SPOR

Nasıl yani dedirten an! 'Ancak bu kadar ezilebilir'

Spor yazarları Fenerbahçe'nin Manchester United'ı 2-1 mağlup ettiği mücadeleyi değerlendirdiler.

Nasıl yani dedirten an! 'Ancak bu kadar ezilebilir'

Bravo genç adam

Sol çizgi ikilimizden Hasan Ali çıkarken kaptırdığı toplarla üzdü, dün bu kritik kayıplar bize fatura olarak dönmedi ama Hasan daha dikkatli olmalı. Partneri Volkan’ıysa uzun zamandır savunmada bu kadar aktif görmemiştim. Sanırım Volkan’ın savunmaya bu yerinde katkısı, Advocaat etkisi. ManU’yu alt edenlerin hepsi tarihe geçti ama birine ayrı parantez açmak gerek: Sow belki biraz hayalci, bazen bu hayalciliği başına da iş açabiliyor. Ama bazen de öyle güzel bir noktada gerçekleşiyor ki düşleri, dün geceki gibi harika anlar yaşayabiliyor Moussa. Bravo genç adam, hayal kurduğun için. (Uğur Meleke / Hürriyet)

Fenerbahçe neden böyle?

Ama Fenerbahçe erken golü bulup, Manchester hücum etmek zorunda olunca oyun tam Fenerbahçe'nin istediği gibi oldu. Onlar yüklendiler, sarı-lacivertliler kapandı. Topa vurmadan akıllı çıkınca da bu sefer Manchester defansı zorlandı. Bakmayın skorun 2-0 olduğuna. Maç çok rahat 4-1, 5-1 olabilirdi. O zaman benim aklıma şu geliyor: Fenerbahçe'de oynayan özellikle de ithal futbolcular yurt dışı maçlarını, hele böyle vitrin maçlarını çok daha fazla özel görüyorlar. Buna yerli futbolcular da ekleniyor o zaman Fenerbahçe'deki bu manzara ortaya çıkıyor. Madem böyle oynuyorsunuz kardeşim, Türkiye Ligi'nde neden saçma sapan işler yapıyorsunuz! Sarı-lacivertliler bundan sonra bayağı iyi gider dedik. Söyleyenlerin başında da ben geliyorum. Sonra taca çıktık. Aslında Fenerbahçe'nin ana fikri bu. Neden böyle maçlar iyi, neden bazı maçlar kötü? (Erman Toroğlu / Sabah)

Lens herkese gösterdi

İddia ediyorum, Fenerbahçe’nin bu iki golü tüm Avrupa kupası maçları içinde “gecenin golleri“ seçilecektir... Lens geldiğinde belki de antrenman yetersizliğinden “sıradan“ bir oyuncu gibiydi... Antrenmanı yedikçe “sıra dışı” olduğunu herkese gösterdi... Advocaat’ın geldikten sonra yaptığı tek transfer ve açıkcası tam isabet... Manchester United için “bu sene iyi değil, toparlayamadı“ diyebilirsiniz... Ama şu unutulmasın, bu takım son Liverpol maçında rakip kaleye tam 39 şut, 19 korner attı... (Şansal Büyüka / Milliyet)

Gerçek Fenerbahçeli yalnız bırakmaz

Fenerbahçe’nin savuma anlayışı geniş alanları öyle kapattı ki, çıkana kadar Pogba, girdikten sonra İbrahimovic, meşhur Rooney son üç dakikaya kadar topla bile buluşamadı... Bazı maçlar vardır topunuzla tüfeğinizle saldırırsınız, bazı maçlar vardır, savunmanız ile ayakta kalıp, kazanmayı başarırsınız... Bu müthiş zaferde iki göz kamaştıran gol öne çıkmış olsa bile, aslan payı Fenerbahçe’nın lideri konumunda görünen Skrtel’in yönettiği savunma anlayışı ile geldi... Üstelik ilk yarıda ciddi baskı yiyen Fenerbahçe, ikinci yarıda yorulmak yerine daha fazla hücuma çıkarak, topu daha fazla ayağında tutarak, bir gol daha bulup, üç net pozisyon kaçırarak, gerçek günlerinin sinyallerini vermeye başladı... (Şansal Büyüka / Milliyet)

