İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Kişilerarası İletişim Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Giray Saynur Derman, 28 yıl boyunca rakipsiz olarak iktidarda kalmayı başaran Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in ülkesinin geleceğini kurgulayabilmek için görevi bırakarak demokrasi yolunda önemli bir adım attığını söyledi.
Şangay İşbirliği Örgütü, Avrasya Ekonomik Topluluğu gibi örgütlerin fikir babası olmasının yanı sıra Türkiye-Kazakistan, Türkiye-Rusya ilişkilerine katkısıyla tanınan Nazarbayev'in görevi bırakmasıyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Derman, Nazarbayev'in, Kazakistan'ı inşa eden bir lider olarak hafızalardan silinmeyeceğini belirtti.
Prof. Dr. Derman, bugünkü Kazakistan Cumhuriyeti'nin bağımsızlık yolunda verdiği uzun bir mücadelenin sonucunda oluştuğunu, 25 Ekim 1990'da egemenliğini, 16 Aralık 1991'de bağımsızlığını kazanan Kazakistan'ın bu tarihten itibaren egemen bir devlet olarak dünya sahnesindeki yerini aldığını ve hızla yükseldiğini ifade etti.
Kazakistan'ın diğer Türk Cumhuriyetleri gibi bağımsızlık sürecinin zorlu geçtiğini hatırlatan Prof. Dr. Derman, "Rus azınlığın oranı neredeyse nüfusun yarısını bulmaktaydı. Kazakların zengin ve elit kısmı ise Kazak veya Türklük bilincine yeterince sahip değildi. Ülkenin zayıf ekonomisi ve kırılgan etnik-sosyal dokusu yönetimi zorlaştırmaktaydı. Çin ile Rusya arasında devasa bir coğrafyada uzanan Kazakistan'ı bu yıllarda idare etmenin zorluğu kolayca tahmin edilebilir." diye konuştu.
- "Kazakistan'ın yüzünü Avrupa'ya çevirdi"
Prof. Dr. Derman, Kazakistan'ın, soğuk savaş sonrasında uluslararası camiada öneminin gittikçe arttığına vurgu yaparak, "Avrasya'nın kalbinde yer alan Kazakistan, bu doğrultuda çok yönlü politikası aracılığıyla küresel ve bölgesel güçlerle etkileşimlerde bulunmaktadır. Kazakistan çok boyutlu ve çok taraflı bir politika izlemektedir. Siyasal, ekonomik ve sosyo-kültürel iş birlikleriyle ülkeler, bölgeler ve kıtalar düzeyinde domino etkisi yapabilecek bir potansiyeli içinde barındırmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Günümüz dünyasında uzun zamandır kronikleşmiş ikili, çok taraflı ve uluslararası sorunların çözümüne yönelik bir küresel ortamın şekillenmesinde söz konusu ülkenin önemli bir rol üstlendiğine dikkati çeken Prof. Dr. Derman şöyle konuştu:
"Devletin yüzünü en az Asya kadar Avrupa'ya da çevirdiğinin en büyük ispatı, Kazakistan'ın 2010 AGİT Dönem Başkanlığını üstlenmiş olmasıdır. Kazakistan Orta Asya'nın Avrupa'ya açılan kapısı ve parlayan yıldızıdır. Kazakistan demokratik ve güçlü toplumuyla bağımsız bir devlet olarak yeni yüzyıla girmiştir. Kazakistan'ın bu başarısında şüphesiz bağımsızlığın ilk gününden itibaren payı büyüktür. Hükümet yönetimi boyunca Nazarbayev işe istikrara öncelik vererek başlamıştır.
Ülke henüz tam anlamıyla Batılı liberal bir demokrasi olmasa da 'Aksakal lider' olan Nazarbayev'in hedefi bu amaç için gerekli altyapıyı oluşturmaktı. Bu amaç uğruna ülkede kontrollü geçiş sürecini başarıyla devam ettirdi. İktidarının başında bugüne kadar tüm sosyal ve politik sistemi kapsayan büyük çapta değişiklikleri uygulamaya koymasının yanı sıra birbirini takip eden siyasi reformlar sonucunda kendine özgü demokratik bir sistem oluşturmuştur."
- "Demokrasiye geçişte başarılı oldu"
Prof. Dr. Derman, Nazarbayev'in kontrollü demokrasiye geçiş sürecinde uyguladığı reform paketlerinin başarılı olduğunu anlattı.
Kazakistan muhalefetinin uzun süredir talep ettiği değişikliklerin reform paketinde önemli ölçüde yer aldığı bilgisini paylaşan Prof. Dr. Derman, "Gelinen noktada hala ideallikle arasında mesafe bulunsa da önemli bir adım olduğu muhakkaktır. Özellikle hükümetin atanması ve görevden alınmasında meclisin yetkilerini arttırmıştır. Parlamentonun yetkilerindeki artış, bir anlamda yarı başkanlık sistemini akıllara getirmektedir. Tüm bu değişiklikler incelendiğinde Nazarbayev'in Kazakistan adına yeni bir aşamaya geçmeyi uygun gördüğü anlaşılabilir." şeklinde konuştu.
