En basit tanımı ile kendini beğenmişlik olarak tanımlanan narsisizm tıbbi bir terimdir. Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişilere narsist denilmektedir. Narsist ne demek sorusuna daha detaylı bir cevap arıyorsanız ve TDK’nın tanımını merak ediyorsanız sizin için narsistler ve narsisizm ile ilgili detayları derledik. Yazımızda narsist kelimesinin anlamı ile kökeni, narsisistik kişilik bozukluğunun ne olduğu, narsisistik kişilik bozukluğu olan kişilerin nasıl davrandığı hakkında özet bilgiler bulabilirsiniz. Unutulmamalıdır ki narsisistik kişilik bozukluğu “kendini beğenmişlik”ten çok daha ciddi bir rahatsızlıktır.
Günümüzde selfie deyimi ve paylaşımının çokca olduğu bu zamanlarda, uzmanlar, bu davranışın da bir çeşit narsist hareket olduğunu söylüyor. Narsist olan kişilerin, ilgi görmek için sosyal medya hesaplarını sürekli bu tarz paylaşımlarla doldurduğunu da ekliyor psikologlar. Bu konunun detaylarını haberimizde ilgili haberden okuyabilirsiniz.
TDK yani Türk Dil Kurumu narsist kelimesi için Türkçe karşılık olarak özsever kelimesini vermektedir. Özseverin anlamı da Güncel Türkçe Sözlük’te kendi benliğine bağlanan, hayran olan (kimse), narsist olarak geçmektedir.
Wikipedia’nın Türkiye versiyonunda yani Vikipedi’de direkt narsist değil “Narsisizm” başlığı bulunmakta. Bu başlıkta narsisimin kısa açıklaması insanın kendine tapması, aşık olması olarak verilmektedir.
NKB yani narsisistik kişilik bozukluğu halk arasında genellikle sadece insanın kendini çok sevmesi, beğenmesi olarak görülür. Ancak bu kadar değildir. İlk kez 1968 yılında tanımlanan ve megalomani de denilen narsisistik kişilik bozukluğu insanın kendini aşırı derecede üstün, güçlü, prestijli, her durumda yeterli görmesi ayrıca çevresindekilere zihnin bu durumla meşgul olmasından dolayı zarar verdiğini fark edememesidir.
Yapılan tahminlere göre toplumun yüzde 1’inde narsisistik kişilik bozukluğu görülmektedir.
Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler, başkalarının hakkına saygı göstermeden ve gerçeklerle bağdaşmasa bile daima kendilerini haklı göstererek ve o hedefi, gerekli emeği vermeden bile hakketmiş sayarak en önde, en gözde ve tek olmak isterler. Kendilerini başkalarının yerine koyamaz ve başkalarını anlayamazlar. Sanki her şey sadece kendileri için vardır ve ne olursa olsun her şeyin kendi amaçlarına hizmet etmesi gerekir. Başkalarının fikir ve hareketleri kendi amaçlarına hizmet ediyorsa vardır, aksi halde bu fikir ve hareketler tahammül edilemez düşüncelerdir. Gerçekle bağdaşmayan, başkalarının zararına olup sadece kendi çıkarlarına uygun, kendi plan ve hedeflerine hitap eden maddi ve manevi kazanç sağlayabilecek plan ve hedeflerine ulaşamadıklarında öfkelerine hakim olamaz, saldırganlaşır, çöker, hatta ağır psikotik tablolara girerler.
Kendini beğenme hastalığının adı Yunan mitolojisindeki bir hikayeden gelmektedir. Yunan mitolojisinde bir karakter olan Narkissos tanrıların cezalandırması ile kendine aşık olur.
Yunan mitolojisindeki hikayeye göre çok güzel bir peri kızı olan Ekho bir gün ormanda avlanan bir avcıya rastlar. Narkissos adındaki bu çok yakışıklı avcıdan çok etkilenen Ekho, ona ilk görüşte aşık olur.
En yazık ki Ekho aşkına karşılık alamaz. Narkissos peri kızını uzaklaştırır ve Ekho tam bir kara sevdaya kapılır. Yemeden içmeden kesilir, gün geçtikçe adeta mum gibi erir ve ölür.