Umarım barışma maçı olur

Umarım bu maç, Fenerbahçe seyircisi ile Başkan’ın, takımın da barışma maçı olur... Gerçek Fenerbahçelinin bu takımı sahada yalnız bırakmaya, öksüz bırakmaya hakkı olmadığını düşünüyorum... (Şansal Büyüka / Milliyet)

Biri Feyenoord maçıydı, biri de bu

Fenerbahçe'nin bu sene seyrettiğim ikinci iyi futbol oynadığı maçtı. Biri Feyenoord maçıydı, biri de bu karşılaşma. Şimdi şunu diyebilirsiniz, "Kardeşim bu Manchester United, yıllardır seyrettiğimiz en kötü Mancehser United!" Tamam bu yoruma varım. Ben de aynı düşüncedeyim. Ama Manchester United her zaman Manchester United'dır. 90 dakikayı televizyondan seyrettim, şunu gördüm; Fenerbahçe takımının tümü kaleci hariç maç boyunca hep ekrandaydı. En ileri uç ile stoperlerin en gerisindeki arasındaki mesafe hiç bir an 40-50 metre olmadı. Hep 30 metrede kaldı. Ve böyle olunca, özellikle de ilk golü bulunca bu sefer Manchester United sıkışmaya başladı. İlk golü Manchester United bulsaydı, o zaman Fenerbahçe için işler kötü olabilirdi. (Erman Toroğlu / Sabah)

Mourinho artık Türkiye'ye gelip çalışabilir

Gelelim Jose Mourinho'ya: Büyük transferler, dün akşamki görüntü ve İngiliz Ligi'ndeki görüntü. Bu maçtan bir gün evvel yapılan basın toplantısında Mourinho, enteresan şeyler söyledi. Portekiz'de ilk teknik direktör olduğunda, ilk transfer teklifi Türkiye'den gelmiş ona... Türkiye'de futbola karşı tutku fazlaymış. Yani mesaj üstüne mesaj... Ama şunu net söyleyebilirim. Dün geceki Manchester United'ı gördükten sonra Mourinho artık Türkiye'ye gelip çalışabilir. Gelir bize 1-2 yalan dolan çalışır, dinlenir. Yeni bir Mourinho olarak, kendini Avrupa'da unutturmuş bir Mourinho olarak tekrar Avrupa sahnesine çıkabilir. Geçmiş yıllarımıza bakın, çok örnek göreceksiniz. (Erman Toroğlu / Sabah)

Tabelaya 1-0'ı astılar

Mourinho bir Türk atasözü ile kenardan bakıyordu takımına; "Kötüye gitmeye görmesin işin, muhallebi yerken kırılır dişin..." Havalıyım-cıvalıyım; daha 53 yaşındayım derken, "gık" bile dedirtmeden, tabelaya 1-0'ı astılar. Volkan Demirel'in kalesine gelmeye çalıştılarsa da, çok organize ve konsantre bir defansif anlayış ile karşılaştılar. Mourinho muhtemelen "otobüs çektiler" diyecektir. Kendisinin çokça yaptığı gibi. Tabelayı ele geçirmek aslında maça hükmetmek, sonrasında topun kimde olduğu önemli değil. (Gürcan Bilgiç / Sabah)

Advocaat'ın, oyuncuların yeniden doğması

Advocaat'ın "hinliği" Emenike'yi oyuna almasıydı. Muhtemelen gidişata göre planlanmış bir değişiklikti. Lens'in rakip kaleciyi bile seyirci yaptıracak güzellikteki frikik golünün ardından, "Tam O'na göre" bir ortam oldu. Üç tane fırsatı kaçırdı. Destan sadece Sow'un mucizesinde kalmayabilir, tabelaya da yazılabilirdi yani... Bu sadece bir galibiyet değil, Advocaat'ın da, oyuncuların da yeniden doğması, büyük takım olduklarını hatırlamasıdır. Birlikte olduklarında başarabildiklerini anladılar. Bundan sonra başka olacaklardır. Bir de taraftar tribünlere dönerse, eksikler tamamlanır. (Gürcan Bilgiç / Sabah)

