NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, İttifak’ın IŞİD’e karşı savaşmak üzere Suriye’ye asker göndermeyeceğini açıklarken “Bu savaşta Müslümanlar ön cephede, kurbanlar Müslüman. Bu mücadeleyi onlar için yürütemeyiz” dedi
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İttifak’ın IŞİD’e karşı savaşmak üzere Suriye’ye asker göndermeyeceğini, bunun yerine yerel güçlerin kuvvetlendirilmesi gerektiğini söyledi.
“Bu savaşı Müslümanlar için yürütemeyeceğiz” diyen Stoltenberg’in din vurgusu şaşkınlık yarattı.
İsveç gazetesi Tages-Anzeiger’a konuşan NATO Genel Sekreteri, Suriye’deki çatışmanın Batı ve İslam dünyası arasındaki bir savaş değil, “radikalizm ve terörizme karşı savaş olduğunu” söyledi.
Stoltenberg, “Bu savaşta Müslümanlar ön cephede. Kurbanların çoğu Müslüman ve IŞİD’e karşı savaşanların çoğu da Müslüman. Bu mücadeleyi onlar için yürütemeyiz” şeklinde konuştu.
Stoltenberg, kara gücü gönderme seçeneği sorulduğunda, “Bu, koalisyonun ve NATO müttefiklerinin gündeminde yok.ABD’nin sınırlı sayıda özel kuvvetleri var. Ön planda olan şey ise, yerel güçleri kuvvetlendirmek. Bu kolay değil ama tek seçenek bu” dedi.
Genel Sekreter, Rusya ile yaşanan krizin ardından NATO’nun Türkiye’nin hava savunma kapasitesini artırmasına yardım ettiğini hatırlatarak, “Noel bayramından önce” İttifak’ın Türkiye’ye yönelik bir önlem paketi kabul edeceğini söyledi.
Türkiye, NATO’nun Müslüman çoğunluğa sahip tek üye ülkesi.
NATO
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (kısaca KAAÖ; İngilizce: North Atlantic Treaty Organization, kısaca NATO; Fransızca: Organisation du traité de l'Atlantique Nord, kısaca OTAN), 4 Nisan 1949'da 12 ülke tarafından imzalanan Kuzey Atlantik Antlaşması'na dayanarak kurulan ve farklı dönemlerde 16 ülkenin daha katıldığı uluslararası askerî ittifak. Örgüt üyeleri herhangi bir dış güçten gelebilecek saldırıya karşı ortak savunma yapmaktadır. NATO'nun merkezi, örgütün Kuzey Amerika ve Avrupa'daki 28 üyesinden biri olan Belçika'nın başkenti Brüksel'de bulunmaktadır. 22 ülke NATO'nun "Barış İçin Ortaklık" adlı girişiminde yer alırken 15 ülke kurumlaşmış diyalog programlarına dahildir. Tüm NATO üyelerinin toplam askerî harcaması, dünyadaki savunma harcamalarının %70'inden fazladır. Üyelerin savunma harcamalarının GSYİH'lerinin %2'si kadar olması gerekmektedir.
NATO, Kore Savaşı üye ülkeleri harekete geçirene ve yüksek rütbeli iki ABD'li komutanın yönlendirmesiyle birleşik bir askerî yapı kurulana kadar siyasi bir ortaklıktan ötesi değildi. Soğuk Savaş süreci, 1955'te kurulan Varşova Paktı'na üye ülkelerle çekişmelere yol açtı. Avrupa ülkeleri ile ABD arasındaki ilişkilerin gücü üzerindeki şüpheler, bağımsız Fransız nükleer caydırıcılığına ve 1966'da Fransa'nın NATO'nun askerî kanadından çekilmesine yol açan NATO savunmasının olası bir Sovyet işgaline karşı güvenilirliğine olan şüpheler ile birlikte zaman zaman artış gösterdi. 1989'da Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra örgüt, Yugoslavya'nın dağılması sürecinin içine çekildi ve ilk askerî müdahalelerini 1992-1995 yıllarında Bosna-Hersek'te ve daha sonra 1999'da Yugoslavya'da gerçekleştirdi. Politik olarak ise eski Varşova Paktı ülkeleriyle iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. Bu ülkelerin bir kısmı 1999 ve 2004'te ittifaka katıldı.
Kuzey Atlantik Antlaşması'nın örgüte üye ülkelerin silahlı bir saldırıya uğrayan herhangi bir üye ülkeye yardım etmelerini öngören 5. maddesi, NATO tarihinde ilk ve tek kez 2001'deki 11 Eylül saldırılarından sonra uygulandı. Gerçekleştirilen bu saldırıların ardından askerler, NATO liderliğindeki ISAF'in emrinde Afganistan'a konuşlandırıldı. Örgüt aralarında Irak'a eğitmen yollanması, korsanlığa karşı operasyonların desteklenmesi[6] ve 2011'de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1973 sayılı kararı uyarınca Libya üzerinde uçuşa yasak bölgeninuygulanması gibi çeşitli ek rollerde yer aldı. NATO üyelerini istişareler için toplantıya çağıran daha az etkili 4. madde, Türkiye tarafından 2003'te Irak Savaşı sırasında ve 2012'de Suriye İç Savaşı sırasında silahsız bir Türk F-4 keşif jetinin düşürülmesinin ve Suriye'den Türkiye'ye havan topu atılmasının ardından ve Polonya tarafından 2014'te Rusya'nın Kırım'a müdahalesinden sonra olmak üzere toplamda dört kere uygulandı.