından uygulanabilir. İlaçla tedavi her zaman tercih edilen bir yöntem değildir. Davranışsal ve duygusal anlamda hastayı rahatlatıcı yöntemlerde uygulanır.
Narkolepsi tedavisi yapılırken izlenilen yollar bireylere özgüdür. Hastalığın ortaya çıkmasında uykuya geçiş halinde direkt olarak REM uykusuna geçilmesi görülür. Halbuki normal bireylerde REM uykusuna geçmeden evvel yaklaşık bir saat süren bir NREM uykusu görülür. Ancak Narkolepsi hastaları bu geçiş sürecini yaşamadan REM uykusuna geçiş yaparlar. REM uykusu ise rüyaların ve kabusları görüldüğü aşamadır. Hastalar aniden bu uykuya geçtiği için kasılmalar ve karabasan gibi durumlar yaşarlar. Tedavi sürecinde kişinin hastalığa sebep olan bir psikolojik rahatsızlığı olup olmadığı araştırılır. Hastalığın tedavisinde önemli husus bireylerin sürekli bu durumla karşı karşıya kalmış olmaları göz önünde bulundurulur. Hipokretin isimli beyinde uyanıklığı sağlayan hücreler vardır.Genellikle narkolepsi hastası olanların hipokretin seviyesi düşüktür. Bu seviyenin düşük olması ise uyku halini arttıran etmenlerdendir. Tanı konulduktan sonra tedavi yöntemleri arasında beslenme de önemli bir yere sahiptir. Tedavi amacıyla kaliteli ve sağlıklı besinlerin tüketilmesi, sağlıklı yağların alınması, düzenli egzersiz yapılması bireylerin yaşam kalitesini artıracağı için şikayetlerin azalmasını sağlayacaktır. Ayrıca düzenli hekim kontrolü ile hastalığın genel seyrini takip etmek önemlidir.
Narkolepsi belirtileri aniden ortaya çıkan belirtiler değildir. Yavaş yavaş ve bir süreç içerisinde artarak ortaya çıkar. Genellikle sürekli uyku hali, odaklanma probleminin sürekli yaşanması, uykuya geçişte zorlanma ya da çok kısa süreli uykular en önemli belirtiler arasındadır. Bu belirtilerin dönemsel olarak ortaya çıkmasından ziyade aşamalı bir şekilde artması narkolepsi hastalığının önemli belirtileri arasındadır. Hastaların aniden uyuklama hallerinin olması ve bu uyuklamayı kontrol edememeleri önemli belirtiler arasındadır. Hastalığın seyri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bazı bireylerde her gün narkolepsi atağı görülürken bazılarında yılda bir ya da iki kez ataklara rastlanır. Narkolepsi hastalığının kalıtımsal geçmişinin bulunduğu yönünde bazı çalışmalar da yapılmıştır. Hastalığa dair şikayeti olanların ailesel geçmişini araştırarak bu konuda bilgi sahibi olması ve hekime bu durumu anlatması önemlidir. Narkolepsi belirtilerinden bir diğeri de uyku sonrasında hastaların felç olmuş gibi bir hissizlik duymalarıdır. Ayrıca huzursuz bacak sendromu ve uyku apnesi gibi belirtiler de sıklıkla rastlanan şikayetler arasındadır.