İlk defa Alper'i beğendim

Fenerbahçe coşkulu, disiplinli ve yardımlaşmalı takım savunmasıyla rakibine net pozisyon vermedi. Bu takım savunmasının başarılı olmasındaki en önemli etkenlerden birisi de ileri uçta yer alan üç oyuncunun da defansif katkıyı hiç ihmal etmemeleriydi. Fenerbahçe bu yarıda iki kere kontratağa çıkabildi. Bütün futbolcular ellerinden geleni fazlasıyla yapmaya çalıştı. Ben en çok son bir buçuk senedir ilk defa Alper'i beğendim. Tabii ki bu mücadele UEFA'da haftanın maçı olacaktır. Çünkü üç gol de birbirinden güzeldi. Bana göre Fenerbahçe'ye verilebilecek en büyük zarar fizik açıdan güçsüz olan Robin Van Persie'nin sürekli ön plana çıkarılması... (Ömer Üründül / Sabah)

3-0 kaybettiklerini unutmuşlar

İstanbul'a indiklerinde Jose Mourinho ile Manchester United'lı oyuncuların havalarından geçilmiyordu. İlk maçta 4 gol attıkları için "Yine atarız" modundaydılar. Alaycı tavırlarla bıyık altından gülüyorlardı. Karşılaşma öncesi kaldıkları otelin bahçesinde antrenman yaparak Türk medyasına "Görün bakın biz nasıl bir takımız" cakasını satıyorlardı. Fenerbahçe'yi o kadar küçük görmüşlerdi ki, İsveçli yıldızları Zlatan İbrahimoviç'i kulübede oturttular. Oysa Kadıköy'de çok önceleri 3-0 kaybettiklerini unutmuşlardı. (Levent Tüzemen / Sabah)

Yürekleriyle oynayarak kazandılar

Mourinho, Zlatan İbrahimoviç'i, "Bizi fena kızdırdınız şimdi olacakları göreceksiniz" havasında oyuna aldı. Ancak uzun haftalar sona dolu tribünlere oynayan Fenerbahçeli futbolcular dikkatli, mücadele gücü yüksek bir oyunla Manchester'a karşı pozisyon vermedikleri gibi mükemmel bir direnç gösterdiler. Top yapacak alan bırakmayan Manchester'lı futbolcuların sinir kat sayısı yükseldi ve işi bir ara kabadayılığa kadar götürdüler. Lens'in dünyanın en iyi kalecilerinden sayılan David de Gea'ya attığı mükemmel frikik golü M.United'ın Kadıköy'de bir kez daha teslim olduğunun belgesiydi. Fenerbahçeli oyuncular bu zaferi yürekleriyle oynayarak kazandılar. (Levent Tüzemen / Sabah)

Hakemi çimlere gömdüler

Maçın Sırp hakemi Milorad Mazic; UEFA’nın seçkin hakemler listesi olan Elit hakem kadrosunda. Bunca kariyer ve tecrübesine rağmen dünkü maçta İbrahimovic, Mazic’i Saraçoğlu Stadı’nın çimlerine gömdü. Maçın 39. dakikasında İbrahimovic top taca doğru çıkarken anlamsız bir şekilde Kjaer’e ayağıyla vurdu. Daha sonra sinirlenip tepki gösteren Kjaer’in boğazına sarıldı. Görevi İbrahimoviç’e kart göstermek olan Mazic, arabulucu gibi tarafları ayırmaya çalıştı. Eliyle kendisine dokunan Mazic’e sinirlenen İbrahimovic, hakemin elini itti. Tepkisiz Mazic o dakikada sıfırı tüketti. (Deniz Çoban - Fanatik)

