Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre, Keskin, Yargıtay’ın sürecin bütün yönleriyle tamamlanmadığı, yerel mahkeme kararının bir kısmının onandığı, bir kısmının bozulduğu açıklamasını değerlendirdi: “Özellikle kadına ve çocuğa yönelik şiddet konularında yasal düzenlemelerin ve uygulamaların düzeltilmesi gerekiyor. ‘Çocuğun rızası olup olmadığına bakılmaksızın’ ibaresi kesinlikle yasal düzenlemeye girmeli. O nedenle bence siyasetçilere büyük görev düşüyor. Hakimlerin yazılı hukukumuzda yetersiz buldukları konularda, uluslararası hukuka dayanmaları gerekiyor. Aslında siyasetçileri yasa düzenlemeye yöneltecek olan hakimlerin bu cesur kararları olacaktır ama böyle cesur hakimler maalesef yok. Bu sözleşmede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da gözardı ediliyor. Bu imzalar süs olsun diye atılmıyor, bir anlamı olmalı.”
Dava süreci tamamlanmadı
YARGITAY, 13 yaşındaki N.Ç.’ye tecavüz davasında, yargılamanın tamamlanmadığını belirterek, daha fazla yorum yapmanın adil yargılanma ve adil yargılama ilkelerini zedeleyeceğini belirtti. Yargıtay Birinci Başkanlığı, basın ve yayın organlarında yer alan tepkiler nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı.
N.Ç. davasında yapılan yargılama sonunda sanıkların üzerine atılı fiillerin suç tarihlerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) yürürlüğe girmesinden önce olduğunun belirtildiği açıklamada, eski ve yeni TCK’ların karşılaştırıldığının ve 765 sayılı TCK’nın hükümleri uyarınca karar verildiğinin altı çizildi. Açıklamada, temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nce yerel mahkemece verilen kararların bir kısmının onandığı, bir kısmının ise çeşitli hukuki nedenlerle bozulduğu vurgulandı.
Adalet yetersiz ve aciz mi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Twitter’dan şunları yazdı: “13 yaşında bir kız çocuğunun yaşadığı insanlık dışı vahşet ve hukukun son derece sorunlu yorumu bir misal teşkil etmiştir. Demek ki insanlığın doğal gelişim mecrası aynısıyla bize sirayet etmiyor. Adalet anlayışını eğip bükenler, bundan ilk elden sorumludurlar. Sorgulamadan edemiyorum; acaba adalet kendisine bağlanan umutları karşılamakta yetersiz ve aciz mi kalıyor?”