Bu duruma şahit olan Olimpos Dağı’ndaki tanrılar Ekho’ya acırlar ve Narkissos’a çok kızıp onu cezalandırmaya karar verirler. Bunun için de Narkissos’u kendine aşık ederler.
Narkissos bir gün yine avlanırken susayınca bitkin bir halde bir su kenarına gelir. Su içek için eğildiğindeyse ise sudaki yansımasını görür ve daha önce fark etmediği yüzünün bu güzelliğinden etkilenerek kendine alık olur. Adeta büyülenen Narkissos, suyun başından ayrılamaz ve sürekli kendini izler. Ne su içer ne de yemek yiyebilir ki o da Ekho gibi sonunda eriyip, kendini seyrederek ölür. Tanrılar Narkissos öldükten sonra onu nergis çiçeğine dönüştürürler.
NARSİSİZMİN DETAYLARI
Sigmund Freud Narsisizmi ‘Dış dünyadan soyutlanan libidonun (cinsel enerji) egoya (ben) yönlendirilmesi’ şeklinde açıklamıştır. Yani libidonun büyük bir depoda toplanır gibi egoda toplanması ve daha sonra nesnelere yönlendirilmesi; fakat kolaylıkla tekrar soyutlanarak egoya yönlenmesi durumudur.
Bebek dış dünya ile ilişki kuramadığı erken bebeklik döneminde gerçek bir narsisizm durumu içindedir. Libido dış dünyaya yönlendirilmemiştir. Bebeğin nesneleri 'ben olmayan nesneler' olarak algılaması aylar alır. 'ben' ve 'ben olmayan' arasında bir ayrım yapamaz. Dış dünyaya ilgi duymuyordur ve dış dünyada bile değildir. Bebek için tek gerçek kendisidir. Acıkması, susaması, üşümesi bebek için tek gerçekliktir. Bu durum 'birincil narsisizm' olarak tanımlanır.
Bebek büyüdükçe dış dünya ile ilişkileri artar ve dış dünya kurallarını öğrenir. Giderek libidosunu nesnelere yönlendirir; nesne sevgisi ve giderek nesnel düşünce ağırlık kazanır. İnsan her ne kadar libidosuna nesne bulabilse de mutlaka görece olarak bir ölçüde narsisist kalır. Bu durumu 'ikincil narsisizm' olarak tanımlanmıştır.
Narsisizm insan için yaşamını sürdürebilmesi açısından bir ölçüde gereklidir. Bazı durumlarda; kişinin narsisizmi toplum için, hatta kendi akıl sağlığı için makul oranlarda değilse; kişi akıl hastalıklarıyla karşılaşabilir. Önemli psikiyatrik rahatsızlıklar olan nevroz, paranoya hatta psikozda narsisizm etkileri görülmektedir. Birincil narsisizmde bebek dış dünyanın ayrımına varmamışken; ikincil narsisizmde dış dünya gerçekliğini yitirmiştir.
Narsisizmin çok özel bir türü de; Roma sezarları, Mısır firavunları, diktatörler gibi çok güçlü kişilerde bulunan türüdür. Bu insanlar adeta nefes alıp yürüyen yeryüzü tanrıları gibidirler kendi gözlerinde. Yaşam ya da ölüm gibi önemli doğa olaylarına bile bir tek cümleyle karar verebilmekteydiler. En büyük korkuları güçlerini kaybetmeleri, ölüm, etraflarındaki herkesin kendilerine düşman olmasıydı. Güçlerinin ve şehvetlerinin bir sınırı yokmuş gibi davranmaya çalışırlar, sayısız insan öldürüp, sayısız şatolar kurarlardı. Varlıklarının kendilerinin de çözemediği sorununu insan değilmiş gibi çözmeye çalışsalar da aslında durumları düpedüz deliliktir. Dış dünya 'ben' olmadığı için, narsisist kişi dış dünyayı anlayamaz/algılayamaz ve bu durum kişide korku yaratır. Diktatör gitgide daha yıkıcı, daha yalnız ve korkak olur.