Sürpriz, Van Persie’nin yokluğu oldu

Eldeki oyuncular düşünüldüğünde sahaya sürülecek Fenerbahçe takımı kaleden Topal/Souza hattına kadar neredeyse alternatifsizdi. Dick Advocaat bir gün önce, “Volkan ve Lens bize savunmada yardım etmek zorunda” dediği için de geriye ‘iki bilinmeyen’ kalmıştı. Sow tahmin edilebilirdi. Sürpriz, Van Persie’nin yokluğu oldu. Ve ilk devre boyunca görüldü ki, Alper’in sahadaki varlığı takım savunması açısından son derece doğru bir karardı. Sow’un erken gelen spektaküler golünden sonra yapılacak şey, özel oyunculardan kurulu ManU’ya karşı ‘düzene sadık kalmak’tı. Fenerbahçe bunu ilk yarı boyunca her oyuncusu ve her hattıyla başarıyla uygulayıp rakibine haniyse pozisyon bırakmadı. Bırakmadığı gibi özellikle Lens üzerinden ciddi tehditler de yarattı. (Cem Dizdar - Fanatik)

Emenike 69. dakikada golü bulsa...

Bu seviye maçlarda bir başka gereklilik de, ‘serin kalmak’tır. (Bu durumun İngilizcesi ‘cool’ olabilir!...) Bunun için de formül açıktır; kenardaki kibirli (Mourinho) ile sahadaki kibirliye (İbrahimoviç) karşı sakinliği ve eğlenceyi kullanmak... Rakibe aldıracağın kartı yok yere almayacak yani Volkan Demirel gibi davranmayacaksın! İkinci devreye de aynı düzen, aynı güvenle başladı Fenerbahçe. Oyun merkezini ister istemez biraz geri çektilerse de bu, saha içi etkiyi ManU’ya bıraktıkları anlamına gelmiyordu. Lens’in muazzam golünden sonra iyiden iyiye güvenli oynamaya başladılar. Herkes fazladan iş yapıyordu. Hocalarına kulak vermiş Lens ve Volkan beklerin önünde çalıştı, durdu. Alper, top rakipteyken savunmacı, top takıma geçince anında hücumcuya dönüştü. Tüm bunların karşılığında ise henüz soğuk olan Emenike 69. dakikada golü bulsa işi o an bitecekti. (Cem Dizdar - Fanatik)

5 dakikalık kâbus!

O pozisyon ve devamında gol olmadı belki ama Fenerbahçe o andan sonra her çıktığında ManU’ya ceza sahasını dar etti. Gol pozisyonlarında yüksek yüzde tutturabilseler onca parayı harcayan Mourinho eminim İngiliz gazetelerine uzun süre elini sürmezdi!.. Ancak biraz da değişikliklerin yarattığı ‘düzen bozukluğu’ndan Rooney’nin golü geldi ve 89 dakika yolunda giden maç beş dakikalık bir kabusa döndü. Neyse ki, ManU için yeterince zaman kalmamıştı. (Cem Dizdar - Fanatik)

Maçın kırılma anı

M.United gibi her şartta topa sahip olmak isteyen takımları zehirleyecek bir senaryoya sahipti Fenerbahçe. Oyunun her saniyesinde Mourinho’ya karşı hep bir adım öndeydi. Josef De Souza filmin başrol oyuncularından biriydi. Pogba sakatlanıp çıktıktan sonra Mourinho, Zlatan’ı oyuna alınca Souza Fenerbahçe’yi merkezde daha güçlü tuttu. Bence maçın kırılma anlarından biriydi bu değişim. (Serkan Akcan - Fanatik)

