Hiç bir şey yapamadığım, daha doğrusu ev çevresinde yaptığım şeylerin beni tatmin etmediği hafta sonları olur: Zaman parmaklarım arasında su gibi geçer gider ve tüm hafta sonu boş boş geçti diye hayıflanırım bazen. Ya siz?
Geçen sene takip ettiğim bir seyahat bloggerı, hafta sonları böyle boş geçmesin diye kendisini motive etmek için 12 Trips Challenge başlatmıştı. Yani her ay yeni bir yer görmek. İster on günlük uzaklara bir seyahat, ister şehirdeki bir müzeye günü birlik gezi, ister hafta sonu kaçamağı… #take12trips etiketiyle birçok blogger tarafından örnek alındı. Bu sene, ben de bunu başarmak isteyenlerdenim açıkçası. 2016 hedefim...
Her ay bir gezi kulağa hoş geldiği kadar sanki başarması kolay bir iş gibi geliyor, değil mi? Her ay dört gözle bekleyeceğimiz ve işimizden, gücümüzden, çocuklarımızdan, sosyal hayatımızdan bizi alıkoymayacak gezi planları yapmak hem çok eğlenceli hem de bunları gerçekleştirmek büyük bir başarı.
Aslında söylenildiği kadar kolay değilmiş itiraf etmeliyim. Maddi açıdan özellikle. Bu sebeple her ay yeni geziler yapmayı başaran; ama kendi hayatına da devam eden tecrübeli gezginlerin verdikleri tüyoları okudum ve paylaşmak isterim:
2016’da daha çok gezmek istiyorsak, gezmeyi baş köşeye oturtmalıyız evvela ve bahaneler uydurmayı bırakmalıyız. Dışarıda bir akşam yemeği fiyatına, uçak biletleri satın alır olduk. ‘Param denkleşmiyor’ demeyin, oturup evde pişirin. Pişman olmazsınız. Söz. ‘Vaktim yok’ da bahane olamaz. Madem seyahat etmek istiyoruz; o zaman vakit yaratacağız.
Planlamaya hemen başla...
Kalemle yazıp çizebileceğiniz, eski tip bir takvime resmi ve dini bayramları, okul tatillerini, önemli doğum günleri ve yıl dönümlerini işaretleyin. Henüz kimse plan yapmadan bizim planımız olsun. Bu takvime göre de hangi hafta sonu nerede olmak istediğimizi belirleyelim.
Kocamız veya en yakın arkadaşımız bile olsa bir kişiye bağlı kalmamakta fayda var. Bu 12 geziyi, kocamız, ailemiz, arkadaşlarımız, kendi başımıza olacak şekilde farklı gruplarla planlamak daha uygun olabilir.
Bir arkadaş grubuyla oturup ortak ve uygun günü bulmak zor. Herkesin mutlaka bir işi çıkar. En güzeli, ‘Kim Nisan’da 2 günlüğüne Abant’a gelmek ister? Otel 100 TL, yol 55 TL. Haydi rezervasyon yapalım!’ demek… Organize edebilme yeteneği bu işin olmazsa olmazı!
Ne kadar erken uçak bileti alırsak, o kadar ucuza uçarız. Yılın ilk ayını, yıl içinde yapılacak geziler için uçak bileti almakla geçirmek çok doğru olur. Soğuk ve karanlık kış günleri, gelecek aylardaki gezilerin uçak biletleri ile şenlenir.
Bunun için öncelikle birikmiş paramız veya kredi kartımız olmalı elbet. 'Yılbaşı ikramiyesi hiç bu kadar mutlu etmemişti Ekim ayında, değil mi?' diye söyleceğiz ardından… Kredi kartını mil toplayan bir bankadan almak, bazı uçuşları indirimli veya ücretsiz uçmamıza olanak verir.
Üstelik eğer uçak biletini satın alırsak, iptal etme şansımız hemen hemen yok gibi. Yani o gezi öyle de böyle de yapılacak, o zaman bir şekilde yaratılacak. Patrondan o izin kopacak!
Ben genelde öncelikle Skyscanner’a bakarım uçak biletleri için. Özellikle de yolculuk yeri ve zamanı esnekse çok uygun fiyata uçuşlar bulmak mümkün.
Kısa tatiller için bagajsız opsiyonla uçmak da seyahatleri ucuza getirir. Çocukla pek mümkün gibi görünmese de, az eşya her zaman iyidir. Bunu deneyeceğim bu sene.
İş, gezmemek için bahane olmasın. Çocuklar da! Çocukları bırakacak yer yoksa onları da yanınıza alın, benim gibi. Okul tatillerini ve eğer geliyorsa kocanızın ajandasını da düzenleyin. Herkes çok önceden bilsin.
Güzel bir otelde ve mevkide kalıp bütçeyi saçmak veya sadece yatmak için kullanacağız, temiz olsun gerisi önemli değil diyerek bilinmedik yerde kalıp bütçe yapmak. Bu kısım size kalmış. Üstelik otel seçerken, 6 ay önce veya 6 hafta önce rezervasyon yapmanın pek farkı yok sanki, yer bulma derdi olan nadide bir otel değilse.
Benim favorim, İtalya ve Londra için kullandığım Airbnb. Çocuklarla oldukça rahat ve ekonomik. Home swap, denilen tatil süresince ev değiş tokuşu yapmak ise en ucuz olan konaklama şekli. Fikir açısından evim de evimci biz Türkler'e pek uymuyor; ama denenebilir.
Her ay uçağa atlayıp bir yere gitmek çocuklu gezgin olunca pek gerçekçi durmuyor. Bazı aylar, diğer aylar için bütçeden kısmak gerekebiliyor. Ya da benim durumumdakiler için okul tatil olmuyor. O zaman eve yakın opsiyonları değerlendirmeliyiz.
Evimizden 1-2 saat uzaklıkta öyle çok yer vardır ki henüz görmediğimiz! Misal İzmir’de yaşıyoruz; Urla, Çeşme, Alaçatı, Gümüldür, Dikili, Ayvalık, Foça, Manisa, Ödemiş, Selçuk, Didim, Şirince, Kuşadası, Bergama… Müthiş değil mi? Üstelik bir geceyi bir saat uzakta geçirmek bile bazen milyonlarca kilometre uzaktayız hissi uyandırabiliyor.
Haydi bakalım, kimler benimle 12 ayda 12 gezi yapıyor? #12ayda12gezi etiketi ile Instagram ve Twitter coşsun!
Bu planın sosyo-ekonomik olarak sürdürülebilirliği için yazı dizisi devam edecek. Siz ikna olana dek... Devamını buradan okuyabilirsiniz.
Not: Yazımı beğendiyseniz veya başkalarının işine yarayacağını düşünüyorsanız, lütfen paylaşın... Teşekkürler!