Kazakistan ekonomisindeki gelişmeye paralel olarak daha liberal bir siyasi sistemin de olgunlaştırılmaya çalışıldığını aktaran Prof. Dr. Derman, "Bu ilerlemenin başarısı biraz ekonomiye biraz da demokratikleşmeye götürecek aktörlerin yetenek ve olgunluklarına bağlı olacaktır. Elbette dış aktörlerin sürece katkı sağlaması ya da çomak sokması sürecin başarısı bağlamında önemli bir değişkendir." dedi.
Prof. Dr. Derman, 19 Mart'ın Kazakistan'da bir milat sayıldığını, 28 yıldır iktidarda kalan Nazarbayev'in istifasını ulusa sesleniş konuşmasında duyurmasının ise pek çok soru işaretini de beraberinde getirdiğini aktardı.
Nazarbayev'in Kazakistan'ı inşa eden bir lider olarak hafızalardan silinmeyeceğini yineleyen Prof. Dr. Derman şu ifadeleri kullandı:
"Vizyoner, pragmatik, cesur ve ileri görüşlü bir lider olarak yeri kolay doldurulmasa da yakın bir dönemde seçimle yeni bir liderin seçilmesi için sağlığında yer açmayı hedeflemiştir. Bununla ilgili sinyalleri de yakın zamanda vermişti. Zaten 2017 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle 37 yetkisini (hatta devlet programını onaylama yetkisini dahi) hükümet ve parlamentoya devretmiş ve parlamenter rejime geçiş için önemli bir adım atmıştı. Sağlıklı ve kontrollü bir şekilde yönetimi Senato Başkanı Kasım Cömert Tokayev'e vekaleten devretmesi güven unsuru odaklı liderlik profilini göstermektedir. Bu şekilde Kazakistan bağımsızlığına halel getirmeden yeni bir sürece başlayacaktır."
- "Nazarbayev, gerçek lider vasıflarına sahip bir Aksakaldır"
Prof. Dr. Derman, Nazarbayev'in hayattayken kendi ülkesinin geleceğini kurgulayabilmek yolunda hamle yaptığını, yakın zamanda vefat eden Özbekistan lideri İslam Kerimov sonrası yaşanan istikrarsızlığın Kazakistan'da yaşanmaması için görevi bırakmış olabileceğini savundu.
"Nazarbayev ileri görüşlülüğü, uzlaşmacı tutumu, kendi liderliğinin geleceğinden ziyade ülkesinin geleceği ve istikrarını hedefleyen davranışıyla gerçek bir lider vasıflarına sahip bir Aksakaldır." diyen Prof. Dr. Derman, şöyle devam etti:
"Avrasya'da istikrarı hedefleyen, bu çerçevede Türkiye ve Türk dünyası ile ilişkilerinde üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getiren ve önceden belirlenen ziyaret programlarını aksatmayan bir lider olarak dikkati çekmiştir. Güvenlik, ekonomi, kültür ve tarım alanları başta olmak üzere pek çok konuda Türkiye-Kazakistan Yüksek Düzeyli İstişare Toplantısı, Türk iş adamlarıyla Türkiye-Kazakistan Yatırım Forumunda görüşmeler yapmıştır. Bu alandaki entegrasyon önerilerinin çoğu da Nazarbayev'e aittir."
- "Nazarbayev, Türkiye düşmanını düşman algıladı"
Prof. Dr. Derman, Türkiye'ye önem veren Nazarbayev'in uçak krizi sonrası bozulan Türkiye-Rusya ilişkilerinde de ara buluculuk vazifesini başarıyla yerine getirip ilişkilerin normalleşmesine katkıda bulunduğunu anımsattı.
Nazarbayev'in başarısız 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra Ankara'ya gelerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü ve desteğini esirgemediğini hatırlatan Prof. Dr. Derman, şunları anlattı:
"Avrasya istikrarının sağlanması, bölgedeki güvenlik ve istikrarın da teminatıdır, diyen Nazarbayev bölgesel sorunların çözüme kavuşturulması, özellikle Türkiye-Rusya ilişkilerinin zarar görmemesi için çalışılması, ikili ilişkilerin en üst seviyede tutularak Türk dünyası entegrasyonunun hızlandırılması ve Astana ruhu çerçevesinde Suriye meselesinin çözüm süreci liderliği başta olmak üzere, Şangay İşbirliği Örgütü, Avrasya Ekonomik Topluluğu gibi örgütlerin de fikir babasıdır.
Özetle 'Zirvedeyken tahtı bırakmak en büyük asalettir.' felsefesiyle hayattayken kendi ülkesinin geleceğini kurgulayabilmek için demokrasi yolunda bir adım atmıştır. Yönetimi devretmiştir ama ülkenin geleceğine yaşadığı sürece katkıda bulunmaya devam edecektir. Onurlu bir Aksakal olarak stratejik ve güçlü bir lider profili çizmeye devam edecektir."