En güzel şey Lens

Fenerbahçe’nin topa hükmeden bir orta sahası yok, kabul. Ama Lens gibi oyuna yön veren müthiş bir kanat forveti var. Son yıllarda Fenerbahçe’nin başına gelmiş en güzel şeylerden biri Lens. Advocaat’ın senaryosunu kusursuz icra eden başrol oyuncusuydu dün gece. Frikikte topun başına geldiğinde duruş açısı çok müsait değildi. Ama sağ ayağıyla öyle bir çevirdi ki, De Gea barajın üzerinde topu gördüğünde artık her şey için çok geçti. (Serkan Akcan - Fanatik)

Fark olurdu

Siz bakmayın son dakikalarda yaşadığımız ızdıraba, heyecana. Evet, yüreğimiz ağzımıza geldi ama bu kadar güzel bir gecede muhakkak ki kusur da olacaktı. Şayet Emmanuel Emenike biraz becerikli olsa F.Bahçe maçı farka bile götürebilirdi. (Ersin Düzen - Vatan)

Gelişimi görüyorduk

Fenerbahçe son 10 dakika hariç oyun disiplininden hiç kopmadı. Herkes birbirine yardımcı oldu ve maç da bu sayede yüksek tempoyla oynandı. Her ne kadar Manchester United kötü günler geçirse de Premier Lig’in fizik kalitesi bütün Avrupa’yı ezer. Ama F.Bahçe yine son 10 dakikaya hiçbir şekilde ezilmedi. Aksine bu kadar topun peşinde koşmasına ve yoğun prese rağmen ayakta kalmayı başardı. Aslında F.Bahçe’deki bu gelişimi Süper Lig maçlarında da görmeye başlamıştık. (Ersin Düzen -Vatan)

Kimseye haksızlık etmemek gerek

Kimseye haksızlık etmemek gerek ama sadece golleriyle değil sahada kaldıkları süre boyunca yaptıklarıyla Jeremain Lens ve Moussa Sow geceye damga vurdular. Bu galibiyet çok şey demek. Takımın özgüveni, taraftarın da takıma inancı arttı. Kadıköy bu taraftarı özlemişti. Umarım sezon boyunca aynı atmosferi görmek mümkün olur. Çünkü F.Bahçe taraftarıyla daha güzel. (Ersin Düzen -Vatan)

Advocaat'ın otobüsü

Fenerbahçe’de görevini kötü yapan tek bir oyuncu bile yoktu. Herkes bu olağanüstü galibiyette büyük pay sahibi oldu... Ama bir kaç oyuncuyu öne çıkarmak lazım... Kaptan Volkan, müthiş bir tecrübe olduğunu bir kez daha gösterdi. Rooney’in golüne yapacağı bir şey yoktu. ManU’nun bir tek ciddi pozisyonu vardı. Orada da müthiş bir reaksiyon ile golü önledi. Lens; attığı gole şapka çıkarmayacak tek bir kişi yoktur. Ama golün dışında da muazzamdı... Emenike’ye iki tane çok iyi gol pozisyonu getirdi, “al da at” dedi. Ama Emenike bir türlü onu anlayamadı. Alper ilk yarı biraz fizik olarak düşük gözükse de ikinci yarının belki de en kritik oyuncusuydu. Ondan istenen topu rakip sahaya götürmesiydi ve orada zaman kazanmasıydı. Alper hem onu yaptı hem de savunmasına destek sağladı. Ve Hasan Ali Kaldırım ile Skrtel.. Onlar için söylenecek çok şey var. Ama yerim dar özet yapayım... Mükemmeldiler...

Son satırımız da İbrahimovic karşısında aciz bir görüntü sergileyen maçın hakemi Mazic’e... Bir hakem büyük takım karşısında ancak bu kadar ezilebilir. Mazic, kendini takımdan üstün gören kibirli İbrahimovic’in de altında kaldı. Gözünün önünde Kjaer’in boğazını sıkan ardından kendisine dokunduğu için elini iten İbrahimovic’e bırakın kart göstermeyi uyarıda da bulunmayan Sırp hakem sahanın en zayıf halkasıydı. (Tayfun Bayındır - Milliyet)

Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler